ɴɪɴᴇ

8.7K 399 84
                                    

Dünden beri hiç konuşmamıştık. Evde iki yabancı gibi davranıyorduk birbirimize. Ben ise şu an o kadar üzülmüyordum. İstediği kişiyi severdi, umrumda bile değildi...

Salonda oturuyordum, Oğuz da odasındaydı sanırsam. Güzel bir dizi açıp izlemeye başladığımda Oğuz da yanıma gelmişti.

"Ne izliyorsun?"

"Dizi."

"Birazdan bir misafirim gelecek, senin için sorun olmaz değil mi?"

Kim geliyordu ki? Sorun olması gerekiyor muydu?

"Kim gelecek?"

"Bir arkadaşım."

Pekala, bunda sorun yoktu. Kafamı salladıktan sonra oturmaya devam ettim, kendiside yanıma oturup bir elini omzuma atmıştı.

"Geçen açtığın o saçma film değil dimi bu?"

Bunu dediğinde gülümsemeden duramadım, aklıma o gece kucağına çıktığım geldiğinde ise utanmadan edememiştim. Hem hiçte saçma değildi, mis gibi filmdi işte.

"Yok bu başka. Ama istersen onu da açabilirim?" Yan bir bakış atıp sırıttığımda kafasını sallamıştı olumsuz analamda.

"Kalsın bu."

Tabi, tabi.

Yarım saat sonra kapı zilinin sesi kulaklarımı doldurmuştu. Oğuz hemen ayaklanıp kapıya doğru gittiğinde kimin geldiğini çok merak etmiştim. Nasıl bir arkadaştı acaba bu?

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum."

"Rahat olabilirsin."

Koridordan duyduğum sesler bunlardı. Merakıma yenik düşüp salonun kapısından koridora bir bakış attım. Benim boylarımda tatlı bir çocuk gelmişti. Beni görünce hafif tebessüm etti, salona girdiklerinde ise, bende hemen hoşgeldin dedim.

"Kardeşim, Eren. Bu da Deniz, arkadaşım."

Deniz elini bana uzatmış, "Memnun oldum." Demişti. Karşılık vererek elini sıkarken kafa salladım.

"Siz oturun ben içecek bir şeyler getireyim."

Oğuz'a karşılık Deniz konuşmuştu, "Zahmet etme Oğuz."

Araya girdim hemen, "Olur mu öyle şey? İçeriz birlikte."

Oğuz bana gülümseyerek salonu terkettiğinde koltuğa oturmuştuk. Büyük bir sessizlik oluştu bir anda, ne diyeceğimi bilmiyordum. Zaten çok geçmeden Oğuz elinde tepsiyle yanımıza geldi. Tepsiyi masaya yerleştirerek Deniz'in yanına oturdu.

"Deniz benim ortaokuldan arkadaşım. Uzun zamandır gelmeyi düşünüyordu."

"Ah, öyle mi? Sen burada mı yaşıyorsun?"

"Ben normalde Ankara'da annemle yaşıyorum. Buraya babamı ziyarete gelmişken Oğuzu da göreyim dedim."

"İyi yapmışsın o zaman."

-

Yaklaşık bir saat geçmişti, biz hala salonda oturup sohbete devam ediyorduk. Oğuz ve Deniz eski okul anılarını anlatıyorlardı. Hatta sohbet o kadar koyu bir hal almıştı ki, Deniz yanlışlıkla Oğuz'u dudağından öptüğünü bile anlatmıştı. Yanlışlıkla bir insanı nasıl öyle öpebilirsin diye düşündüm bir anlık, tuhaftı.

"Ne kadar çok anınız var, çok şey yaşamışsınız."

Oğuz'a kısa ama imalı bir bakış atarak söylemiştim bu cümleyi. Bir saattir Deniz kesintisiz böyle şeyler anlatıyordu. Eh, biraz bozulmuştum itiraf etmek gerekirse. Benimle bile bu kadar yakın olmamıştı Oğuz. Of, ne düşünüyordum ben böyle?

"Eee, sende durumlar nasıl? Hayatında birisi var mı?" Demişti Deniz en sonunda bir şeyler anlatmayı bırakarak.

Hayatımda birisi var mıydı ki? Bunu ben bile bilmiyordum.

Oğuz gözlerini gözlerime dikmiş arada kaçamak bakışlar atıyordu. Cevabımı merak ediyordu sanırım.

"Birisi var, ama beni seviyor mu anlamış değilim."

Deniz meraklanmıştı, Oğuz ise kollarını birbirine bağlayıp öylece susuyordu.

"Aaa, cidden mi? Kimmiş bu kişi? Arkadaşın falan mı?"

"Arkadaşım değil, Oğuz'un yaşlarında bana abim gibi davranan birisi."

Deniz önce bana, sonrada Oğuz'a kısa bir bakış atarak önüne dönmüştü. Ne yani? Oğuz dememiştim ki, sadece onun gibi biri demiştim...

Asla Oğuz değil, asslaaa.

Stepbrother (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin