Hikayemizin Adının Türkçe Karşılığı: İmkansız Hayal'e denk geliyordur.
Bilmeyenler için olay örgüsü aşağıdaki videodan sonrasını konu ediyor. Eğer hiçbir şey bilmiyorsanız izlemenizi özellikle tavsiye ederim. Yoksa hikayeyi anlamayabilirsiniz. Teşekkürler.
Sevgi, beraberinde acı getirir.
Yaşadıklarımızın anısı, yaşamadıklarımızdan çoksa eğer bu hikaye bir hayaldir.
~Yazarın Sözlerinden~
Multimedyayı bu bölümü okurken dinlemenizi tavsiye ederim.
Bölümü okurken Yol Arkadaşım, Emre Aydın Beni Bırakma dinlemeniz 2.kez önerilir.
Alt Başlık: Hatıraların Bedeli.
Keyifli okumalar dilerim.
6 ay geçmişti, kocaman bir yıkımın ve yükün ardından. 6 ay, ne kadar da çok değil mi? Bir saniye bile unutamadığım o patlama gecesinden. Patlama demek artık benim için "ölüm" demekti.
O olaydan sonra istifa etmiştim. Ankara'da kalamazdım, bunu yapamazdım. Acım o kadar tazeydi ki. Sanki gün geçtikçe daha çok o anda yaşıyordum. Tokat'a yerleşmiştim Yağmur'la birlikte. Kendime bir atölye açmış, orada öylece "hat sanatları" tarzı bir şey yapıyordum.
Bunu yapmam gerekiyordu. Zorundaydım, Yağmur için. Zaten hayatta kalmamın tek sebebi de oydu. Yani en azından yaşamamın sebebi. Yağmur'un bir bakıcısı vardı, Aliye Hanım.
Ben yokken Yağmur'la ilgilensin diye onu tutmuştum. Tabii ki tüm testlere dahil şekilde bir risk daha olamazdı. Elimdeki basma kalıba o kadar çok vuruyor ve çekiyordum ki bir anlığına o geceye geri dönmüştüm.
-Flashback-Patlama Gecesi- 29 Mayıs 2022-Saat 20.00-
"Ama çok kalmayalım, orası çok soğuk, hasta oluruz." (Zehra.)
"Ankara'dan soğuk olamaz!" (Serdar.)
"Vatan sağ olsun!" (Serdar.)
"Zehra, seni seviyorum." (Serdar.)
"Seni seviyorum, Serdar." (Zehra.)
"Zehra!" (Serdar.)
O fünyeye bastığım an patlayan binaya baka kalmış, ardından da ayakta duramadan yere çökmüştüm. Gözlerim sadece o otel binasının patlayışında kitlenmişti. Çıkan dumanlar bir yana, Serdar'ın son dediğinin benim adım olması bir yanaydı.
Bir süre daha bakıyordum o yanan binaya. Sonra birden hızla kalktım ve otele girmek için hareketlendim. Hiçbir şey, kimse umurumda değildi. Bunun olmaması gerekiyordu. Bu olamazdı.
"Hayır! Ben onları kaybetmedim! Hayır! Serdar, bana bunu yapamazsın!" diye delice içimden geçirmiş ardından da hızla ayağa kalkarak otele doğru koşuyordum.
Tam otele girecekken, otelden çıkan insanlar arasında kalsam da, otelin kapısına ulaştığımda girmek için bir adım daha atmıştım ki...
Hiç hesaba katmadığım biri tarafından hızla durduruldum. Başımı beni durduran kişiye doğru çevirdiğimde tuttuğu elimi görerek hızla ve öfkeyle o elin sahibine döndüm.