KAÇIŞ BİLETİ

26 2 0
                                    

1 Ekim 2021

YAZARDAN

Bir gülümseme; içini yiyip bitiren, ellerini titreten, kalbini yavaşlatan korkuyu kamufle ediyordu. Korkunun milim milim sarmaya başladığı bedeninde parmak uçlarında yürüyordu korkularını uyandırmamak için. Öyle ya, sakladığını sanıyordu. Kendini kandırabilir sanıyordu. Oysa bir ayna tutsalar tam o an ve şöyle bir baksa kendisine, korkup ağlayabilirdi.

Miray Başer;

O gün ilk defa aynaya bakmaya korkmuştu.

Ayakları anın etkisinden yolunu kaybetmiş, ne yapacağını bilemeyen bir duyguyla oradan oraya savuruyordu sanki onu. Titriyordu. Korkunun esiri olmamak için tırnaklarını geçirdiği avucunu aralayınca virüs gibi bedenine yayılan acıyı yavaş yavaş hissetmeye başlamıştı. Gözlerini kısmasına neden olan bu acı bu sefer göz yaşlarını hissetmesine neden olmuştu. Ağlamamak için yukarı diktiği gözlerinin açısına önce tavandaki beyaz ışık ardından artık aşina olduğu, yüzünde mimik oynamayan babası, Adnan Başer, girmişti. Yaptığı her hareketinde onu kendinden biraz daha tiksindiren bu adamı ilk defa bu halde görmüyordu.

Çaresiz...

Evet, çaresiz onun adının yanına en yakışan duyguydu. Nice kötü kelimeler onun yanında az kalıyordu sanki. Ama Miray'la babasının arasında bir benzerlik vardı bugün; çünkü kendiside çaresiz hissediyordu. Onunla belki ilk defa aynı duyguyu aynı anda paylaşıyordu Miray.

Hastahane koridorunda kendini bilmez adımlarını durduran şey açılan ameliyathane kapısı olmuştu. Doktorun yanlarına gelirken attığı adımlar sanki bir film sahnesindeki gibi yavaştı ya da Miray artık öyle görmeye başlamıştı. Aldığı nefesler, kalbinin atışları, saatin sesi, insanların çıkardığı gürültüler hepsi beyninin içinde yankılanıyordu. Elleri, kulaklarını kapatmamak için zor duruyor, saçlarını kökünden söküp atmamak için direniyordu.

Babasının oturduğu yerden hızla doğrulduğu görünce adımlarını onunkilerin yanına götürdü. İkisi de doktorun ağzından çıkacak tek bir cümleyi sabırsızlıkla bekliyordu.

"Karım nasıl? O iyi değil mi?" diye sordu babası. Sesindeki endişe hissedilmeyecek gibi değildi. Doktordan bir süre yanıt gelmeyince sinirlendi. "...Konuşsanıza! Bir şey söyleyin, karım iyi mi?" Sesi yükselmişti.

"Annem nasıl? Be-bebek nasıl?" Bu kez Miray cesaretini toplayıp titreyen sesiyle sordu. Sesi o kadar acınası ve sessiz çıkmıştı ki doktoru onu duymadığını düşündü bir an.

Doktor yüzüne buruk bir gülümseme ekleyerek "Bebek iyi, çok sağlıklı" dedi. Miray tuttuğu nefesini verirken sağ gözünden bir damla yaş aktı. Minik bir kardeşi olmuştu bugün. Onu görmek için dokuz ay beklemek ona çok uzun gelmişti. Ve bugün sonunda o heyecanlı bekleyiş sona ermişti. Babasına baktığında aynı yüz ifadesi hala duruyordu. Onun için bu bebeğin yaşayıp yaşamaması önemli değildi.

"Peki annem nasıl? Görebilir miyiz?" diye sordu Miray heyecanla. Doktorun yüzündeki buruk gülümseme yavaşça soldu. Miray bir terslik olduğunu anlamış yeniden gerilmişti. Duyacaklarından korkuyordu.

"Karım nasıl!?" Adnan Başer bastırmaya çalıştığı öfkesine yenik düşüp resmen dişlerinin arasından kükremişti. O an Miray korkmuştu.

KAÇIŞ BİLETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin