"misafir kabul ediyor musun?"

1.1K 114 55
                                    

iyi okumalar.💕

~
insanlar da yollar gibidir, uçsuz bucaksız...

sonlarını bulmak, onları çözmek, çok zordur.

bir insanı tam olarak tanımak, dünya'yı gezmekten daha da zordur.

çünkü bir sonu yoktur insanların.

yürüyordum sadece yürüyordum. hava ne soğuk ne de sıcaktı. sokak lambalarının aydınlattığı uçsuz bucaksız, kimsesiz bir çocuk gibi karanlık ve mutsuz bir sokak vardı karşımda.

hayattan bir beklentisi kalmamış gibi sadece orada duran çöp kutularının içinde kediler yiyecek bir şeyler arıyordu. sokakta küçük çocuklar gibi koşuşturan fareleri yemek yerine neden çöp kutularını karıştırdıklarını merak ettim ama bunu sorgulamak gibi düşüncede de bulunmadım.

biraz daha yürüdükten sonra başka bir sokağa geldim. bu sokak diğer sokaktan daha da farklıydı. bu sokak özlediğin birisini görünce hissettiğin mutluluk gibiydi. rengarenk merdivenleri vardı bu sokağın. bu sokaktaki dükkanlar da renkliydi.

sokaktaki çiçekçi bu karanlıkta bile insanın içinde güneş doğmasına neden oluyordu. sanki gören herkesin tebessüm etmesi içindi bu çiçekçi.

çiçekçinin karşısında ise aynı onun gibi mutluluk veren bir pastahane vardı.  pastahane de yapılan pastalar, börekler, çörekler ve daha fazlası insanı mutlu ediyordu.

diğer sokak insanın moralini alt üst ederken bu sokak ise insanı mutlu ediyordu.

demek ki sokaklar da insanlar gibi farklı farklıydı. kimisi insanı üzerken kimisi ise insanı mutlu ediyordu.

bu sokakta her ne kadar kalmak istesem de diğer sokağa doğru yürümeye başladım.

geldiğim bu sokak, en kötü sokaktı. bu sokağa fuhuş sokağı da denilebilirdi. her yerde yiyişen ve sarhoş insanlar vardı. bu sokaktan geçerken diğer insanların bana baktığını hissedebiliyordum. buradaki alkol ve sigara kokusu midemi bulandırmıştı.

bağımlılık da sokaklar gibiydi, onun da çıkışı yoktu.

sokakta ilerlerken arkamda adım sesleri işittim. panik yapmak istemesem de illaki panik yapıyordum. bu sokak diğerleri gibi değildi. tehlikeliydi ve insana zarar veriyordu.

ardımdaki adım sesleri bana daha da çok yaklaşıyordu, hissediyordum. bunu fark ettiğim gibi daha hızlı yürümeye başladım. ben hızlandıkça adım sesleri de hızlanıyordu.

arkama bakmaya cesaretim yoktu. eğer bakarsam sanki ölücekmiş gibi hissediyordum. adımlarımı biraz daha hızlandırdım.

yürüdüm, daha da çok yürüdüm ama arkamdaki ayak sesleri hala kesilmemişti. bu beni daha da tedirgin ederken aklımı kullanmakta da zorlanıyordum.

ağlamak istiyordum, yanımda birisinin olmasını istiyordum, beni koruyacak birisini istiyordum. sokakta yürümeye devam ederken boş bir aralık görüp oraya girdim. belki böyle onu atlatabilirdim.

orada birkaç dakika bekledim ve dışarı çıktım hiç kimse görünmüyordu, rahatlamış bir şekilde iç çektikten sonra kendimi yerde bulmam da bir olmuştu.

!!! rahatsız edici içerik uyarısı !!!

kafam yere çarptığı için acımıştı. daha olayı kavrayamadan üstüme birisi çıkmıştı. o kişi her kimse iğrenç kokuyordu. yüzünü karanlık yüzünden tam olarak göremiyordum. iğrenç kokusunun sebebi içtiği alkol ve sigara yüzündendi.

"güzelim sana şunu söylüyorum, ne kadar bağırsan da burada sadece ikimiz varız, seni kimse duyamaz benim dışımda. bu yüzden bağırarak boğazını yorma" demişti bu adam.

offended love  : seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin