404 | taekook

4

"J.J" harflerinin parladığı pahalı suitler, yüzüklerin süslediği ellerinde kadehler, samimiyetsiz gülüşler ve milyon dolarlık sohbetler olağandışı derecede sıradan bir kokteyl.

Sahte belge işini domine eden kişiydi Jackson, yanına gidip bizim buna şuna ihtiyacımız var demek zordu. Gizemli adam olmanın peşindeydi. Limitsiz kredi kartlarıyla adeta kölesi ettiği kadınları, ben buradayım demek için verdiği partileriyle sevilen bir tip değildi ancak yüzüne gülmek zorunda olduklarınızdandı.

Şimdi ikili onunla konuşmaya giderken attıkları her adımda kafalar çevriliyor, odadaki herkesin üstünde olan takım elbiseler sadece onlarda tanrının hediyesiymişçesine duruyordu.

Arkasında sırtına masaj yapan bir kadın varken içkisini tutmaya bile tenezzül etmiyor, yemeğini ise bambaşka biri yediriyordu. Biraz daha burada kalırsa yenen şeyin pahalı bir et yemeği değil de adamın siki olacağı çok açıktı.

Taehyung Jeon'a tapıyordu. Aklını onun varlığı istila ediyor, kendisini ona adıyordu. Aşk bu derece kutsal bir duyguyken nasıl insanlar kendilerini bundan mahrum bırakırdı aklı almıyordu.

Jungkook ise düşünemeyecek kadar asimile olmuştu. Üstü irili ufaklı silahlarla kaplanmıştı, hâlâ sessizliğini koruyan head choppera karşı dikkatli davranıyordu. Elleri bir an olsun bebeğinden ayrılmıyor çıkan en ufak seste silahına doğru uzanıyordu.

"Kimleri görüyorum? Kulağıma varanlardan sonra ne zaman gelirler diye bekliyordum ben de."

"Jackson açık oynayalım. On bir sahte kimlik, pasaport, sana ileteceğimiz evlerden tapu ve banka hesabı gerekiyor."
Taehyung üç kuruş paraya saf değiştirecek, bu herifin kelime oyunlarına on beş dakika bile katlanmak istemiyordu. Mırın kırınlarına ayıracak sabrı yoktu.

"Anlıyorum ama dediğiniz şeyler için gereken mevla biraz cep yakıcı."

"Annenin geceliğini bile kafaya takmamıştık. Rahat ol sen yakışıklı." bu salak herifin aşağılayıcı bakışlarına göz yumacak hâli yoktu Jeon'un. Orada burada yönelimlerine laf sallayan, babasını öldürüp başa geçmiş, mirasyedi bir tipti saygı duyulacak biri değildi onların gözünde.

"Haftaya hazır olur istediğiniz her şey."

"Teşekkür ederiz. Afiyet olsun." samimiyetten uzak gülüşü; adamın aleti ve kadın arasında gezinen aşağılayıcı bakışlarıyla söylediği sözlerin her biri ortamdaki kasvetli havaya asılı kalmıştı.

Şah mat yapmak istiyorsan risk almak zorundaydın.

×

Sigara onlar için aşklarının bir metaforuydu:
Dudaklarının arasından yayılan zehir sonsuzluğa dağılan kötülüklerdi, yapılan iyiliklerin minneti ise küller bilinmeze uğurlanana kadardı geriye yalnız o günlerin üstlerindeki sirayetinin izleri kalıyordu.

Her yana adları yavaş yavaş ulaşırken onlar burada uzak diyarlardan gelmiş yeni kumaşın kalıbıyla meşgullerdi. Para kokusu ancak bu kafar günahkâr duyumsanabilirdi o masum bedenin üstünde.

Günler bitmek için akıyordu, insanlar ölmek için yaşıyordu.

×

Üç ay sonra geri dönünce ancak bu kadar çıktı üzgünüm sonraki bölümlerde telafi edeceğim her şeyi 🌟 (umarım)