+"Efendim, neden acı çekeceğini bile bile sevdiğinize bunu yapıyorsunuz? Gözüne mi sokmak istiyorsunuz bu durumu?"
-"Hayır, hayır tabiki de. Ben neden bunu yapıyorum biliyor musun küçüğüm.. evet belki acı çekiyor olabilir, canı acıyor olabilir ama benim onun yokluğu ile beni sınadığı kadar acıyamaz canı. Bırak acıyacaksa acısın canı. O demedikleri ile, diyemedikleri ile buna bizi mahkûm etti. Beni kendinden yoksun bıraktı. Onu benim yapabilecekken, bedenine izlerimi bırakabilecekken, korkmadan onu öpebilecekken ve en önemlisi küçüğüm, en önemlisi onu korkmadan sevebilecekken elimden aldı bu imkanı. Gelmedi bana, gelmedi. Gelse dünyayı yakardım, gelse herkesi silerdim, gelse canımı satardım tanrıya.. ama gelmedi küçüğüm, gelmedi. Ona içim giderken, içimdeki ona tapan her uvzumu görmedi küçüğüm görmedi.
Görmek istemedi."Evet biliyorum acı çekiyor, evet biliyorum canı yanıyor. Hissediyorum, aptal mıyım ben? Kör müyüm? Hayır.
Ben her uvzumda hissediyorum onun varlığını. Ben her zerremde hissediyorum onun dokunuşunu. Kopamam ondan, silemem, gidemem, aşkımı öldüremem. Yapamam bunu, edemem.
Ama biliyor musun küçüğüm. Saatler geçtikçe daha da emin oluyorum, ona tapan uzuvlarım onun bana gelmesini haykırırken ve ona gitmek isterken onun bana gelmeyişinin yüzüme tokat misali çarpmasını.
Öpmeyi, sevmeyi, dokunmayı, sarılmayı bu denli arzu ettiğim kişinin bu denli uzak olması.. yakıp kavuruyor yüreğimi.
Ve daha da kötüsü var, içime yerleştirdiği şüphe var. İstenmeme hissi var, "benim değil, ne hakkıma konuşmak" korkusu var. Şüphe var küçüğüm şüphe var.
Attığı her adım ve yaptığı her hareketin içinde, "acaba" diyorum. Bu şüpheyi bana verdi diye, nefret ediyorum. Ama ondan değil, kıyamam. Kendime kıyarım ona kıyamam..
Aklımdan asla çıkmayan, yüreğime sarmaşık gibi dolanan sana..15 Ocak 23
Seni kaybedeli 4 ay oldu. Seni, sen yüzünden kaybedişimin birinci seferi.