Vatan için ölür vatan için bedel ödersin.
Müziğin sessini duyanlar hayatı.
Kalbimin sesini bilen ruhumu doldurur.Cüdadır Hayal-i Muhal göz doldurur.
Yaşamdır sevgi söylenmeden anlaşılır.~Yazarın Sözlerinden~
Multimedyayı bu bölümü okurken dinlemenizi tavsiye ederim.
Alt Başlık: Büyük oyun!
Cüda: Çok sevilen şeylerden ayrılmış olan.
Keyifli okumalar dilerim.
7-Ocak-Danimarka-Grönland-Nuuk
Soğuk hava hissedilir şekilde tüm vücudumu sararken gözlerimi etrafta gezdirdim. Daha yeni gelmemize rağmen şimdiden her şeyi görmek için sabırsızlanıyordum.
Elimde tutuğum kendi valizime bir saniye kadarcık bakmış ardından da kafamı Serdar'a doğru çevirmiştim.
Serdar da anında bana bakmış gülümsemişti. Hevesli bir şekilde "Serdar baksana harika bir yerdeyiz. Çok güzel ve soğuk." Dedim.
Serdar da yanıma doğru bir iki adım atarak "Küçük bir şehir. Sen ve ben. Soğuk bir buz parçası, soğuk rüzgarlar. Yeni bir hikâyenin yeniden başladığı yer. Hayal-i Muhal yolculuğu..." Dedi gülerek.
Serdar'a bakmış ardından da aceleci şekilde hızla Serdar'ın elini tutmuş küçük bir heyecanla hızlı adımlarla kalacağımız yere çabucak ulaşmak istiyordum. Serdar da hiç bozmadan bana eşlik ediyordu...
Kalacağımız yeri bulmamız azıcık zor olmuş olsa da sonunda bulmuştuk. Birkaç dakikanın ardından yerleşmiştik. İçeride yanan şömineyi izlerken Serdarın hala gelmemesi dikkatimi çekmişti.
"Serdar neredesin?" Dedim. Sorudan sonra hiçbir ses çıkmamıştı. Kaşlarımı çatıp ayağa kalkmış içerideki odalara bakmak için ayrılmıştım. Küçük bir ev olduğundan bakmam çok da uzun sürmemişti.
Baktığım hiçbir odada Serdar'ı görmeyince tedirgin olmuştum. Tekrar şömineli odaya döndüğümde balkon kapısının açık olduğunu fark ederek adımlarımı hızlandırdım. Gergin şekilde nefes alıp verirken ulaştığım balkon kapısının yanında etrafa bakıp duruyordum.
Bir iki dakika daha baktıktan sonra kapıyı kapatıp telefonumu almak için sehpaya doğru gidecekken bir el beni durdurmuştu.
Hemen ani bir hareketle ters çevirmiş ardından da zamanında öğrendiğimiz bir hareketi yaparak beni tutan elin sahibini yere sermiştim. Arkamı döndüğümde göreceğim kişinin Serdar olacağını nereden bilebilirdim ki?
Şaşkınlık içinde yerde yatan Serdar'a bakarak "Serdar! Sen aklını mı kaçırdın? İyi misin?" Dedim sistem dolu bir tonda.
Serdar ise yerden kalkmaya çalışarak "Bileğimi kırıyordun Zehra. Ne bu gerginlik? Asıl sen iyi misin?" Dedi şaşkınlıkla.
Telaşın, gerginliğin verdiği etkiyle "Özür dilerim Serdar. Çok özür dilerim." Dedim.
Serdar bana bakıp "Tıpkı o gün gibi. En çok fikir ayrılığını seninle yaşıyorum ama bir yandan da yanımda olman iyi geliyor." Dedi gülerek.
"Bir dahakine bende reflekslerime hakim olamayabilirim yalnız."
"Evet bu konu da ödeşmiş olduğumuza göre. Bir dahakine kafamda tava falan olmaz umarım Zehra. Göründüğünden de fazlasıymışsınız çünkü."