Türkiye'de yaşanılan onca acının üzerine öylesine yazılmış bir bölüm. Ne yazacak ne de okuyacak hal kalmadı lakin yine de uzun zamandır bölüm atmadığım için, atmak istedim.
Depremde hayatını kaybeden kişiler için Allahtan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. Enkaz altında yaralı kurtulan ve kurtarılmayı bekleyen arkadaşlarımız içinde Allah yardımcısı olsun. Dualarınızı eksik etmeyin.
...
Healer'ın tehdidi üzerinden bir hafta geçmiş ama hala görünürde varlığını göstermemiş olması Araf'ın gerginlik yaşamasına neden olan durumlar arasında ilk sırayı çekiyordu. Bir haftadır ne oldu? Ne olacak? Ne yapacak düşünceleri içerisinde kalması geceleri uykusuz olmasına neden oluyordu ve bu durum iş yerinde, günlük hayatında gergin ve sinirli olmasına yol açıyordu, sanki genel de çok sakinmiş gibi.
Dirseklerini masaya dayayıp avucunu yüzüne yaslarken derin bir soluk bıraktı. Bu tedirginliği hiç ama hiç sevmemişti ve aklını kurcalayan düşünceler yüzünden iki günde bitirmesi gereken evrakları bir haftada bitirememişti. Yaptığı hesaplamalarda hep bir farklı rakamlara ulaşıyor olması çileden çıkaracak gibiydi. Köşede kalan kahve bardağını eline alıp yudumlayacakken bittiğini görüp kenara, diğer boş bardakların yanına bıraktı. Geceden beri kaç bardak kahve tüketmişti bilmiyordu, dörtten sonrasını saymayı bırakmıştı bile. Fakat günlerdir uykusuz kalmasının acısını kahve tüketerek çıkarıyordu kendince.
"Selma!" diye yüksek desibelli sesiyle odada bağırdı ama seslenişine karşılık gelmedi. Sınırlarda gezen siniri daha da bozulurken yerinden sinirle kalkıp odanın kapısı açtı ve sekreter masasına ilerledi. Gördüğü boşluk nedeniyle kaşlarını kaldırsa da sonradan Selma'nın iki aylık izne çıktığını hatırladı. Bir elini beline atıp, diğeriyle saçlarını karıştırırken "Osman!" diye seslendi bu sefer koridorda. Mutfak olarak adlandırılan bölümden çıkan Osman, patronunun sinirini kendisinden çıkarmaması için dualar ediyordu. "Efendim Araf bey."
"Selma'nın yerine gelen yeni sekreter nerede?"
"Sekretere ihtiyaç yok idare ederim dediğiniz için alım yapmadık Araf Bey." dedi çekinerek Osman. Kendisi personel sorumlusuydu ve Araf Bey'in çalışan konusunda titiz olduğunu biliyordu ve sürekli işçi değişimi yapmasından hoşlanmayan biri olduğu için Selma'nın geçici izninde yeni kişi istememişti.
Araf, aldığı kararı hatırlayıp başını geriye atarken sabır dilendi. Sinirini bir başkasından çıkarmak çok isterdi ama haksız olduğu bir konuda susmasını da iyi bilmek zorundaydı.
"Arayın iki saat içinde gelsin başlasın." dedi ve cevap beklemeden odasına geri döndü. Onun bu değişen ani kararlar ve duyguları Osman'ı şaşırtmıştı. Normal şartlar altında Araf Bey'in verdiği kararlardan dönme olasılığı bile olmamıştı. Şimdi istemediği çalışan için gelsin başlasın diyordu. Osman şaşkın ifadesini silip anında telefona sarılırken ne yapacağını şaşırmıştı.
...
Aradan geçen iki saatin sonunda çalan kapıyla zor topladığı dikkati dağılırken kısık bir küfür savurdu. Gerginliğini sabit tutmaya çalışırken "Gel." komutunu verip sandalyesinde geriye yaslandı. Açılan kapıdan giren yabancı kadın, ilerleyip karşısında durdu.
"Merhaba Araf Bey, ben yeni sekreteriniz Güneş." dedi ve kısaca kendisini tanıttı. Araf, karşısındaki kadını incelerken orta boylu ve renkli gözlü olması dışında pekte bir özelliği olmamasını sevmişti. Güneş Hanım'ın taktığı gözlükler sayesinde dikkat çekmediği için memnundu. Her ne kadar yanında sekreter konumunda bir insan olsa bile giyimi kuşamı yerinde olup, dikkat çekmemesini her zaman sevmişti. Sekreteriyle gittiği ortamlarda sekreterine sulanan insanları sevmezdi, bu yüzden daha az dikkat çeken insanlar her zaman tercihi olmuştu. Güneş Hanım'ın topuklu yerine giydiği düz taban ayakkabısı ve dizlerinde olan kalem etiği, içine attığı beyaz sade gömleği ile idealdi. İlk izlenim olarak güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HACKER & MAFYA +18
Teen FictionDünyaca varlığı bilinen ama tanınmayan bir hacker ve 'İş Adamı' adı altında yer altının başı olan mafya babası karşı karşıya gelirse neler olabilir? Üstelik bu Hacker'ın cinsiyeti dahi bilinmiyor. .......... ........