Başlangıç

47 6 28
                                    


İfademi alan son polis memuru da odadan çıktı. Bu karanlık sorgu odasında tek başıma kaldım. Neden mi  buradayım? Çok basit ölmedim diye. Ben ölmediği için suçlu bulunanlardanım. Sessizliğin ardından kilitli kapı tekrardan açıldı. İçeriye bir polis memuru ile beyaz pantolon ve beyaz gömlek giyen sarışın bir kadın girdi. Burada sayısız çocuk polisi ile konuşmuştum. Kimse yaşadıklarıma inanmamıştı. Polis memuru odadan çıktığında  o sert kapı tekrardan kilitlendi. Beyazlar içindeki kadın derin bir nefes alıp hemen karşımdaki sandalyeye oturdu.

''Bade Öztürk?'' sessizce içimi çekerek başımı salladım.

''Kendini nasıl hissediyorsun Bade?'' Sertçe yutkunarak oturma pozisyonumu dikleştirdim. 

''Bir psikiyatrist olarak burada olduğunuzu ve aklınızca size söylediklerimin yalan olduğunu söyletmek için burada olduğunuzu biliyorum.'' Kadın yutkunarak oturumunu dikleştirdi. 

''Gerçekten yalan söylemedin mi?''

''Söylemiş olsaydım daha gerçekçi bir yalan tercih ederdim.'' Kaşlarını çatarak konuşmaya devam etti.

''Birde bana anlat hikayeni.''

''Polislerden dinleye dinleye ezberlemişsinizdir diye düşünüyorum.''

''Ben senden dinlemek istiyorum.'' Yüzüme bakarak çantasından iki şişe su çıkararak birini benim diğerini de kendi önüne koydu. Derin bir nefes alarak önümdeki şişeyi açıp kafama diktim.

''Nereden başlayayım?

''İlk günden.''

İki yıl önce...

Sabah annem her sabah olduğu gibi beni uyandırmak için odama geldi. Sabaha kadar uyumayıp kitap okuduğumdan bugün uyandırmaya çalışacağı kişi ben değildim. 

''Sabaha kadar yine kitap okudun değil mi?'' Esneyerek başımı salladım. 

''Kimya sınavında okuduğun kitabın konusunu yazarsın artık.'' 

''Kimya sınavı mı? Benim sınavım mı var?'' SINAVIM MI VARDI?

''Hadi Bade kalk.'' Uflaya puflaya sıcacık yorganımın altından çıkıp banyoya ilerledim. Aynanın karşısına geçip kulakları kanatan o çığlığımı attım.

''Bade!'' Annem koşarak banyoya girdiğinde ben gözlerim kapalı bir şekilde duruyordum. Gözlerimi yavaşça açıp aynadaki görüntüme  tekrar baktığımda yeniden çığlık attım. Annem tepkim karşısında gülüp mutfağa geri döndü.

''Uf bu ne ya!'' Saçlarım küçüklüğümde kıvırcıkmış yani fotoğraflar da gördüğümden ve annemlerin anlattığından bu sonuca varıyordum. Gerçi bunlar olmasa da şuan ki halimden bunu düşünebilirdim. Yeni uyandığımda saçlarım bonus gibi oluyordu. Sakince suyu açıp yüzüme su yapıştırdım. çekmecenin içerisindeki siyah tarağımı alıp elektrik çarpmış gibi görünen saçlarımı taramaya başladım. 

Beş dakika içerisinde saçlarım eski haline gelmişti. Evet artık rahattım. Saçlarımı taradığım zaman kıvırcık halinde maşalı gibi görünen dalgalı halini alıyordu. Bu konuda şanslıydım en azından o sıcak maşayı saçlarıma sürmüyordum. Saçlarımla işimi bitirdiğimde tarağı tekrardan eski yerine koyarak dolaptaki diş fırçamı aldım. dişlerimi de fırçalayıp banyodan çıktım.

Annemlerin odasının kapısı kapalıydı. Odam mutfağın hemen yanındaydı. Odama girecekken yemek masasının bom boş olduğunu gördüm. Masa boştu? Annem genelde beni kahvaltısız okula göndermezdi. Odama girip arkamdan kapıyı kapattım. dolap kapağının üstündeki üniformalarımı alıp üstüme geçirdim. Telefonumu yatağın yanındaki komodinin üzerinden alıp çalışma masamın önüne oturdum. Telefonu açtığımda her sabah olduğu gibi okulun paylaştığı bir duyuru ile karşılaştım. Bugün okulda grev varmış.. Buda demek oluyor ki okula gitmeme gerek yoktu. Bizim okulda grev olduğu zamanlarda kimse ders işlemez insanlar gırgırına g-okula gelirdi.

00.00Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin