11.01.2023***
Nakamoto Yuta,
''Buyurun prenses hanım, sizinkinden büyük olmasın idare edebilecek bir diğer evinize...''
Hafif alayla söylediğim sözlerden sonra Jennie, bana gözlerini kısarak ters ters baktı ve ağzından sahte gülüşler çıkararak, anahtarı üzerinde açık olan kapıdan içeriye girdi.
Bakın, bir insan, kızarken bile bu kadar tatlı olamazdı ya.
''Hiç komik değildi,'' dedi Jennie ve botlarının fermurarlarını açıp ayakkabılarını çıkardı. Eğilip çıkardığı ayakkabıları eline almış, koymak için bir yer bakınırken, onu fazla uğraştırmamak amaçlı ayakkabılarını sevgilimin elinden alıp aynalı pormantonun ikinci katına koydum. ''Böyle şeyler söyleme lütfen.''
Gerçekten ama gerçekten aramızdaki gözle görülen sınıf ayrımının şakalarına bile katlanamıyordu, oysaki ben sadece onun bu bozuk moralini düzeltmeye çalışıyordum.
Sanırım güzel sevgilimin moralini böyle düzeltemeyecektim.
Jennie'nin bu güzel kombinine farklı bir anlam katan çilekli çoraplarına bakıp kendi kendime kıkırdadıktan sonra, ''Kızma bana birtanem lütfen,'' dedim derince. Jennie, dudaklarını büzüp başını yana eğerek bana tatlı tatlı bakınca bütün sözlerimi unutuvermiştim. ''Sadece seni güldürmek ve biraz olsun mutlu olduğunu görmek istiyorum.''
Jennie, alt dudağını ısırıp güldükten sonra uzanıp iki elimi birden tuttuktan sonra, ''Ben şu an zaten çok mutluyum,'' deyip elimin üstüne minicik bir öpücük kondurdu. Öpücüğü minicikti ama etkisi o kadar büyüktü ki, aklımı başımdan almaya yetmişti. ''Ama artık kapının eşiğinde durmayalım da içeriye geçelim...''
Sevgilimin dediklerini onayladıktan sonra hızlı bir şekilde üstümüzdeki kabanları çıkardık. Çok sevgili annem, babam ve bana eve gelen her ziyaretçiye bir misafir terliği verilmesini tembihlediği için, pormantonun ilk katında bulunan küçük terliklerden Jennie'ye çıkartıp, kızın tam önüne koydum. Hadi annemin her boyuta göre terlikleri vardı, en küçük boyutunun bile Jennie'ye büyük kalmasına ne demeliydi?
''Teşekkür ederim,'' dedi Jennie, giydiği mavi terliklere bakarak. Siyah ince çorabına tek gitmemişlerdi belki ama Jennie'de inanılmaz tatlı durmuştu. ''Çok incesin.''
''Annemin işleri işte,'' diye mırıldansam da ben de kendi terliklerimi çıkartıp giyindim. Kapının eğişinde ve pormantonun önünde işimiz bittikten sonra Jennie'nin elinden tutup salona doğru çekiştirmeye başladım. ''Sana evimizi gezdirmek istiyorum...''
Buradaki 'evimizi' sözcüğünü, kesinlikle ama kesinlikle Jennie ve beni düşünerek kullanmıştım bu arada.
Taeyong, -benden sonra eve en çok girip çıkan ve annemin ikinci çocuğu kategorisine yükselen herif- bu dediğimi duysa heralde bu sefer bayılma numarasını geçtim, kendini yakmaya kadar giderdi.
''Evet, lütfen...'' dedi Jennie, etrafa şaşkın şaşkın bakarken. ''Yani çok fazla bilmediğim kültürel şey var. İnanılmaz güzel duruyor da...''
Nasıl Jennie'lerin yaşadığı malikanenin her bir yerinde lüks ve pahalı olduğu buram buram kokan şeyler varsa, bizim evde de Japon kültürüne ait ne varsa bulunuyordu. Yani, annem de babam da çok fazla kültürlerine önem veren insanlardı ve başka bir ülkede yaşasalar da yine de kendi özlerini kaybetmemek amaçlı böyle bir yol izlemek istemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
souvenir
Fanfictionjennie, hoşlandığını her daim inkar ettiği yuta'yı, gizli gizli dans takımına sokmuştu. !!! küfür&argo cinsellik ve rahatsız edici içerik bulunur !!! jennie kim& nakamoto yuta 13.09.2022