-18-

409 56 13
                                    

Sonraki günün sabahı evdeki ikiliden erken uyandı Felix. Dün ikisi de çok yorgun olduğu için ellemek istememişti. Basit bir yemek yemişler ve tekrar uyumaları için odalara göndermişti onları. Normalde arkadaşları geldiği zaman kaldıkları iki odayı onlar için ayarlanmıştı.

Şimdi ise mutfakta dolabı açmış, kahvaltı için ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Yine patates yapmak istemedi. Artık patates yiye yiye patatese dönüşeceğini düşünüyordu. Bu sefer Chan için biraz uğraşmayı seçerek pankek yapmaya karar verdi.

Bir kere kuzeni Minho'yu yaparken izlemişti ve çok da zor bir şey gibi durmuyordu aslında. İnternetten bulduğu tarif ile hamurunu hazırladı önce. Sıra pişirmeye geldiğinde ise... İşler pek de istediği gibi gitmemişti aslında.

"Ya neden düzgün dönmüyorsun? Al işte neden ikiye katlandın çiğ kaldı ya of."

Sinirle olduğu yerde tepinirken gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı sakinleşmek adına. Hamurun bir kısmı hep beceremediği için çöpe gitmişti bile.

"Tamam sakinleş, Minho Hyung basit bir şekilde yapıyordu. Altından geçir ve hızla ters çevir aynen öyle. Şimdi..."

Burnuna gelen kokuyla gözlerini araladı. Tavadan çıkan dumanı gördüğünde dudaklarından bir küfürü serbest bırakırken elindeki spatula ile tavadaki tek pankeki alıp tezgahın üstüne attı ve kapattı ocağı.

"Hay sikeyim bu ne kömür gibi oldu. Uğraştığım şeye bak ya benim neyime pankek." spatulayı da tezgaha atıp ellerini beline yerleştirerek baktı öylece duran fazla pişmiş(!) pankeke. Sadece bir şeyler denemek istemişti ama onu da eline yüzüne bulaştırmıştı az önce. Burnuna net bir şekilde gelen yanık kokusu da bunun bir kanıtıydı tabiki.

"Bu koku da ne? Ne yapıyorsun sen?"

Arkasından gelen ses ile ellerini indirip kaşları çatık kendine bakan Bangchan'a döndü. Yanık kokusunu alıp geldiyse eğer kendini daha kötü hissedecekti. Çünkü onlara güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordu yalnızca.

"Ben... Kahvaltı hazırlıyordum ama yani... Olmadı pek."

Bangchan, Felix'te olan gözlerini çekip mutfakta gezdirdi. Savaş alanına dönmüş olan mutfakta... Bu dudaklarından bir gülüşü serbest bırakmasına sebep olurken üzerindeki sweatin kollarını yukarı doğru sıyırdı. "Tamam birlikte halledelim hadi."

"Ama hayır benim hazırlamam lazımdı. Hem elin de sargıda. Başka bir şey yaparım sorun değil." öne uzanıp Bangchan'ın kolundan tutmuştu ama o kendini geri çekmekle yetinmiş ve ocağı işaret etmişti. "Bana yeni bir tava verir misin? Sen sadece buraları toparla olur mu? Halledeceğim."

Bir şey diyemedi Felix. Bangchan kendisine böylesine huzur dolu bir gülümseme ile bakarken hayır diyemedi ona. Gözleri bile parlıyordu adamın. Bu hoşuna gitti. Bu yüzden de sadece başını salladı ve Bangchan'ın dediklerini yaptı.

Etrafı toparlamayı bitirdiğinde Bangchan'ın yanına yaklaşıp nasıl yaptığına baktı. Çoktan birçok pankeki yapmıştı bile hepsi aynı şekildeydi, düzgünlerdi. "Nasıl yapıyorsun?"

Bangchan, duyduğu soru ile yanındaki çilli çocuğa döndü. Dikkatle tavadaki pankekleri izliyordu. Bu gülümsemesine sebep olurken Felix'in kolundan tutup önüne doğru çekti onu. "Hamuru döktüğümde kısa süre içinde aynı böyle kabarcıklar çıkıyor görüyor musun?"

Love Story | Chanlix ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin