"Wednesday!!!"
Biri üzerime atladı ve bayıldım.O yüzden devamını hatırlamıyorum.
......
Uyandım. Sanırım yine revirdeydim.Harika. Revirden çıkmış giderken bir olay yüzünden tekrar revire gelmiştim.Garip bir gündü.Etrafıma baktım ve Xavier'ı gördüm. Bana gülümsüyordu.
"Tekrar hoşgeldin."
Hemen kalktım.
"Acele etme.Beyin sarsıntısı yok ama sanırım kafanı fena vurdun"
"En son öfke, acıma ve kendimden iğrenme karışımı bir his içinde yürüyordum.Bu bir ilk oldu aslında."
"Evet, Bianca'ya yenilmenin böyle etkileri olabilir."
"Sonra kafamı kaldırdım ve o çörteni düşerken görünce ilginç bir ölümüm olucak dedim.Sonra beni ordan çektin.Neden?"
"İç güdü diyelim."
"Yani minnet duymam için ataerkilliğin aracı olan centilmenliği kullandın."
"Çoğu insan teşekkür eder."
"Kurtarmanı istememiştim."
"Hı hı, bıraksaydım da ezilse miydin yani?"
"Kendimi kurtarabilirdim."
"Değişmediğini görmek hoş.Daha iyi hissedeceksen ödeştik diyelim.Xavier Thorpe.Muhtemelen hatırlamazsın.Son karşılaşmamızda 60 santim kısa ve 20 kilo daha ağırdım."
"Ne oldu."
"Ergenliğe girdim."
"Daha önce olanları soruyorum."
"Evet, şey vaftiz annemin cenazesiydi.Sanırım büyükannenle arkadaşmış ve 20li yaşlarda Avrupa'da zengin herifleri dolandırmışlar.Ne bileyim. Yani on yaşındaydık ve sıkılınca saklambaç oynayalım dedik.Aklıma tabutuna saklanmak geldi.Peatorium'a götürülürken sıkıştım."
"Boğuk çığlıklar duymuştum.Herhalde vaftiz annesi kefeni yırttı ve çıkmaya çalışıyor diye düşündüm."
"Sonuçta büyük kırmızı düğmeye basarak beni ızgara olmaktan kurtardın... Yani, ödeştik."
.....
Odadayım.Müzik eşliğinde romanımı yazıyorum. Ortam baya sakin.Ama bir şey duydum ve yatağımın yanına gittim. Yorganı açtığımda kim dersiniz?
"Biliyordum.Merhaba Şey."
Tam kaçmak üzereyken onu yakaladım.
"Gelişmiş koku alma duyumun en sevdiğin el losyonundaki portakallı, yağ ve bergamot kokusunu alamayacağımı mı sandın sen ha?"
"Bunu tüm gün yapabilirim.Pes ettin mi?"Şey parmaklarıyla hareket ederek kurtulmaya çalıştı.
"Beni gözetlemen için gönderdiler değil mi?"
Bana parmaklarıyla bişeyler anlatmaya çalıştı.Onunla böyle konuşuyorduk.
"Parmaklarını kırmaktan çekinmem.Fark etmeyeceğimi sanmaları beni küçümsediklerini kanıtlıyor."
(Şey bişeyler anlatır.)
"Ah Şey, seni zavallı saf uzuv.Benim için endişelenmiyorlar.Onlar uzaktan bile iplerimi çeken kötü kuklacılar.Bana göre iki seçeneğin var.İlk seçenek..."
Şey'i masadan hızlıca aldım.
"Seni dönem sonuna kadar buraya hapsederim ve zamanla çıkmaya çalışırken tırnaklarını ve yumuşacık derini kaybedersin ki ne kadar ahmak olduğunu biliyoruz."dedim ve onu çekmeceye koyacakmış gibi yaptım.
"İkinci seçenek."Şey'i aldım ve geri masaya koydum.
"Bana sadakat yemini edersin."
Parmaklarıyla yemin etti.
"Evet ilk işimiz bu ergen arafından kaçmak olucak."
(Şey bişeyler anlatır):Bir planın var mı?
"Tabii ki bir planım var. Ve şimdi başlıyor."
.....
Size anlatmadığım bir şey var. Bu detayı atlamışım. Buraya geldiğim ilk gün annem ile Bayan Weems terapi seansları alıcağımı söylediler.Çok iyi bir doktor varmış ve öğrenciler ondan çok memnunmuş.Doktor Valerie Kinbott.
Benim kaçacağımı düşündüğü için gözünün önünden ayırmak istemeyen Bayan Wheems kendi arabasıyla beni Jericho'ya götürüyor.
Jericho'ya Hoşgeldiniz Piligrim Diyarı'nın Yurdu.İşte o tabela.
Bir evin önünde durduk.
"Doktor Kinbott'ın ofisi 2.katta.Öğrencilerimiz ona çok güvenir."
"Bitene dek bekliycek misiniz?"
"Belki sonrasında sıcak çikolata içmeye gideriz."
"Müdüre Weems, bağ kurma çabası size hiç yakışmıyor."Arabanın kapısını açtım ve indim.
"Ve öğrencilerinizin şoförlüğünü yapmak ta öyle."Tam kapıyı kapatıcakken konuşmaya başladı.
"Geçmişine bakılırsa kaçmak istediğinden eminim.Bunu önlemek için burdayım."
"Size bol şans."
......
"Danışmanın notlarını okudum."
Ofise gelmiştim.
"Şöyle oturabilirsin.Burda herşeyi konuşabiliriz.Düşüncelerini,hislerini,dünya görüşünü, şahsi felsefeni."
"Çok basit.Bence bu zaman kaybı olur.Dünya katlanmak zorunda olduğumuz bir yer. Ve felsefemde öl ya da öldür."
"Mesela biri kardeşine zorbalık yapınca havuzu piranalarla dolduruyorsun."
"Ne derler bilirsiniz. Kılıç dövüşüne bıçak götürülmez.İyice saklarsan başka tabii."
"Sonuçta bir gence saldırmış ve hiç pişman olmamışsın.O yüzden burdasın."
"Bir testisini kaybetti.Dünyaya iyilik yaptım onun gibi tipler ürememeli.Tüm sorularınızı yanıtladım."
"Henüz bitmedi.Terapi kendini anlaman için değerli bir araçtır.Hislerinle baş etmeyi öğrenebilirsin.İstediğin hayatı kurmanı sağlayabilir."
"İstediğim hayatı biliyorum ben."
"Anlatsana.Burda söylenen her şey gizli kalır. Yazar olmayı mı planlıyorsun?"
"Önce lavaboya gitmem mümkün mü acaba?"
Doktor Kinbott eliyle gösterdi.
Tuvalete girdim ve kapıyı kapattım.
"Tırnak törpüsü."
Şey çantamdan çıkıp törpüyü verdi.Camın kilidini açtım ve çıktım. Çatıda yürüdüm.Bşr borudan aşağıya indim.Bayan Wheems'in arabasının arkasından geçtim.O sırada biriyle çarpıştım ve pisişik görü geldi.
Bu çarptığım adamdı. Dönerken yolda telefona bakıyor sonra kaza yapıyordu. Tüm elma kasaları yerdeydi.Boynu kırılmıştı.
"Seni kim salıverdi, kahrolası ucube."dedi adam. Umursamadım ve yürümeye devam ettim.Bir kafeye girdim.
Weathervane Kafe & Pastane
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wednesday
Science FictionBaşında belası eksik olmayan Wednesday adında bir kız okulda yaptığı saldırı sebebiyle okuldan kovulur.Ama onu yeni bir macera beklemektedir. Serüvenine Nevermore' da devam edecektir.