Yaşanmışlık

28 4 18
                                    

Yaklaşık bir saat geçmişti ve biz hâlâ bulunduğumuz yerdeydik. Kimseden ses seda çıkmıyordu. Kantin camları yukarıdan gelen demirlikler ile kaplıydı. Küçükken okul hapishane dediğimizde gözümüzde canlanan görüntü gerçekten varolmuştu. 

''Ya eğer demirlikler içerisinde yaşamak isteseydim çoktan birilerini öldürürdüm. Çıkarsın birisi beni buradan!'' Konuşan çocukta sınıfa yeni gelenlerdendi. Bunlar zaten dörtlü grup olarak gelmişlerdi. Hepsi de birbirinden gerzekti. 

''Ya genelde katılmam ama şuan bu şahısın söylediklerine katılıyorum. Yani bu şahısı boğazlayarak da demirlikler arasında yaşayabilirim.'' Ayla ve Ege denen çocuk atışmaya başlamışlardı. Bu olay gereksizler sınıfa geldiklerinden beri yaşanıyordu. 

''Bir kesin de neler olduğunu anlayalım.'' Ege'nin yanı başında duran Hakan isimli çocuk konuşmuştu bu seferde. 

''Neler olduğu belli işte bize 1 nisan şakası yapıyorlar.'' Herkes bir anda Tuğçe'ye dönmüştü. Sabah Tuğçe ile konuşmamıştım. Oda grev olduğunu duyunca gelmişti.

''1 nisan şakası olarak çok ince bir düşünceymiş.'' Şimdi de Atalay ve Tuğçe başlayacaktı.. Off...

''Ne zaman etrafa bakmayı düşüneceğiz.'' Alper hariç hepsi bana dönüp öldürecek gibi baktığında anlamaz bakışlarımı onlara çevirdim. Ne yani burada tek mantıklı konuşan bendim?

''Kıza şöyle bakmayı kesin.'' Alper'in sesini duyduklarında ortam yumuşamıştı. Alper etrafındakilere bakıp konuşmaya devam etmişti. 

''Şimdi herkes iki gruba ayrılıp etrafı incelesin. Kız-erkek olarak ayrılalım ki kızları da korumuş oluruz.'' Birden Alper'e dönüp gözünün içine bakmaya başladım. 

''Biz kendimizi koruyabiliriz.'' Beni hiç takmadan konuşmasına devam etti.

''Ege ve Ayla siz ikiniz en üst kata, Defne ve Hakan ikinci kat sizde.''

''Ya ben bu arızalı ile tek kalamam öldürür beni.'' Ayla'ya nasıl bir bakış attım bilmiyorum ama kız korkarak uzaklaşmaya başlamıştı.

Defne ve Hakanda merdivenlere yöneldiklerinde geriye sadece dört kişi kalmıştık. Metroda yaşananlardan sonra beni de Atalay ile göndereceğine eminim.

''Atalay siz Tuğçe ile bu kata bakın. Bizde bodrumun oraya ineceğiz.'' Tereddüt etmeden yapmışlardı ve ben hiç bir şey diyememiştim. Kantinin önünde ikimiz kalmıştık. İkimizde konuşmuyor sadece birbirimize bakıyorduk. 

''Eğer sapıklığımdan rahatsız olursan başka birisi ile de yer değiştirebilirim.'' Hayır anlamında başımı salladım. Sapıklık gibi bir olay yoktu. Bunu ikimizde biliyorduk. Sessizce merdivenlere doğru ilerledik. Aşağı indiğimizde aşağıdaki koridorun ışığını açmak için duvardaki düğmeye bastım. Işık yanmadı. İkimizde ceplerimizden telefonlarımızı çıkartıp flaşı açtık.

''Bu taraftan.'' Bu çocuk niye fısıldıyordu? Alper önde ben arkasındaydım. Aniden durduğunda arkasından ona çarpmıştım. 

''Ne duruyorsun gerizeka-'' Eliyle ağzımı kapatıp bedenimi kendisine doğru çekmişti. Nefesini boynumda hissederken kulağıma doğru fısıldadı. ''Dinle.'' Sessizlik olunca bizden başka birilerinin olduğunu anlamıştım. Bir o kadar sessiz ve bir o kadar sert adım sesleri gittikçe yaklaşıyordu. 

''Arkamda dur.'' uyarıcı sesiyle arkasına geçmiştim. Birden bire yüzümüze ışık gelince neye uğradağımızı şaşırdık.

''Olum siz salak mısınız? Ne sessiz sessiz geliyonuz.'' Ayla ve Ege tam karşımızda sırıtarak bize bakıyorlardı. Şu anda ikisini de boğazlayabilirdim. Hayır komik olan neydi?

''Ayla hadi gel biz diğerlerine bakalım.'' Sırıtarak yanıma gelmişti. koluna girerek merdivene doğru yürümeye başladım. Aynı anda da Aylanın kolunu cimiyordum. Yukarı çıktığımızda kafasına sert olmayacak bir şekilde vurdum. 

Gülmeye başladığın derin bir iç çektim. 

''Eğer birazcık daha gülmeye devam edersen bu son gülüşlerin olacak bir tanem.'' Elleriyle ağzını kilitleyerek gülmemeye çalışıyordu. Derin bir nefes alarak hızlıca kantine doğru yürümeye başladım. Telefonumu cebimden çıkartıp kantin masalarından birine oturdum.

''LANET OLASI YERDE İNTERNETTE ÇEKMİYOR...'' Bağırışlarımdan bir şeyler olduğunu sanıp hepsi buraya toplanmıştı. Garip bir şekilde yüzüme bakıyorlardı. 

''NE VAR YANİ İNTERNET ÇEKMİYOR.'' Hakan yanıma doğru yaklaşıp kafama vurdu..

''Gerizekalı internet yüzünden ne bağırıp çağırıyon bir şey oldu sandık.'' 

''Mal mısın olum kafama ne vuruyon.'' 

''Yeter artık!'' He konuştu yürüyen ciddiyet. Ege ve Alper bir kaç masa alıp benim oturduğum masayla birleştirdiler. Arkalarından herkes sandalye çekip masanın etrafına yerleşmişti. Defne öne doğru çıkarak konuşmaya başladı.

''Kimsenin telefonu çekmiyor mu?'' Herkes hayır anlamında başını salladı.

''Okulun içine güçlü bir sinyal kesici yerleştirmiş olmalılar.'' Hakan sinirle ayağı kalkarak masanın etrafında dönmeye başlamıştı. 

''Harika kim olduklarını bile bilmediğimiz şahıslar tarafından rehin alındık yani öylemi!''

''Bu gece kimse uyumasın.'' Sessiz çıkan sesimi herkes duymuştu. Tuğçe gözlerini hayretle açmıştı.

''Birde uykumuzdan mı olacağız yani.'' Tam karşımda oturan kıza bakarken duruşumu dikleştirdim.

''Burası bir okul bizden başka öğrencilerde geliyor. Grev yalanı sadece bir gün tutar yarın öğrenciler okula gelecek. Eğer iş gerçekten ciddiyse bizi bu akşam buradan götürebilirler.''

Neredeyse hepsi çaresizce yutkunarak boş masaya bakıyordu. Alper hariç.. 

Bu çocukta bir şey vardı. Ben her mantıklı bir şey söylediğimde gözümün içine sanki gururu okşanmış gibi bakıyordu.

Bu gece ya buradan sonsuza kadar gideceğiz.. yada kurtulacağız... 

Bunca olayın içinde tek şunu biliyordum. Yalnızca kendime güvenecektim..

00.00Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin