Minho çatıya gitmek için merdivenleri çıkmaya başladı. Daraldığında oraya çıkıyodu ve ona iyi geliyodu tek başına orda kalmak. Bi kaç kere chanı görmüştü burda ama hem kendisi hemde Chan rahatsız olur diye geri dönüyordu
Çatıda ilerleyip hep oturduğu eski koltuğa geçti. Minho 9.sınıftayken burası kapalıydı aslında ama okulun yaptığı bi etkinlikten dolayı düzenlendi ve kilidi açıldı. O zamandan beri kimse uğramazdı ama kilitleyende yoktu.
Minhoda her fırsatta buraya çıkıp bazen sessizliği dinler bazende sakin bi müzik açıp onu dinlerdi. Okuluna yakın olan parkta ki çocukları izlemeyi çok seviyordu. Hali olduğunda duvarın kenarına çöküp onları seyreder bazen hallerine güler bazende düşen çocuklara veya annesi azarlayan çocuklara üzülürdü.
Telefonundan şarkı açıp mırıldanmaya başladı
"All I need’s a little love in my life"
"All I need’s a little love in the dark"
"A little but I’m hoping it might kick start"
"Me and my broken heart"
derse girmek için 15 dakika sonrasına alarm kurdu ve gözlerini kapatıp kafasını arkaya yasladı.
Bir süre sonra yanında ki hareketlilikle irikilerek uyandı ve yanında uyuyan chanı görmesiyle geriye çekildi biraz. Telefona baktığında çoktan derse girildiğini gördü.
Gidip gitmeme arasında kalmıştı ama giderse hocadan azar yiyecekti. Bu yüzden biraz daha orda kalmayı seçip koltuğun ucuna doğru oturdu.
Uykusu kaçtığı için yan bi şekilde oturup chanı incelemeye başladı. Siyah kıvırcık saçları ve yanağında ki çukur onu sevimli gösterirken, kaşında ki çizik, üstünün dağılmış olması ve taktığı zincirler onu tatlılıktan uzaklaştırmış gibiydi sanki.
Chan mırıldanmaya başlayınca minho anlık gerilip 'gitsem mi' diye düşündü. Ama chanın ağlamaklı sesi onu durdurdu.
"baba dur lütfen, yapma" ağlar gibi çıkardığı sesiyle ve sıktığı elleriyle kabus gördüğü belli oluyordu.
Minho korkarak biraz uyanması için bekledi ama uyanmadığını görünce yavaşça chanın yanına doğru oturdu. İlk önce yavaşça omzuna dokundu. Chanın kirpiklerinin ıslandığını görebiliyordu.
"dur dur lütfen, yalvarırım" chanın mırıldanmaları arttıkça minho uyandırması gerektiğini fark edip kolunu tutarak seslendi ona
"Chan, chan kabustasın sakin ol. Uyan chan hadi"
Minho panikten titremeye başlayıp chanı biraz daha sarstı. Chan aniden gözlerini açıp etrafına şaşkınca baktı. Korkmuş olduğu nefes alışverişinden belli oluyordu.
"Chan sakin ol, kabus gördün bende seni uyandırdım tamam mı sakin ol"
Chan derin nefesler alarak kendine gelmeye çalıştı. Minho kenarda durup chanı izliyodu. Neden o şekilde sayıkladığınıda düşünüyordu bi yandan.
Chan arkasını dönüp gözlerini sildi ve telefonunu alıp "teşekkür ederim. Uyandırdığın için yani." Dedi ve ayağa kalkıp çatının arka tarafına doğru yürüdü.
Minho, bişey demesine kalmadan uzaklaşan çocuğa baktı. Arkasını minhoya dönerek oturmuş parkı izlemeye başlamıştı Chan.
Son ders için tenefüs zili çaldığında minho telefonunu aldı ve sınıfa indi.Koridorda arkadaşlarını gördü "tuvalete gidiyoruz biz geliyo musun" diye sordu jeongin
"Yok sınıfa geçicem siz gidin. Bu arada yok yazmadı demi hoca"
"Hayır hallettik merak etme. Daha iyisin şimdi değil mi?" jeongin sorduğunda minho baş sallayıp gülümsedi ve sınıfa adımladı.
