Bölüm 0 | Ölüm Soğuğu

651 38 6
                                    

...


"Getirin onları buraya!"

II. Aegon'un emriyle, askerler üç kardeşi kralın önüne getirdi. Aegon, tahtından küçümseyici bir ifade ile onlara baktı.

İki küçük çocuk ablalarına saklanarak ağlıyorlardı. Genç kız ise ölü gibiydi. Askerlerin onu oradan oraya sürüklemesine izin veriyordu. Kendisini bir çöp gibi Aegon'un önüne attıklarında bile hiç tepki vermemişti. Hissizleştiğini hissediyordu. Yüzü gözü yara içindeydi, gözlerinde umutsuzluk vardı, ölüm vardı.

Aegon onun bu bitik durumuna kahkahalar ile güldü. Alicent, gözlerini yumdu acımayla. Hemen oğlunun tahtının yanında duruyordu.

"Aegon, yeter bu kadar. Kız bitmiş bir durumda zaten. Yapma, çok ileri gidiyorsun."

Annesine atabileceği en soğuk bakışı attı Aegon.

"Kralım."

Soru işaretleri ile oğluna baktı kadın. Oğlan tekrar etti üstüne basa basa.

"Kralım demen lazım dul kraliçe. Ayrıca ne yapacağıma karışmak senin ne haddine!"

Alicent, hayal kırıklığı ile oğluna baktı ve kafasını eğdi. Hüzünlü bakışlarını yerdeki kıza gönderdi. Elleri,yüzü, dizleri...
Kız o kadar hırpalanmıştı ki bu Alicent'te acıma hissi uyandırıyordu. Keşke bağırsa çağırsa diye düşündü. Ama genç kız...

Tek kelime bile etmiyordu. İşin kötü yanı da buydu.

Aegon, demir tahttan indi yavaşça. Adım adım kıza yaklaştı, adım sesleri salonda yankılanıyordu. III. Aegon ve II. Viserys ablalarının arkasına saklanıyordu. Daha da çok sinmişlerdi korkuyla.

Adam, ölü gözlerle sabit bir şekilde yere bakan kızı çenesinden tuttu yüzünü kendisine çevirdi. Gözlerini buluşturdu.

"Sevgili kuzenim, yengem ya da yeğenim her ne haltsa. Malum aile ilişkilerimiz mükemmel(!)"

Alayla gülmüştü.

"Ah, keşke bu şekilde olmasaydı minik serçe. Keşke evlilik teklifimi kabul edip ikinci karım olsaydın. O zaman belki de annen benimle taht savaşına girerek böyle korkunç bir sonla karşılaşmazdı. Kızının kocasının tahta çıkmasına göz yumardı."

Kral, diğer elini kaldırdı ve yanağını okşadı kızın.

"Zavallı şey... Bir zamanlar seni altımda inletmeye o kadar hevesliydim ki anlatamam. Seni elde edememek içimde bir yerde hep yük oldu bana."

Kraliçe işin kötü yerlere saptığını anlamıştı. Uyarırcasına, öncesine nazaran daha yüksek sesle konuştu.

"Kral Aegon, lütfen hareketlerinizin sonucunu düşünün. Aptalca bir şey-"

"Sen susamaz mısın acaba? Askerler!"

İçeri girenler şövalyelere emretti.

"Dul kraliçeyi odasına götürün derhal!"

Alicent itirazlarına rağmen zorla salondan çıkarılmıştı. Aegon suratındaki adi gülümsemeyi silmeden yanına çöktü kızın.

"Tatlım, canını bağışlayacağım. Senin ve kardeşlerinin. Ama bir şartla..."

Bunu derken işaret parmağını da kaldırmıştı.

"Bu geceyi benimle geçireceksin."

Donuk bakışlarını adama dikti. Hiçbir şey söylemiyordu. Konuşacak mecali kalmamıştı. Zaten Aegon o ne derse desin, istediğini yapacaktı. Taciz, tecavüz...

Bunlar onun işiydi.

Üstelik kendisi umrunda bile değildi artık. İstediğini yapabilirdi, sesini çıkarmazdı. Zaten ruhu çoktan ölmüştü.

Kızın sessizliğinden faydalanan Aegon, yavaşça kıza yaklaşmaya başladı kardeşlerinin önünde. Kızın yüzünde en ufak bir duygu değişimi bile yoktu. Bu soğuk manzara korkutucuydu.

"Prensim lütfen durun!"

"Bırak!!"

Salona aniden dalan Aemond ile Aegon geri çekilmek zorunda kaldı. Aemond hırsla kardeşine yaklaşıyordu.

"Sen ne halt yiyorsun!"

Yakasından tutarak geriye itti. Oğlan buna alayla gülmüştü.

"Biraz daha saygılı olmalısın, kardeşim."

Aemond dişlerini sıkarak adama baktı. Leş gibi içki kokuyordu. Daha fazla ona takılmadan endişe ile yerdeki kıza eğildi. Bu sarhoş ile uğraşmaya değmezdi.

"Visenya..."

Visenya, adını duymanın verdiği tuhaflıkla karşısındaki adama baktı. Sevdiği adama, değer verdiği adama, onu sırtından bıçaklayan kocasına.

"Sen iyi misin?"

Aemond, Aegon'un dokunuşunu silmek istercesine yanağını okşuyordu kızın. Ama kızın bakışlarındaki ölümü gördü. O eski canlı bakışları ölmüştü.

"Sevgilim..."

Visenya adama tepki dahi vermiyordu. Kendisini oldukça boş hissediyordu. Yaşasada ölsede fark etmeyen bir böcek gibi.

Aegon'un alaylı sesi odada yankılandı.

"O bitik bir durumda kardeşim. Şunun haline baksana? Tepki bile veremiyor. Karın artık yok, o annesiyle birlikte öldü."

Aemond yumruğunu sıktı.

"Sende bunun için ona dokunmayı kendine layık buldun öyle mi?"

Aegon omuz silkti.

"Sadece hormonlar kardeşim... Belki biraz da hırs. Onu elde edememe hırsı."

Aemond bu cevapla gözü dönerek adama saldırdı. İki kardeş birbirlerine girmişlerdi yumruk yumruğa. Sesleri duyan şövalyeler ikiliyi ayırmak için odaya dalmış, mücadele ediyorlardı.

Olan bu karmaşayı, Visenya köşede izlemekle yetindi boş boş. Bu olanlar çok fazlaydı. Çığlık atmak istiyordu, feryat figan ağlamak istiyordu.

Ama göz yaşları tükenmişti.

Ayağa kalktı yavaşça. Ve ancak o zaman fark etti kanamasını. Eliyle yokladı altını, kan çok fazlaydı.

Karın bölgesi kanlar içerisindeydi komple. Kardeşi Viserys, endişeyle ablasına baktı. Dengesini kaybederek yeniden yere düşmüştü genç kız.

"Abla!"

Aegon da ablasına sarılmıştı.

"Ne olur sende ölme!"

Kanı görünce çok korkmuşlardı. Visenya onlara cevap vermek istedi ama bilinci kayboluyordu, yitiriyordu. Elleri titreyerek yanaklarına dokundu, kan onların yüzüne de bulaşmıştı ellerinden.

Aemond, duyduğu sesler ile dövüşmeyi bırakarak bayılan karısının yanına koştu endişeyle.

"Visenya!"

Genç kızın sonsuz karanlığa kavuşmadan önce duyduğu son ses buydu işte.

...

Fate | House Of The DragonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin