8. Bölüm

1.3K 67 3
                                    

Ertesi gün okula gittiğimde herkesin bir şeyin başında toplandığını gördüm. Kalabalığı yararak ilerledim ve neye baktıklarını görünce donup kaldım. Çünkü Asya gözleri kapalı  yerde yatıyordu. Kalbine kazık saplanmıştı. Yerde hiç kan  yoktu. Fakat Asya ölmüştü. Burnuma bebe bisküvisi kokusu geldi. Bu koku çok tanıdıktı. O an hatırladım. Dönüştüğüm zaman, benim kurt kız olmamı sağlayan ve annemi öldüren alfa ike karşılaşmıştım. Onun kokusu da cesetden gelen kokuyla aynıydı. 

Alfa'nın adı Emirdi. Bundan bir şekilde adım kadar emindim. İçimde bir öfke patlaması oldu. Bu Emir rastgele birilerini öldürmeye devam edecekti  ve birinin onu durdurması gerekiyordu. O sırada düşüncelerimden Kübra'nın sesiyle sıyrıldım. 

Avaz avaz bağırıyordu:

-ARKADAŞIMI SEN ÖLDÜRDÜN!!!

Kalabalığı unutarak:

-Hayır öldürmedim ama en azından senin türün gibi insanlardan beslenmiyorum!

Kübra:

-YALAN SÖYLEME!! Hem bende senin Türün gibi ayda bir kere kendimi kaybetmiyorum!!

Sonra üstüme atladı ve boğazımı sıkmaya başladı. Bende Kübra'nın  sol yanağına kuvvetli bir yumruk indirdim. Kız sağ tarafa bir metre kadar sürüklendi. Kalabalık kenara çekildi.  Kübra tam bir daha saldıracağı sırada 

Bir öğretmen:

-NE YAPTIĞINIZI SANIYORSUNUZ? 

Bakışlarını bizden yerde yatan Asya'nın  cesedine çevirdi:

-Bu kızı  kim öldürdü?

Kübra beni işaret ederek:

-O yaptı!

Ben:

- Niye ben yapayım? Okula yeni geldim ama görüyorum ki sen daha önceden burdaydın!

Öğretmen:

-Saçmalamayın. Bu kızı ikimizinde öldürme ihtimali yok!! (Kalabalığa seslenerek) sizde dağılın! 

Sınıfa doğru giderken

Berke yanıma geldi:

-Okula şimdi geldim. Neler oluyor?

Ben:

-Asya'yı öldürmüş!

Berke:

-Kim?

Ben:

-Beni ısıran, Filiz'i , annemi ve daha bilmediğim pek çok kişiyi öldüren alfa Asya'yı da öldürmüş.

Berke şaşkınlıkla:

-Anneni öldürdüğünü nerden biliyorsun?

Ben:

-Kendi söyledi. Hatta alfanın ismi Emir.

Berke:

-Sen nerden biliyorsun?

Ben:

-Dolunay gecesi  karşılaştık. Biraz konuştuktan sonra annemi öldürdüğünü söyledi. Dövüştük ve ben yaralandım. Kendime geldiğimde gitmişti. 

Berke:

-Bunu babama anlatmalıyız.  Ayrıca sürü bölgesindeki güvenlik önlemlerini arttırsak iyi olur. 

Ben:

-Niye güvenliği arttıracaksınız?

Berke:

-Bir kurt adamın bir vampiri öldürmesi demek 'size meydan okuyorum' demek gibi bir şey. O yüzden her an bir kurt adamı katledebilirler. Sahi sen nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?   

Ben:

-Düşmanlarım sinirlendiğimi yada üzüldüğümü görüp sevinmesin diye.

Sınıfa girdikten sonra hemen yanımıza sınıfın ayaklı gazetesi Kıvanç geldi. 

Kıvanç:

-Bahçede Kübra ile aranda geçen konuşmadan bir şey anlamadık.

Ben ağzımı açtığım sırada

Berke:

-Sanane be!

Diyerek Kıvanç'ı  tersledi. 

Kıvanç yanımızdan uzaklaşacağına hevesle:

-Sevgilini mi koruyorsun  Berke 

Ben biraz sesimi yükselterek:

-Ne saçmalıyorsun yine? 

Kıvanç:

-Son günlerde hep fısır fısır bir şeyler konuşuyorsunuz. Gözümden kaçmadı. 

Berke:

-Vücut bütünlüğünü korumak istiyorsan saçma sapan konuşma ve defol git burdan! 

Kıvanç ses çıkarmadan sırasına oturdu. Sonra hoca gelince bizde yerimize geçtik ve ders başladı. Fakat ben kendimi derse veremedim.  Gözüm Asya'nın  sırasına kayıp duruyordu. Bana ne kadar kötü davransada bir zamanlar arkadaştık ama o artık yok.

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin