Sınavım bitti en sonunda. Şuan otobüsteyim. Sınavım iyi geçti. Bir haftaya kadar sınav sonuçları açıklanacakmış. Bu demek oluyor ki hangi üniversiteye gideceğimi öğreneceğim. Bu arada yarın 18. yaşımı kutlayacağım. Sadece en yakın arkadaşlarımı çağırdım. Emily en yakın arkadaşım, Nick, Mia, Olivia, Leo ve John işte bu kadar. Doğum günü kutlamamı nerede yapacağımızı aslında ben karar verecektim fakat Emily tüm organizasyonu hazırlamış bile. Emily bana yarın Premier Cafeye saat 13:30 da gel deyince çok şaşırdım. Bir kere annem arkadaşlarıyla oraya gitmişti, biraz pahalı. İlk başta itiraz ettim ama olmadı. Otobüs sert bir dönüş yaptı. Evime yani 5. Caddeye az kaldı. New York'ta yaşamak çok güzel. Evet, biraz kalabalık ama güzel bir şehir. Evet sonunda eve vardım. Annem evde değildi. Mutfağa limonata suyu almaya giderken masanın üstünde bir not buldum.
NOTUN ÜSTÜNDE Ben arkadaşım Kate'e gidiyorum, kızı evleniyormuş hem düğün davetiyesini alacağım hem düğün ile ilgili bir kaç şey konuşacağız. YAZIYORDU.
Babam iş yerinde, annem arkadaşında ve ben de evdeyim. Üç ayrı dünya. Aslında annem veya babamla ayrı veya küs değilim fakat şu 2-3 ay boyunca çok telaşlılardı ki hala telaşlılar o ayrı bir mesele de neyse evde tek başımaydım. Sıkıldığım için kitap okudum, telefona baktım derken canım film izlemek istedim. Mutfağa gidip mikrodalgada patlamış mısır patlattım ve televizyonda Star Wars filmini izlemeye başladım. Filmin ortasında annem ve babam geldiler. Gördükleri manzara pijamalı ben ve oturduğum koltukta patlamış mısırlar. Annem neşeli bir nefesle "Natalie, akşam yemeğini dışarıda yiyeceğiz" dedi. Genellikle bir şey kutlayacağımız zaman dışarıda yemek yemeğe gideriz "Anne, ne kutlayacağız ki daha hangi üniversiteye gideceğim bile belli değil" sonunda babam "Gideceğimiz zaman öğrenirsin tek diyebileceğim güzel bir şeyler giy" dedi. Odama çıktım ve dizime kadar gelen şık ama yaşıma uygun mor elbisemi ve ten renginde ki stilettomu giydim ve parlatıcı ve yanaklarıma allık sürdüm. Aşağıya indim, annem çantasını aldı ve babam telefonunu aldıktan sonra restoranta gitmek için yola çıktık. Dakikalar sonra restoranta varmıştık. Restoranta girip masalarımıza oturduk ve yemekleri yedikten sonra çilek puding dolgulu pastamıza sıra gelmişti. Pastamızı yerken annem "Natalie yarın senin doğum günün aslında bunu yarın sana söyleyecektik ama baban bekleyemedi." annem bu cümleleri söyledikten sonra annem ve babam gülüştüler inanın ki çok tuğuftılar sonra babam nihayet konuşmaya başladı "Natalie, lafı uzatmak istemiyorum Türkiye yani Antalyaya taşınıyoruz." bu cümleyi duyduktan sonra pastamın bir dilimini zor yutkunmuştum "Ne Antalya'ya mı taşınıyoruz?" kesin annem ve babam bu haberi duyunca mutlulukta onlara sarılacağımı düşünüyorlardı ki ikisinin de yüzü asıldı, uzun bir sessizlikten sonra babam "Kızım, annen güzel bir iş teklifi teklifi aldı epey bir düşündük ve sonunda annen bu iş teklifini kabul etti hem ev de güzel ve ablanla birlikte yaşayacağız." nasıl yani ev mi "Anne, baba ne evi, bu iş teklifi ne zamandan beri var?" annem çekinerek "2-3 ay" dedi demek bu yüzünden telaşlılardı demek. Çok sıkkındım bu iş olayını baştan beri bilseydim belki bu taşınma olayına daha sıcak bakabilirdim. Annem ve babama artık gidelim deyince annem "Tatlıları bitirseydik." deyince "Anne lütfen gidelim tatlı falan filan istemiyorum!" dedikten sonra eve gittik. Eve geldiğimizde annemin veya babamın konuşmaya başlamadan önce odama koştum pijamalarımı giydim ve yatağa uzandım. Mutsuzdum niye yani oysa burada güzel bir düzenimiz vardı onu da geçtim niye benden sakladılar ki neyse artık uyumam lazım ama önce mutfağa inip bir süt içmeliyim en azından daha rahat uyumak için bugün zorlu bir gündü sınav, Antalya'ya taşınmamızı öğrenmem.
Evet sütümü içtim artık yatmalıyım sonuçta beni ayrın güzel bir doğum günü bekliyor.