"hwa sence de çok yaramaz olmuyor musun?"

317 44 61
                                    

iyi okumalar.💕

~
Han Nehri'nde biraz daha vakit geçirdikten sonra arabayı eve doğru sürmeye başladım. hongjoong'un beni izlediğini hissediyorum.

apartmanın kapısına geldiğimizde arabayı durdurup dışarı çıktım. sonrasında hongjoong'un kapısını açtım ve elinden tutarak onu arabadan çıkardım.

asansöre binip evin olduğu kata çıktık ve hâlâ el eleydik. kapıyı açıp hongjoong ile içeri girdik.

ablam bizi el ele görünce gülümsedi.

"nerdeydiniz lan siz? kaç saat sizi bekledim ben!" (jh)

"özür dileriz noona, bir daha olmaz~" (hj)

"tamam affettim. şimdi el ele olduğunuza göre hong her şeyi anlattı demek bu, değil mi?" (jh)

"doğrudur noona." (sh)

"of sonunda kaç zamandır şu hongjoong malının her şeyi anlatmasını bekliyordum." (jh)

"mal falan ayıp oluyor ama noona." (hj)

"neyse benim uykum geldi, yatıyorum. sizde yatın. yanlış ve ayıp şeyler yapmayın, tamam mı? benim olmadığım birgün yaparsınız." (jh)

"tamamdır noona. iyi geceler." (sh)

"iyi geceler noona." (hj)

ablama iyi geceler dedikten sonra hongjoong ile film izlemeye karar verdik. eskiden çok izlerdik.

"ne izlemek istersin, sevgilim?"

"sen burada olduğun sürece fark etmez benim için hwa~"

"hmmm, o zaman film izlemek yerine biz mi çeksek?"
bunu söylerken yüzüme yaramaz bir gülüş eklemiştim.

"hwa sence de çok yaramaz olmuyor musun?"
ona biraz yaklaşıp dibine girdim.

"öyle mi oluyorum, sevgilim?"

"hıhı. hem de baya yaramaz oluyorsun."

"bu yaramaz çocuğu akıllandırmak ister misin peki?"
yüzümdeki yaramaz gülüşü hâlâ sürdürüyordum.

"bence 2-3 gün önce olanlar sana uzun bir süre yeter, yaramaz çocuk."

"üzdü. peki öpsem seni, olur mu?"

"bilmem olsun mu?"

yüzüme masum bir bakış takıp ona baktım.
"olsun bence."

"tamam olsun."

onayını aldıktan sonra hiç beklemeden onu kucağıma aldım. kucağımı çok severdi eskiden. kendini tam olarak yerleştirmeye çalışırken bana bilerek olmasa da sürtünüyordu. bu da benim yutkunmama neden oluyordu.

göz göze geldiğimizde elimle saçlarını kavrayıp dudaklarımızı birleştirdim. ilk başta yavaş yavaş öpüşüyorduk. ama o araya dilini sokunca öpücük derinleşti.

elimi saçlarından çekip beline götürdüm. belini hafif hafif okşuyordum o da hoşuna gittiğini belirten mırıltılar çıkarıyordu.

sanki mümkünmüş gibi onu daha da kendime çektim. bunu yapmam ile inlemişti.

"s-seonghwa bence artık duralım. yoksa ablan bizi basabilir."

"ama..."

"SEONGHWA!"

offended love  : seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin