♡
Evi ne kadar iki sokak ötede olsa bile gerçekten geniş ve evlerin sık olduğu bir mahallede oturuyordu. Bu yüzden bir sıkıntı çıkacağını düşünmemişti. Kendisine buruk bir ifade ile bakan Bangchan'dan bir onay bekledi. Bu onayı ise dolabının içinden çıkardığı spor çantası ile almıştı.
İçine hızlıca birkaç parça kıyafet koydu ve lazım olacak birkaç şey daha. Şarj aletini günlüğü olarak kullandığı siyah defterini... Sonunda çanta neredeyse dolduğunda kapattı fermuarını. "Gidip montunu giyin ve Jeongin'in ilaçlarını al hadi."
Bangchan onu onaylayıp çanta ile birlikte aşağı indi. Felix ise yalnız kaldığı odada etrafına bakındı hızlıca. Az eşya olan sade bir odaydı işte. Kahve tonlarında olduğu için hoş bir havası vardı.
Masanın üstünde fark ettiği iki çerçeve ile oraya adımladı. Birinde bir kafede olduğunu düşündüğü masada oturmuş Jeongin ile çekindiği fotoğraf vardı. İkisi de tatlı çıkmıştı fotoğrafta. Diğerinde ise kendi vardı sadece. Kıvırcıklaştırdığı saçları, yüzündeki aynı gülümseme ile kameraya bakarken Bangchan çimenlerin üstünde yatıyordu boylu boyunca. Felix onların bu haline güldü ve iki çerçeveyi de alıp aşağı indi.
Kapının önündeki spor çantasına elinden biraz büyük olan çerçeveleri koyup kapattı yeniden ağzını. Arkasını döndüğü Bangchan da Jeongin montunu giyinmiş bekliyordu. O da hızlıca montunu üstüne geçirip kapıyı açtı. "Evim sadece iki sokak yukarıda kalıyor. Yürüyerek gidebiliriz."
Üçü de ayakkabılarını giyip çıktıklarında Bangchan'ın hala bu işi onayladığı söylenemezdi ama başka çaresi de yoktu. Kendi bir yana Jeongin için kabul etmişti. Felix'i de bulaştırdığı için nefret etse de kendinden kardeşinin başına bir şey gelsin istemiyordu.
Yirmi dakika kadar sonra evin önüne geldiklerinde Felix anahtar ile kapıyı açıp içeri girdi. Arkasındaki ikili de onu takip edip içeri girdiğinde kafasını uzatıp dışarıyı kontrol etti ve sıkıntı olmadığına inandığında kapıyı kapatıp kilitledi.
"Öncelikle evime hoş geldiniz ve... Kendi evinizdeymiş gibi rahat olabilirsiniz samimi söylüyorum."
Etrafta merakla gözlerini gezdiren Jeongin ve stresle ayağıyla yerde ritim tuan Bangchan'a baktı. "Bir sorun yok gibi duruyor harika. Şimdi Chan sen salona geçip oturuyorsun ve Jeongin gel odaya götüreyim seni. Artık biraz uyuman lazım gerçekten de."
Jeongin bir onay almak adına abisine baktı. Bangchan'dan aldığı belli belirsiz baş sallama ile önde yürüyen Felix'i takip ederek misafir odasına çıktılar. "Odada zaten bir banyo var orayı kullanabilirsin. Rahat edemezsen ya da bir sorun olursa biz salondayız gelebilirsin tamam mı? Bu da çantan, işte." elindeki çantayı yere bırakıp sessizce yatağa oturan Jeongin'i bekledi. Bir sıkıntı olmadığını düşündüğünde ise odadan çıkıp ardından kapıyı kapattı.
Salona geçmeden önce banyoya uğrayıp ecza dolabından birkaç şey almış ve öyle geçmişti Bangchan'ın yanına. Çift kişilik koltukta oturmuş aynı stresini koruyan ve elindeki camı kırılmış telefona boş boş bakan Bangchan'ın dikkatini çekmek adına yalandan öksürdü ve gözleri buluştuğunda ilerleyip yanına oturdu. "Yüzünü bana çevir tamamen, hadi."
Bangchan, onu ikiletmeden dediğini yaptığında banyodan getirdiklerinin arasından pamuk ve ilacı çekti önüne. Salona girmeden ıslattığı bezi parmaklarının arasında sıkıca kavrarken diğer eliyle kahverengi saçlı adamın çenesinden tuttu narince. "Şu haline bak aptal... Koskoca adamsın, vurdun mu devirirsin. Kollara bak kaslı kaslı ama bir de yediğin dayağa bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Story | Chanlix ✓
FanfictionBilinmeyen Numara: Romeo, beni yalnız olabileceğimiz bir yere götür Bekliyor olacağım; yapmamız gerek tek şey kaçmak Sen prens olacaksın ve ben ise prenses Bu bir aşk hikayesi bebeğim, sadece 'Evet' de. 251021 - 081123