0.0

9 0 0
                                    

Zaman nasıl bu kadar hızlı geçiyordu anlam veremiyordum yaklaşık 3 gün olmuştu ama ben kızımı bulamıyordum.

"Bana kızımı getirin bu kadar adam el kadar kızı nasıl kaybedersiniz" sesim çok sert çıkmıştı onların değil benim suçumdu kimseye emanet etmemem lazımdı. Tam bi aptaldım...

"Efendim kızdan bir iz var ama oraya nasıl gitmiş bilmiyoruz" tek kaşımı kaldırıp korumaya devam etmesini işaret etmiştim.

"Şuan da books kasabasında oraya nasıl gitti bilmiyorum. İntikam için biri oraya götürmüş olabilir mi?" Evet olabilir çünkü ben hiç ileriyi düşünmeden bu lanet işe girmiştim niye sırf babamı ve annemi öldürenleri öldürmek için öldürmüştüm lakin bu işten kurtulamamıştım.

"Arabaları hazırlayın bütün korumalara haber ver gidiyoruz" aron kafasını sallayıp çıkmıştı odadan üç gündür ne uyuya biliyor ne bir lokma birşey yiyebiliyordum o benim hayatımın merkeziydi onsuz bir dünya olamazdı yakar yıkardım.

Silahımı belime yerleştirmiş aşağı inip arabaya binmiştim gidecektim alacaktım kızımı ellerinden kim niye yapar değil kim nasıl cüret eder diye düşünüyordum.

Ben Frank Lancaster baş lider herkesin korkulu rüyası olan adamdım.

"Efendim az kaldı korumalar herşeye rağmen hazır sizin bir işaretinize bakar" kafamı sallamakla yetindim tek küşündüğüm miniğimi kollarım arasına alıp asla bırakmamaktı.

Parka gidip gelmek istediğinde tamam demek yerine ben seni daha sonra götürürüm diyebilirdim laftan anlayan ama dediğim dedik bir bebekti daha iki yaşında olmasına rağmen herşeyin olması için herkese en çokta bana sözünü geçiyordu.

Araba durduğunda etrafa baktım küçük bir evdi her yer çiçekle kaplıydı arabadan bir hışımla inip evin kapısını yumruklama ya başlamıştım kapı açılınca karşımda üstü kusmuk içinde olan buğday tenli çok uzun olmayan bir kadın gördüm.

"Buyrun beyefendi kime bakmıştınız?" Kadının sorusuna karşılık hiç birşey demeden elimle kadını itip içeriye girdim bir odadan ağlama sesi geliyordu o odaya vardığım gibi kapıyı açtım karşımda ağlayan beni görünce susan kızım vardı.

"Beyefendi kimsiniz?" Kadına kucağıma aldığım kızımla birlikte dönüp sert olan sesimle konuşmaya başladım.

"Benim kızımın senin evinde ne işi var hangi düşmanım sana kızımı benden almaı söyledi söyle söylemezsen hiç iyi şeyler olmaz." Korku ile bir iki adım gerileyip başını aşağı indirmişti ama saniyeler sonra elini beline koyup bana dik dik bakmaya başladı.

"Birincisi beni kimse tutmadı siz evime dan diye girdiniz bende polise gidecektim ailesini bulmak için ama gerek kalmadı insan kızını sokağın ortasına bırakıp birde kızını bulan kadına bu denli sesini sert çıkartmamalı."

Histarik bir şekilde güldüğümde korumalara seslendim "bu kadını eve götürün" kadının kolundan tuttuğu gibi sürüklemeye başlamıştı.

"Bıraksanıza beni hem iylik yapıyoruz bulup besliyoruz kızınızı üç gündür daha yeni mi buldunuz siz kimsiniz ya?" Kadını tutan adamlarımdan biri ağzını da kapatıp konuşmaması için susturmuştu evden çıkıp kendi arabamın arkasına oturmuş kızıma sıkıca sarılıyordum.

Üç gün koskoca üç günde ne yaşamıştı ne yapmışlardı acaba araba hareket ettiğinde üstündekileri yavaş yavaş çıkartıp bütün vücudunu kontrol etmeye başlamıştı hiç birşeyi yoktu ne bir yara ne de iz geri üstünü giyindirip kafasını boynuma koydum.

"Kısık seste müzik aç uyusun kızım" korumaya söylediğimde lafımı dinleyip kısık seste her zaman ki müziği açmıştı. Kızımın uyuduğunu anlamıştım boynumda rahat edemez diye onun için arabalaeın her birinde birer yastık küçük bir battaniye ve o araba sarıldığında düşmesin de özel demirden korumalığı vardı. Onu güzelce yan tarafa yatırdım yüzünü incelemeye başladım hafif bir çizik vardı sinirlerim gerilirken kafamı geriye atıp elimi sıka bildiğim kadar daha sıkı sıktım.

SİYAHIN İÇİNDE Kİ BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin