Kafası dizinde uzanan kardeşinin saçını okşuyordu genç kız . Kaldıkları yurtta sakin bir hava vardı. Ondan küçük Ayşe ablasının dizine uzanmış bu sakinliğin tadını çıkartıyordu .
"Abla?"
Kardeşinin sesi ile gözlerini kardeşine dikti hazan.
"Söyle güzelim"
Ablasına merakla bakan küçük kız biraz korkuyordu.
"Abla.. abim bizi ister mi ?"
Kardeşinin sorusu ile içi burkulan genç kız küçük kıza belli etmedi endişesini. İkizi kendisi ve kardeşinden çok farklıydı. İnternette gördüğü yüz kendisine çok benziyor olsa da aslında çok uzaktı. Kendi yorgun bakışlarına karşıt ikizinin parlayan bakışları onu mutlu etmişti. En azından ikimizden biri mutlu olmalı diye düşündü.
"İster güzelim. Kim senin gibi tatlı bir kardeş istemez ki ? Çok şanslı hissedecek seni tanıyınca. İyi ki bu tatlı kızın abisiyim diyecek."
Duydukları ile hafifçe tebessüm eden küçük kız iyice ablasının dizine sarılmıştı. Ama istediği cevap bu değildi küçük kızın.
"Seni sevecek mi abla ?"
Kendi için değil ama ablasının sevilmesini daha çok istiyordu küçük kız . Birşeylerin farkındaydı Ayşe. Küçük bedeni büyük bir hastalık kadar büyük bir akılda taşıyordu. Ve küçük kızın tek istediği ablasını geride yanlız bırakmamaktı.
Kardeşinin başını okşayan eli olduğu yerde kalmıştı. Bunu hiç oda düşünmemişti. İkizi kendisini sever miydi ? Kendisi ikizini gördüğü ilk anda sevmişti. Aynı babasına ve kendisine benzeyen yüzü her zaman da sevecekti. Ama hiçbir zaman ikizinin kendisini sevip sevmeyeceğini düşünmedi.
"Bilmem. Hem sen benim rakibimsin. Seni daha çok sever."
Sona doğru ortam neşelensin diye kurduğu cümle küçük kızın dedikleri ile boğazında düğüm olmuştu.
"Kazanan sen olacaksın abla. Ben ölüyorum. Abim en çok seni sevecek."
......
"Tüm herkes şimdide sizi kardeşleri ayıran cani bir adam gibi gösteriyor efendim. Bir iki haberin önüne geçtik ama biliyorsunuz ki düşman şirketler bunu size koz olarak kullanmaya devam edecek."
Sıkıntılı bir şekilde nefes alan adam önünde ki viski bardağını başına dikleyip oturduğu sandalyeden kalktı. Önünde tüm İstanbul'u ayaklar altına seren manzaraya düşünceli bir şekilde bakıyordu. Cihan Özsoy çok zengin ve başarılı bir iş adamıydı. Bu başarılarından dolayı içinde olduğu dünya da düşmanları hep açığını arıyordu. En ufak hatasını bile kardan oluşan bir çığ gibi büyütüp sonunu getirmeyi hedefliyorlardı. Ama zeki olan adam her zaman önlemini almıştı.
"İstediğim hazırlığı umarım bitirmişsinizdir. Daha fazla bekleyemem."
Çantada ki dosyayı sırtı kendisine dönük olan patronunun masasına bırakmıştı genç adam .
"Evet efendim evlatlık için tüm işlemleri en iyi avukatla beraber hallettik. Ufak bir pürüz çıkmıştı ama onu da para ile hallettik. İki kızda resmi olarak sizin evlatlığınız olarak görünüyor artık."
Arkasına dönüp masasında duran dosyayı eline almıştı. Hazan ve Ayşe Akça, artık kendi kızı sayılırdı ama asla öyle birşey yoktu. Deha ve Berra Özsoy kendi çocuklarıydı.
Elinde ki dosyayı açan adam genç kızın fotoğrafı ile irkilmişti. Eğer ki Deha'nın karıştırılma gerçeği ortaya çıkmamış olsaydı, sırf bu kızı bir yerde görseydi bile derdi bu ikisi ikiz diye. Aşırı oğluna benzeyen kıza biraz daha bakıp bilgilerini okumaya başladı. Okulu bu yıl bırakmış, gece gündüz demeden işlerde çalışıyordu. Başka bir bilgi yoktu. Onu da es geçip küçük kızın olduğu sayfaya geçti. Ayşe akça . Bilgiler kısmında okuduğu şeyle kaşları yukarı kalkmıştı. Lösemi olan küçük kız çok hastaydı. Ve tedavi için yapılacak birşey yok yazıyordu. Küçük kız için ufakta olsa içi acımıştı. Ölüm için daha çok küçüktü. Ama yapacak birşey yoktu.
"Cahit gidip ikisini al ve eve getir. Bu iş çok uzadı. Herkesi susturma zamanı geldi."
......
"Ee baba ne konuşacaksın bizimle ? Herkesi buraya toplayıp sustun."
Ortamda bir tek Berra'nın sesi çıkıyordu. Melek ise kocasının diyeceği şeyi biliyordu. Karşı çıkmak istese de başka çareleri yoktu . Ondan sessizce gelecek olan iki misafiri bekliyordu. Deha ise Berra kadar meraklı değildi. Son zamanlarda aldığı haberler yüzünden artık her an herşeyi bekliyordu. Ondan stabil bir şekilde sadece babasının konuşmasını bekliyordu.
"Biliyorsunuz ki son zamanlarda ailemiz zor bir süreçte geçti."
Gözlerini kızından çekip oğluna dikti.
"Özellikle Deha için çok zor zamanlardı. Ama geçti. O hâlâ bizimle. Kendi ailesi ile kaldı. Ama herşey bu kadar kolay olmayacaktı."
Gözlerini ellerine diken adam derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti.
"Ne demek bu kadar kolay olmayacaktı? Deha bizimle, kimse de onu bizden almıyor. Konu kapanmadı mı?"
Sonlara doğru sesi korku içinde titreyen genç kız yanında ifadesiz bir şekilde duran ikizinin elini hızla tutmuştu.
"Evet korkma oğlumu bizden kimse almayacak ama işte ortada dönen haberler iç açıcı değil. Medyaya bizi kardeşleri ayıran cani bir aile olarak gösteriyorlar. Rakiplerim hatalarımı yakalamak için dört gözünü açmış beni yaralayacak şeyler arıyorlar. Ve beni şimdiden ailemden vuruyorlar."
Babasını hiçbir ifade belirtisi göstermeden dinleyen Deha, içinde büyüyen öfke tohumunun esiri olmuştu. Gerçek ailesinden nefret ediyordu. Bunu onlara karşı kullanan herkesten nefret ediyordu.
"Ee yani ? Onlarla görüşmek ve tanışmak istemeyen benim. Bunun için neden senin üstüne saldırıyorlar. Benim zaten bir kardeşim var oda yanımda. Ne bu saçmalık!? Gerekirse gidip sosyal medyada bu işe bir açıklık getiririm ama halledecem. Kimse bize zarar veremez. "
Yerinde kalkan Cihan, oğlunun gözlerinde yanan yangını görüyordu. Fazla öfkeliydi Deha. Zaten asla sakin bir kişiliği olmamıştı. Ama bu son olanlar iyice sinirleri ile oynamıştı. Elini kendisine bakan oğlunun omzuna koyup babacan bir şekilde sıkıp tebessüm etti .
"Ben hallettim oğlum. Sadece bana anlayış gösterin. Sen ve Berra. Belirli bir süre sadece ailemiz için sessiz olun ki bu işten sıyrılalım."
Kaşlarını çatan ikili anlamsız bir şekilde babalarına bakıyordu. Ne için susup, anlayış göstericeklerdi ki ?
....
"Abla şimdi biz abime mi gidiyoruz?"
Ağzında maskesi ile konuşan kardeşini başını onaylar şekilde sallayan hazan , gözlerini camdan dışarıya çevirdi. Herşey bir anda olmuştu. Müdürün odasına gidip , Cihan Özsoy tarafında evlatlık alınıp, kardeşi ile ikizinin yanına gitmesi bir anda gerçekleşmişti. Bu olanların hiçbiri içine sinmiyordu. Hepsi kendisinden habersiz gelişmiş ve oda bu karışık şeyin içinde başrolü oynamıştı. Kendisi için değil belki ama yanında ki küçük kardeşi daha da zor şeyler yaşamasın diye bu korkusu vardı. Kardeşinin elini tutan genç kız , kendisine merakla bakan kardeşine zoraki tebessüm gönderdi.
"Ayşe.. bak o evde ne olacak hiçbir fikrim yok. İyi mi oldu ? Kötü mü bilmiyorum ama ne olursa olsun seni orda ki herkesten koruyacağım. Gerekirse..abinden bile seni koruyacam. Sadece bana güven olur mu ?"
Ağzında ki maske yüzünden ablası gülüşünü görmese bile ablasının elini sıkmıştı küçük kız .
"Sana hep güveniyorum abla. Sadece hep sana güvenecem."
İçi bir nebze de rahatlanan genç kız kardeşinin küçük elini öpüp dışarda akan hayata baktı . Oda akan hayata kapılıp yok oluyordu.
.....
"Baba ne sessizliği? Ne anlayışı? Sen ne yaptın ki ? "
Deha'nın sorusunu bölen kapı zili olmuştu. İkizler kaşlarını çatıp hiç bahsedilmeyen misafir kim diye kapıya baktılar. Melek ise bacak bacak üstüne atıp sessizliğini korumaya devam ediyordu.
Salonda görünen iki yüzle işte şimdi Özsoyların fırtınası kopmuştu.
......
İyi okumalar 🤎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK KÜL
ChickLit"Seni evimize alıp maddi yönden tüm imkanları sağlarız. Soyadı.. pekâlâ bunu da sana veririz ama bizden bu kadar. Oğlumuz senin kardeşin diye bunu yapacaz başka da birşey yapmıyacaz. Ondan boyunu ve haddini aşacak daha fazla şey istemeye kalkışma sa...