14. Bölüm

740 35 13
                                    

(Yazardan)

(Berke'nin ölümünden 2,5 yıl sonra)

Ormanın en kuytu köşesinde bir mezar vardı. Etrafı çalılık ve ağaçla kaplıydı. Hiç bir hayvandan eser yoktu. Fakat o gece bir istisna oldu. Ağaçların arasından kahverengi ve kızıl iki kurt gözüktü. Ay ışığı kurtların olduğu bölgeye düşünce onların durduğu yerde iki insan duruyordu.  İkisi de erkekti. Biri kahverengi saçlı,  ela gözlü ve kısa boyluydu. Diğeri ise kızıl saçlı, mavi gözlü ve uzun boyluydu. 

İnsanı toza çevirebilecek sert bakışları vardı bu genç kurt adamların. Kızıl saçlı olan mezara iyice yaklaştı, çömeldi ve mezar taşındaki yoksunları tek eliyle bir seferde sildi. Mezar taşındaki Emir  Saygı yazısı daha belirgin bir hal aldı. Kızıl saçlı tam mezarı kazacakken 

Kahverengi saçlı onu durdurdu:

-Emin misin Fatih? 

Fatih:

-Efendimizden şüphe mi duyuyorsun Hakan?!

Hakan mezara bir göz attıktan sonra 'şüphe duymuyorum' anlamında başını salladı. Fatih mezarı kazmaya başladı. Çok geçmeden Emir'in tabutunu çıkardı. Kapağını açtı. Aradan iki buçuk yıl geçmesine rağmen cesedi bozulmamıştı.  Hakan cebinden hilal şeklinde, mor ve etrafı teller ile çevrili bir taş çıkardı. Bu elinde tuttuğu  şey bir diriltme taşıydı. Hakan, taşı Fatih'e uzattı. Fatih isetaşı alıp cesedin alnının ortasına koydu. 

Bir süre sonra bedeni bir ışık kapladı. Bu siyah ışık gecenin karanlığından daha koyu ve kötücüldü. Taş, sadece vampir ve kurt adamların duyabileceği tiz bir ses çıkarıyordu. Şüphesiz bu gece tüm vampir ve kurt adamlar kötü bir şeyin olduğunu anlayacaktı.  Işık kaybolduğunda Hakan taşı alıp cebine attı. Emir yavaşça gözlerini açtı ve tabutundan çıktı. Gözleri intikam ateşi ile parlıyordu.

Emir: 

-Benim ölmeme neden olan o sürü lideri ve yardımcıları ölmeye mahkum. Karmen'i elimden aldılar!

Fatih ve Hakan:

-Yanınızdayız efendim!

Emir, Fatih'e:

-Şimdi söyle bakalım kalacak yerimiz var mı?

Hakan lafa atladı:

-Hala sizin kaldığınız evde kalıyoruz efendim.

Emir şeytani bir gülümseme ile:

Güzel. Hadi gidelim!

Yarım saatlik bir yolun ardından yıkık dökük bir kulübeye vardılar. İçeri girdiklerinde sadece iki oda büyüklüğünde bir alan ile karşılaştılar. Hiç biri kulübenin küçük oluşunu umursamıyordu. Onlar için ev evdi. Üçü bir köşeye oturdu ve Emir'in  sorularını yanıtlamaya başladılar...

Karmen  yatağında rahatsız rahatsız kımıldandı.  Rüyasında gördüğü şeyler onu huzursuz ediyordu. Bir anda sıçrayarak uyandı. Neden sıçrayarak uyandığını hatırlayınca tüyleri ürperdi.

Rüyasında: karanlık bri ormanda tek başına dikili bir mezar vardı. Aniden iki kurt  ağaçların arasından çıkıp insana dönüşüyordu. Biri cebinden garip bir taş çıkarıyordu...

(Karmen'den) 

Rüyamın etkisiyle bu ge e uyuyamadım. Sanki biri kalbimi eline almış sıkıyordu. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Sabah olunca uykusuz bir şekilde yataktan  kalktım. Gece her ne olduysa iyi bir şey olmamıştı. Bunu çok düşünmemeye çalışarak elimi yüzümü yıkadım. Bol mor sweatshirt  ve dar siyah pantolonumu giydim. Albino sarısı dalgalı saçlarımı tarayıp salık bıraktım. Çantama kalem kutumu, o gün lazım olan birkaç defter ve kitabı koyduktan sonra telefonumu cebime attım. 

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin