Angels & Demons (Acoustic), jxdn
"Gözünün önündekini bile göremezken
İşaretleri seçebileceğini sandın
Unuttun farkı bilmediğini;
Bakmak, görmek ve hissetmek arasındaki..."- Bölüm 2 -
Korku Yüzündendi SonumHepimiz iyiydik özümüzde. Kendi yağında kavrulan, ekmeğini taştan çıkaran, yalnız ve başkalarına muhtaç küçük bedenlerimize sıkışmış, göründüğümüzden daha büyük olduğumuzu iddia etmekte ısrarcı, özünde iyi insanlardık. Şartlar ve yükleşmemiz gereken gerçekler bizi böyle yapmıştı. Acımasız ve bencil varlıklara dönüşmüştük, açgözlüydük. Empatiden yoksun, deli akan kanımızın arkasında en saf halimizi saklar ve ölene değin, hatta öldükten sonrada gizlerdik onu. Kendimizi korumak zorundaydık çünkü, dünya varlığımızı tehdit eden tonlarca şeyle dönüyordu.
İnsanlar kaç kez ölür?
Gece uyuyamamıştım. Uyku uğramadı gözlerime, sabaha kadar herhangi bir kanalı açık olan televizyonun karşısında oturup düşündüm, beynim çalkalandı ihtimallerle, sebebini bilmediğim bir sürü şeyle. 4 ila 5 saat kadar sonra, saat sabah 9'u biraz geçerken Taehyun beni aramasaydı eğer bir 5 saat daha düşünmeye devam ederdim. Korkunun ecele faydası yoktur, ecelimi kendi ellerimle yazdığımı bildiğim halde gözümde hâlâ korku yüzündendi sonum. Kabullenmek zor değildi, unutmak zordu. Eğer amneziniz varsa ne kadar şanslı olduğunuzu tahmin bile edemezsiniz, benim fikrimce.
En az 3 kere aramıştı Taehyun, elim telefona gitmedi. Açmam gerektiğini biliyordum çünkü kayıpmışım gibi herkes bana ulaşmaya çalışıyordu. Zil kulaklarımda çınlıyor, açık televizyondaki sabah programının sesiyse kısık olmasına rağmen arka fon işini olabilecek en iyi şekilde görüyordu. Taehyun 5. kez aradı, orta sehpasının üzerinde; birkaç içki şişesi, 2 günlük pizza ve ortalığa saçılmış 2 ya da 3 bardağın kırıkları yanında duran telefonumu izlemeye devam ettim. Korkak değilim, kötü hissediyorum ve sebebini bilmiyorum. Kafam karışık, başım çok ağrıyor.
Bir kere daha çalmaya başlayan telefon o kadar rahatsız ediyor ki beni artık, içimdeki bir ses açmam gerektiğini söylüyor olmasa telefonumun çoktan parçalara ayrılmış olacağını biliyorum. Buna rağmen sanki bana meydan okurmuşcasına çalmaya devam ediyor.
7. olmalıydı bu, yeni bir arama gelmiş ve zil sesi kulaklarımı deşmek için geri dönmüştü. Telefon çaldı, çaldı, çaldı.., hat düşmek üzereyken uzattım elimi, sinirli gelmesini beklediğim ses şefkat ve dinginlikle kulağıma ulaştığında şaşırdım. Sinirli olması gerekirdi, toplamda en az 7 kere aramıştı.
"Haberlere baktın mı?" Gözlerim sabah programına gitti. Karşısındaki doktora, otlarla alakalı saçma sapan sorular soran kadına baktım biraz.
"Henüz değil." Gözlerimle kumandayı aradım, ortalıkta görünmüyordu.
"Adım 1, tamam."
Kumandayı yanımdaki kırlentin altından alıp herhangi bir haber kanalı açarken içimdeki boşluğun büyüdüğünü hissedebiliyordum. Sonunda bir kanal bulabildiğimde ekrandaki SON DAKİKA yazısı kaşlarımı kaldırmama sebep oldu. Hiçbir şey, hiçbir şey hissetmedim.
Sadece boşluk vardı.
"...Yönetim binasının yanındaki köprüye çizilen grafiti bugün, daha öncekilere kıyasla biraz daha farklı..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reçeteliler
FanfictionBoğazındaki bıçak tenini yırttığında, tekrar doğmaktan korktuğunda ve hiç boyan kalmadığında, Hançer'in şarkısını aklından çıkarma! -Yeonbin || 090123,