Sırasına geçip oturduğu sırada parmağında ki boşluğu fark etti. Panikle ceplerini yokladı ama yoktu. Çantasına, kalemliğine, ceplerine baktı ama bulamadı yüzüğünü. Neredeyse ağlayacaktı ama zilin çalmasıyla beraber hocada gelince sınıftan çıkamamıştı.
Arkadaşlarına sorduğunda onlarında görmediklerini duyunca modu iyice düştü.
~chan
Minho masadan panikle kalktıktan sonra ne olduğuna anlam verememiştim. Seungmin kalkmak istemişti sanırım ama jisung onu durdurmuştu. Peşinden gitmesine izin vermedi sanırım.
Bir süre sonra bende canım sıkıldığı için sınıfa çıkacağımı söyledim ama çatıya çıktım. Genelde çatıya çıktığımı söylemeyi sevmezdim, gelip rahatsız edilmek istemiyordum.
Kapıyı yavaşça ittirdim ve karşıda ki koltukta bi bedenin olduğunu gördüm. Yavaşça adımladım ve minhonun uyuduğunu fark ettim.
yanına oturup gökyüzünü seyrettim biraz. Şarkı tekrar başa sardığında kapattım ve uyumak için gözlerimi kapattım.
"Baba lütfen yapma, dur"
Bahçeyi temizlerken unuttuğum çöp poşetini fark etmişti babam. Hemen alıp çöpe atsamda azarından kaçamamıştım."Kaç kere dedim sana yaptığın işi düzgün yap diye. Ama her seferinde beceriksizlik yapıyorsun. Yeter artık kocaman adam oldun sana dediğimiz şeyleri düzgünce yap"
Aslında ben henüz 12 yaşındaydım, sahiden de koca adam mı olmuştum? Ben bunları düşünürken gözlerim yavaşça doldu ve o an babamın sınırını aştım
Bana tokat attı "bir daha benim karşımda ağlama. Yaptığın her işi düzgün yap ve benden bunları duymak zorunda kalma Chan"
Odamda yere çöktüm ve ağlamaya devam edip kapımı kilitleyen babama bağırdım
"Baba dur lütfen yapma. Özür dilerim gerçekten unuttum sadece. Dur lütfen"
Birden sarsılarak gözlerimi açtığımda karşımda paniklemiş Minhoyu gördüm. Arkamı dönüp gözlerimi sildim ve sakinleşmeye çalıştım.
Uzaklaşıp yere oturdum, bir süre sonra zil çaldı ve kapınında kapanma sesi geldi. Minhonun gittiğini fark edince göz yaşlarımı serbest bırakıp hıçkırarak ağlamaya başladım.
Her zaman sorgulardım neden düzgün bi çocuk olamadığımı. Belkide babamın gerçekten suçu yoktu, sadece ben beceriksiz ahmak bi çocuktum
Uzun süre orda sakinleşmeye çalıştım ve telefona baktığımda dersin son beş dakikası kaldığını görünce lavaboya gitmek için aşağı indim.
Tuvalete girdiğimde Felix ellerini yıkıyordu. Kızarmış yüzümü görünce yanıma geldi "Chan iyi misin noldu bişey mi oldu" konuştuktan sonra bana sıkıca sarıldı.
Biraz o şekilde kaldıktan sonra geri çekildim "iyiyim Felix sorun yok. Sen geç sınıfa bende elimi yüzümü yıkayıp geliyorum"
"Tamam, çantanı toplarım geliriz biz" son kez yanağını öptüğünde Chan gülümsedi ve Felix sınıfa doğru adımladı.
.
.
.
.
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
never cry |minchan
FanfictionKimsenin bilmediği yerde, tutunuyorum ve öylece duruyorum Neredeyse birçok kez yıkıldım Ama ellerimi uzatıyorum ve tek başıma ayağa kalkıyorum 🎶scars🎶