18.Bölüm: Yangın Yeri

51 8 12
                                    

18.Bölüm:Yangın yeri
"Ona haram olan çok şey vardı bu dünya da ama sevdiği kadın ona helalken bile haramdı." 

Bölüm şarkısı: Cankan-Yar Yar

İyi okumalar'

Evet demiştim.

Ben Ali'ye evet demiş onu kendimle harlı bir ateşin içine atmıştım. Bugün yirmi yedi aralık iki bin yirmi üç gün sonra yeni bir yıla girecektik ve benim kimliğim bile değişmişti. 

Artık Yaprak Ayvaz değil Yaprak Tekelioğlu'ydum. 

Ruhsuz bakışlarım tam nikah dairesinin girişinde kapıda duran adamla kesişti. Kara gözleri ifadesiz bakışları benim kadar ifadesizdi. O gün evet demişti ama o da bu durumdan pek hoşnut değildi. Bu durum üçümüz için iyi değildi. Mahallede nasıl bir kargaşa çıkacağından emin değildim. Artık herkesin gözleri bizim üzerimizde olacaktı ama burda en çok canı yanan Baran olacaktı. 

Çünkü onunla sevgiliyken az sonra mahalleye Ali'nin karısı olacak girecektim. Bu durum elbette milletin ağzından günlerce belki de haftalarca dillerinden düşmeyecekti. Baran'a bakılan bakışlar beni bile rahatsız edecekti. 

Düşüncelerimden beni alıkoyan Ali'nin kalem uzatmasıydı, gözlerimi kaleme çevirdim ve uzatmadan kalemi alıp ismimin altına imzamı atmıştım. İmzayı atarken masa sallanıyordu ve bunun tek nedeni Ali'ydi. Sürekli ayağını sallıyor elleriyle bir ritim tutturuyordu. 

Ali kendi adının olduğu yere imzasını attıktan sonra şahitler imza attı. Benim şahidim Aslı'yken Ali'nin ise Barış abiydi. Gözlerim en önde oturan kişilere takıldı. Abimlerin hepsi burdaydı anvnem en başta oturuyor ama bakışlarında sorgularca ifade bir kere bile silinmiyordu. Kadın haklıydı bir nevi kızını korumak için götürdükleri yerden Ali'yle evleneceğini duyuyordu. 

Ela anne ise gözlerinde ki parıltı bütün salonu aydınlatıyordu. Oğlunun evlenmesine mi mutluydu yoksa benimle evlenmesine mi emin değildim. İmzalar atılınca nikah memuru klasik konuşmayı yapıp nikah cüzdanını bana verdi. Nikah cüzdanını elime aldığımda herkes alkışladı ama gönülden mi alkışladılar onu da bilmiyordum. Her şeyden bağımsız Azat abi bağırdı. 

"Ayağına bas kız ayağına!" Onun bu cümlesine herkes gülerken ortamda ki gerginliği azaltmak için yaptığını anladım. Ben hafifçe gülümserken gözlerim onu aradı. Kapının eşiğine baktığımda orada yoktu, gitmişti. İçimde oluşan burukluk beni ağlatma derecesine getiriyordu. 

Ben yine kendi kafamda bir savaş vermişken gözümün açısına Ali'nin eli girmişti. Gözlerim elinden başlayarak yüzüne doğru çıktı. Acı kahve gözlerinde bir anlam bulamasam da elini uzatması yine bu savaşta ben senin limanınım demesini andırıyordu ve bende elini tutarak bu çağrısını geri çevirmedim. 

Ali parmaklarımızı birleştirip hafifçe çıktı. Nikah dairesinden çıkana kadar Ali elimi bırakmamıştı. Kapının önünde duran siyah bmw'ye doğru yürürken Azat abinin arabayı süslettiğini fark etmiştim. 

"Azad ben sana arabayı mı süslet dedim?" Ali'nin dişlerinin arasında adeta tıslayarak söylediği cümle gereksiz yere beni germişti. 

"Ya kuru kuruya gitmez diye dedim," dedi Azad abi. Ali bir kaç kez la havle çekerken ben gülmeden edemedim. Bu evliliğe formalite de olsa en çok Azad abi ile Ela anne sevinmişti. İkisinin de heyecanı beni güldürüyordu. Ali arabanının arka kapısını açıp binmemi bekledi ben bindikten sonra kapımı kapatmasını bekledim ama o bana dik dik bakmaya başladı. 

"Ne var Ali?" Ali eliyle ileri gösterdi. 

"Kay yanına geleceğim." Şaşırsam da belli etmedim ve biraz sağa doğru kaydım, Ali yanıma binip kapıyı kapattı. Azad abi sürücü koltuğuna geçtiğinde öne başkası oturmamıştı ama Ali yanıma oturmayı tercih etmişti. 

Geçmiş Ve GelecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin