"Jungkook!"
Bilmem kaçıncı seslenişim idi ama Jungkook ortalık da görülmüyordu. Evden dışarı çıkmasından korkuyordum ve çıkmıştı da. Ona zarar gelmesinden çok korkuyordum bu kısacık zaman diliminde ona çok alışmıştım.
Onu bulmak ümidiyle dış kapıya doğru yürümeye başladım. Ah Jungkook nereye gitmiş olmalıydın. Bu kadar saat uyuduğum için Kendime çok kızıyordum.
Dış kapıdan önce kafamı daha sonra tüm bedenimi çıkararak etrafı kontrol ettim.
Hiç kimse yoktu ne bir insan ne de bir dönüşümlü. Yavaş ve dikkatli adımlarla ses çıkarmadan üst katlara yönelen hareketlerde bulundum. Üst kattan birinin indiğini belli eden sesler çıktığında ne edeceğimi bilemedim. Şuan dönüşümlülerle karşılaşmak için çok erkendi henüz Jungkook'u bulamamıştım bile. Merdivenlerin altına saklanarak gizlenmeye çalıştım. Bedenimi saran bu korku düşüncelerimi de elle geçirmeye başlamıştı. Kendimi belli etmemeye çalışarak neyin geldiğine bakmayı yelledim. Karanlık olduğu için ne olduğu belli olmasa da bizim kaldığınız daireye doğru gittiği belli idi. Biraz daha benden uzaklaştığın da onu takip ettim. Korkuyordum jungkook'a bir şey olacak diye ve korkularım bizim kapımızı açtığında daha da artmıştı. Bir anda koşmaya başladım naptığım hakkında en ufak bir bilgi bile yoktu sadece koştum bir dönüşümlüye çıplak elle koşmak delilikti ve ben Jungkook'u kurtarmak için tüm delikleri yapmaya hazırdım.Eve girdiğim an karşımda Jungkook'u görmeyi hiç beklemiyordum. Koştuğum için duramamıştım ve şaşkınlığın verdiği etkiyle kayıp düşmüştüm.
"Taehyung!" Hemen yanıma geldi ve beni yerden kaldırmaya çalıştı.
"Aaaah yavaş olsana be Jungkook, neredeydin sen!"
"Mmmh.."
"Konuşsana jungkook, seni ne kadar merak ettim biliyor musun!?"
"Ö-özür dilerim Taehyung, ağlama."
Ellerini çeneme yerleştirdi ve baş parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi.
Ne zaman aktığından bir haber olduğum gözyaşlarım bir anda ona sarılmamla daha da şiddetlenmişti."Ben Jungkook sana bağırmak istemedim. Seni kaybetmek, kılına zarar gelecek düşüncesi bile beni yakıp kavrumuştu."
"Taehyung ben iyiyim merak etme. Bak, senin için diğer dairelere bakıp gitar buldum. Artık şarkılarını bununla söyleye bilirsin."
"Diğer dairelere mi gittin!?"
"Evet am-"
"Jungkook sana inanamıyorum! Bir daha sakın dışarı çıkma, Ne nedenle olursa olsun."
Hiçbir şey demeden yüzüme bakıyordu.
Bu hâli daha da küplere binmeme sebep oluyordu. Allah'ım çıldıracağım."Jungkook cevap versene!"
"Tae-Taehyung ben özür dilerim. Seni endişelendirmek istemedim."
Kısık sesiyle söylediği cümlelerden ne kadar kırıldığı belli olsa da sinirim şuan bunu göz önüne alacak değildi.
"Neyse jungkook bugün yemek yemeden uyuyacağım tek başına yersin."
"Ama Taehyung.."
Sözlerini bitirmesine izin vermeden odama gittim. Ona daha fazla zarar vermemek için en doğru karar burada kalmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamparanın Ölümü Taekook
FantasyAşk asırlara bile sığmazken yok olmaya yüz tutmuş bu dünyaya nasıl sığardı Mini fic Angst