♡
Felix sırtındaki çantasıyla içeri girdiğinde çantayı yere atıp kendini koltuğa bıraktı. Uzun zaman sonra stüdyoya girmişti bugün hocasını dinlemeyip. Biraz ağrısı vardı şu an ve yorgundu da ama mutluydu. Bu yüzden bunu sorun etmedi.
Başını yana çevirdiğinde kendine bakan Jeongin ile karşılaştı. Koltukta oturmuş test çözüyordu büyük ihtimalle ve onun dikkatini dağıtmış olması yüksek bir ihtimaldi.
Bangchan ve Jeongin dört gündür kendi evindeydi. Bangchan her gün biz gidelim konusunu açıp Felix'i delirtmeye devam ediyordu ama yine de büyük bir sorun yoktu aralarında. Dört gün önce Bangchan'ın kendisine ettiği iltifat ile Felix kısa bir süre kendisine gelmemişti tabi onu saymazsak harikalardı.
"Ders çalışıyordun değil mi? Dikkatini dağıtmamışımdır umarım."
Jeongin elindeki kitabın arasına kalemini koydu ve kitabı kapatıp masaya bıraktı. "Aslında..." çekinerek söylediği ve devamını getiremediği cümle ile Felix bedenini tamamen ona çevirip kaldırdı kaşlarını. "Benden utanma Jeongin. Eğer bir sorun varsa bana söyle. Elimden geldiğince sana yardım ederim. Konu matematik olmadığı sürece."
Son cümlesi Jeongin'in gülümsemesine sebep olurken utanarak başını öne eğdi. Parmaklarıyla oynarken kısa bir an sessiz kaldı. "Abim ne der bilmiyorum ama bu kitap bana yetmiyor, sadece bunu yanımda getirmiştim ve bitmek üzere. Diğer kitaplarım ise evde..."
Birkaç saniye içinde Felix anladığı şeyle oturduğu yerden kalkıp çantasını aldı. "Mesaj alınmıştır tilki. Abinle konuşup halledeceğim de.. Sahi o nerde?"
Etrafına bakındı Bangchan'a ait bir iz görebilmek için ama evde yokmuş gibiydi sanki.
"Duştaydı en son ama çıkmıştır diye düşünüyorum."
"Tamamdır ben de duşa girip çıkayım senin kitap işini halledeceğiz. Sen şimdilik önündekinden devam et."
Geriye doğru adımlar atarken Jeongin'e hayali öpücüklerinden birini gönderdi. Bu onu güldürdüğünde Felix de güldü ve koşarak üst kata çıktı. Odasına geçip birkaç kıyafet ayarladı kendine ve tam odadan geri çıkıp banyoya ilerleyecekken koridorda üstünde siyah tişörtü, eşofmanı ve elindeki havlu ile saçlarını kurulayan Chan ile karşılaştı.
Bu görüntü Felix için olağanüstü geldi o an. Hani saatlerce böyle kalacağını bilse oturup izleyebilirdi de. Nemli kahverengi saçları ona ayrı bir hava katıyordu mesela.
"Sonunda gelmişsin. Jeongin sabah erkenden okula gittiğini söyledi. Bir süre ara verdiğini sanmıştım belin yüzünden."
"Ah şey.." elini ensesine atıp gözlerini kaçırdı. "Dayanamadım gitmek istedim bugün."
Bangchan anladığını belirterek başını sallarken elindeki havluyu omzuna bıraktı. Diğer eliyle de nemli saçlarını karıştırdı. Sabah uyandığında Felix'in evde olmadığını fark ettiğinde merak etmişti. "Beline çok yüklenme yine de olur mu?"
"Hmhm olur evet. Şey diyecektim ben sana. Ne diyecektim ki?" avuç içiyle gözlerini ovuştururken hızla atmaya devam eden kalbinin biraz olsun sakinleşmesini bekledi. Bangchan'ın, evinde böyle dolaşması ne kadar doğruydu?
"Şey diyecektim evet. Jeongin'in kitapları eksikmiş. Kitaplarını almak için eve gidelim mi? Tek gitmeni istemiyorum. Çünkü bela mıknatısı gibisin. Birlikte hemen gider geliriz hm?"
Bangchan kısa bir an sessiz kalıp düşündü. Aklında başka bir plan vardı ve bu planda eve uğramak yoktu. Ev konusunu açtığı an Felix anında çirkefleşip söyleniyordu. Bu yüzden şimdi Felix'in bunu söylemesini beklemiyordu. Yine de Jeongin'in kitaplarını almak için gidebilirlerdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Story | Chanlix ✓
FanfictionBilinmeyen Numara: Romeo, beni yalnız olabileceğimiz bir yere götür Bekliyor olacağım; yapmamız gerek tek şey kaçmak Sen prens olacaksın ve ben ise prenses Bu bir aşk hikayesi bebeğim, sadece 'Evet' de. 251021 - 081123