ғʀᴏɴᴛᴇᴅ

6.6K 289 64
                                    

Ekinden dönmüştüm. Anahtarla içeri girdim ve ayakkabılarımı çıkarıp rafa koydum. Ardından salona doğru yürümeye başladım. Oğuz evde miydi bilmiyordum. Aslında onunla konuşmak istiyordum, yani sadece eğlencesine mi birlikte takılıyorduk bunu ona sormak istiyordum.

Salona vardığımda montumu çıkarıp koltuğa bıraktım. Sonra koridoru tekrar yürüdüm ve tam Oğuz'un odasına gireceğim sırada o içeriden çıkmıştı, bu sayede karşı karşıya gelmiştik.

"Eren, ne zaman geldin?"

"Az önce geldim."

"Bende sana bir şey söyleyecektim." Dediğinde merakla yüzüne bakmaya başlamışım. Acaba benim gibi ilişkimizin durumunu mu sormak istiyordu.

"Söyle,"

"Annemler bu akşam geliyolar. Erken dönme kararı almışlar."

Bu cümleyi duymak yüzümün düşmesine neden olmuştu. Çünkü bunu değilde başka bir şey demesini beklemiştim, aramızdaki ilişki falan işte. O an bunu boşverdim, zaten saçmaydı. O benim kadar önemsemiyordu bile.

"Anladım." Dedim ifadesiz bir şekilde.

Sonradan elinde ki ceketi farkettiğimde kaşlarımı havaya kaldırarak sordum, "Bir yere mi gidiyordun?"

"Hıhım, Sarplar çağırdı."

Bunu söyledikten sonra önümden geçip dış kapıya doğru ilerlediği sırada bir şey demeyi unutmuş gibi tekrar arkasını döndü.

"Eren."

"Efendim?"

"Annem ve babam geldiğinde daha dikkatli davran."

"Nasıl yani?"

"Yakın olmayalım."

Dedikten sonra çıkıp gitmişti. Bu ne demekti şimdi? Daha kibar bir şekilde söylese olmaz mıydı? Zaten ben nasıl davranmam gerektiğini biliyordum, o kadar salak değildim. Koridorda öylece kala kalmış bir şekilde boşluğu izliyordum. Yine boşu boşuna ümitlenip kendimi üzmüştüm. Her zaman ki gibi.

-

Akşama doğru babamlar eve gelmişlerdi. Fakat Oğuz hala yoktu, üstelik telefonlarımı açmıyordu.

"Oğuz nerede kaldı ya." Dedi annesi merakla.

"Sarplarla buluşacağını söylemişti."

Umursamaz bir tavırla söylemiştim bunu. Aslında umrumdaydı ama değilmiş gibi davranıyordum işte.

Bu sefer de babam içeri girmiş ellerini birbirine sürterek konuşmuştu, "Hadi mutfağa, yemek hazır."

Telefonlarını açmayan çocuğu merak etmeden duramıyordum. Ben onunla ilişkimiz hakkında konuşacakken o bana yakın durmayalım demişti. Yani tamam, zaten annesi ve babamın yanında yakınlık kurmazdık ama ne bileyim işte. Beni o şeklide bırakıp gitmesi... Belkide her şeyi bu kadar ciddiye almamalıydım.

Bıkkınlıkla sandalyemi çekip yemek masasına oturdum.

"Bir sorun mu var oğlum?" Dedi babam.

Hemen kafamı olumsuz analamda salladım. Sorunun Oğuz olduğunu nasıl söyleyebilirdim ki sanki.

"Yok baba, sınav yaklaşıyor ya strese girdim biraz."

Evet, üniversite sınavı yaklaşmıştı. Geçen sene mezuna kalmıştım ve bu sene çok iyi çalışmam gerekiyordu. Fakat kafamı yine derse odaklayamıyordum. En iyisi yemekten sonra ders çalışmaya çalışmaktı.

"Yaparsın sen oğlum benim." Oğuz'un annesi beni gazlama amaçlı lafını söyledikten sonra susmuştu. Bilmiyorlardı ki ben böyle sözlerle gaza filan gelmiyordum.

Yemeğin sonlarına geldiğimizde Oğuz Beylerde teşrif edebilmişti sonunda. Ne gerek vardı ya hiç gelmeseydi. Mutfağa girip önce annesine sonra da babama sarıldı ve, "hoşgeldiniz" dedi. Benim yüzüme bile bakmamıştı.

"Nerelerdesin bakayım sen? Telefonların da kapalı." Azarlar bir ses tonuyla konuşuyordu annesi.

"Şarjım bitmiş kusura bakmayın."

Söylediği şeye kendi kendime göz devirdiğim sırada kendisiyle göz göze gelmiştik ve bana ters bir şekilde bakmaya başlamıştı. Ardından annesi ayağa kalkıp konuşmaya başlayınca onun bakışlarından kurtulmuştum.

"Hadi bakalım Erenciğim, odana git de dersini çalış."

Zaten yapacağım bir şeyi söyledikleri zaman çok sinirleniyordum.

Benle birlikte o da ayağa kalkmıştı. Koridordayken Oğuz odasına doğru yönelmişti, o an bende etrafı yokladım ve kimse olmadığını görünce hemen onun peşinden odaya girdim.

Bana her zaman ki gibi ters ters bakmaya başlamıştı.

"Ne yapıyorsun Eren?"

"Neden bir anda böyle davranmaya başladığını sormaya geldim."

Kollarımı birbirine kavuşturdum ve duvara yaslandım.

"Farkındaysan annemler eve geldi ve sen çok dikkat çekici hareketler yapıyorsun."

"Bunu bahane edip durma Oğuz. Hiç bir şey anlamıyorlar bile."

"Bir tek sen mi uyanık zannediyorsun kendini?"

Dedi ve yatağa oturup alttan alttan bana bakmaya başladı.

"Gerçekten soruyorum, benden hevesini aldın mı?"

Söylediğim şeyle daha çok sinirlenmişti. Hayır neye sinirleniyordu ki sanki? Ben gerçekleri söylüyordum.

"Saçma sapan konuşma Eren. Odana git."

Neden bunu yapıyordu ki? Neden sürekli bir öyle, bir böyle davranıyordu? Onun gözünde benim hiç bir kıymetim yok muydu?

Bir an da aklıma gelen bu sorularla gözlerim dolmaya başlamıştı. Onun önünde bu şekilde gözükmek istemiyordum fakat böyle umursamaz olması beni o kadar sinirlendiriyordu ki.

"Şimdi de ağlayacak mısın?"

Pişkin pişkin söylediği şeye karşı artık dayanamamış, gözyaşım akarken hızlıca elimin tersiyle silip konuşmuştum, "Ağlamıyorum tamam mı?"

Evet, aynen. Kesinlikle ağlamıyordum.

Onun bu hallerine daha fazla dayanamadığım için hemen odadan çıkıp kapıyı sertçe çarpmıştım. Beni kendisinden soğutmaya çalışıyordu. Bunu neden yapıyordu ki peki? Onu mantıklı bir açıklama yapmadan rahat bırakmayacaktım.

Stepbrother (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin