Reçeteliler

321 22 82
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hikaye şarkısı: Opening Sequence, Tomorrow by Together

"Gökyüzü gürlüyor,
Sis saklıyor içime gömdüklerimi
Neden buradayız..,
Kaybettiğim şeyleri tekrar hatırlamam için mi..?"

Elimdeki henüz bitmemiş sigarayı yere atıp üstüne basarak söndürdüğüm sırada hiçbir şey düşünmüyordum. Aklımdan hiçbir şey geçmiyordu. Kafam doluydu, sayısız ses ve fısıltı her bir boş kıvrım için köşe kapmaca oynuyordu ve ben bunu uzun zamandır umursamıyordum. Boğazım yandı, masanın üzerindeki su şişesini kafama diktim. Yine de geçmedi susuzluğum. Boğazımı yakan şey gitmedi. Hani olur ya, sizi rahatsız eden bir şeyler vardır. Stres olmanıza ve uykularınızı kaçırmanıza vesile olan, sebebini bile bilmediğiniz, içinizde istek bırakmayan bu lanet olası duygu sizi yakıp küle çevirirken işe yaramayacağını bildiğiniz halde litrelerce su içersiniz. İşe yaramıyordu, biliyordum. Ama su içmekten başka bir şeyle de bastıramazdım bu hissi, bunu da çok iyi biliyordum.

Hayat zordu, hepimiz için farklı zorluklar çıkarıyor ve önümüzü tıkıyordu. Yaşadığım süre boyunca öğrendiğim bir şey vardıysa eğer, bu kesinlikle kimseye güvenmemem gerektiğiydi çünkü insanlar bencildi ve sizi kendi çıkarları için bir kuruşa harcayabilirlerdi. İstediğiniz kadar karşınızdaki kişinin en değerlisi, ilk göz ağrısı, ilk yaşantısı olun hepsi 'o' raddeye gelindiğinde yitirirdi değerini. Lafta kalırdı ilkler, olan size olurdu.

Televizyonun sesini kıstım. Hava durumu vardı ve sunucu kadın bugünün yağmurlu olduğunu söylüyordu. Az sonra haberler başlardı, saat akşam saatlerine yaklaşmamıştı hayır. Haberlerin bir saati olmamalıydı, saçma bulurdum bunu. Ellerimdeki sargı bezlerini düzelttiğim sırada hava durumu bitti, koca depoda yanan tek ışık hemen üstümde titredi. Soğuk değildi ki öyle kolay kolay üşüyen birisi de sayılmazdım. Pozisyon alıp bir ayağımı diğerinin arkasına attığım sırada beyaz ışık yine titredi, kollarımı büküp kendime çektim.

Kulaklarıma ilişen sağır edici patlama sesi yerin de aynı tepemde yanan ışık gibi titremesine neden olduğu an sıktığım yumruğumu kum torbasına geçirdim ve devamı geldi. Attığım tekmelerin ya da yumrukların hiçbiri geçirmiyordu damarlarımdan taşıp bedenime karışan siniri. Yorgundum. Yorgun ve uykusuz. Her şeye rağmen burada delirmişcesine çalışıyordum çünkü kimse beni kurtaramazdı. Kurtarmazdı.

Ben onları kurtarırdım, onlar beni kurtarmazdı.

Saçlarım terden alnıma yapışana ve üstümdeki tişört ıslanana değin devam ettim yumruklarımı kırmızı torbaya vurmaya. Hiçbir şey düşünmemeye de devam ettim. Az kalmıştı, intikama ve beyaz şeytanın dönüşüne çok az kalmıştı. İnanmam için varlığını bana kanıtlaması gereken Tanrı yukardan izliyordu olanları, bu şehrin derinliklerine ve benim derinlerime gömülmüş şeyleri görebiliyordu. Nefret ediyorum. Bu şehirden de içimdekilerden de nefret ediyorum.

Reçeteliler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin