Derin bir nefes alıp bavulumu toplamaya devam ettim. Bunu neden şimdiden yaptığımı anlamasam da babam eşyalarımın erkenden evime gideceğini ve yerleştirileceğini söylemişti.O ne derse yapmam gerekirdi. Tersi mümkün bile değildi. Bir ay sonra 19 yıldır yaşadığım (aslında 20 olacaktı.) bu evden gidecektim. Bunu pek istemesemde yapacak bir şeyim yoktu. Sonuçta evlenecektim. Evden ayrılma zamanım gelmişti.
Kızgınlık semptomlarını göstermeye başlamıştım. 20 yaşıma bastığım gün evleniyordum. Kızgınlığımı beklemişlerdi. Hamile kalabilmek için ilk kızgınlık çok önemli idi. Hamilelik özellikle omega hamilelikleri daha çok görünürdü. Bu sebeple beklemişler di ya geç gelen kızgınlığımı.
Beklemeyip erkenden de evlenebilirdik ama bunu istememişti Alfam. Kızgınlığımın gelmesi gerektiğini ve o şekilde evliliğimizin gerçekleşeceğini söylemişti.
İyi birisi olmalıydı, umut ettiğim gibi. Yoksa neden kızgınlığımı beklemek istesindi ki? Bu düşünceleri kafamdan atan şey annemin sinirle "Daha bavulunu bile toparlamadın mı kook!" Diye bağırması oldu.
İrkilerek "Toparlıyor'um ya anne." Dedim. Annem derin bir soluk alıp "çok mıy mıysın alfa seni geri getirmese bari!" Bıkkınca kurduğu cümle yaktı o an canımı. Anlamadı bile bunu. Hep böyle olurdu zaten. Annem kırar dı beni ve dönüp bakmazdı bile. Haberi dahi olmazdı bundan.
Cevap veremedim bile ona. Başımı eğip valizimi toparlamaya devam ettim. Bir tık daha hızlandım. Annem yine laf etsin istemedim. Hızlı hızlı toparlamayı bitirdim.
Annem başımda bekledi bitince de babama haber vermeye gitti. Babamın adamlarından bir kaçı gelip aldı bavulları. Bu kadardı işte, beni bu evden silmek bu kadar kolaydı.
Yatağıma oturdum ve cam kenarında bulunan bitkilerimi izledim. Ben gidince annem bunları atardı. Bitkilerden haz etmezdi hiç. Yanıma almak istemiştim ama binada izin vermemişti.
Yavaşca yatakta kayıp cama doğru ilerledim. Dirseklerimi camın mermerine dayayıp çiçekleri izledim. Bahçeye dikersem bahçıvan ilgilenirdi belkide.
Bu düşünce bir hafta yedi bitirdi beni. Bir haftanın sonunda babamdan izin isteme cesaretini toparladım ve ilginçtir ki izin verdi.
Normalde bu tarz isteklerine geri dönmez ve umursamazdı. Bahçıvan tulumu mu giyerek indim bahçeye o gün. Elime ödünç aldığım bahçe eldivenleri, başımda hasır bir şapka eşliğinde tek tek odama bakan pencerenin altına diktim çiçeklerimi.
Babamla görüşmeye geldiğini ve beni gülümseyerek çiçek eker iken göreceğini bilemezdim. Bunu görüp babama nedenini soracağını ve annemin bitkilerden haz etmediği için evde kalan bitkileri ekmeme izin veren babamın bunları sana anlatacağını da bilemezdim.
Öylece bana bir şey belli etmeden tekrar gideceğini de bilemezdim mesela. Bunları ben odama çıkarken konuşan dedikoducu hizmetliler den duyacağımı da bilemezdim ya neyse.
Düğüne kalan üç haftada odamın camından çiçeklerimi izlemiş, bir kaç kitap okumuştum. 19 yıllık hayatımda geçirdiğim en huzurlu günlerdi.
Düğünden iki gün önce mekanda bir prova alınmıştı. Tek başıma yaptığım prova da salona nasıl gireceğimi ve konuşmamı nasıl yapacağımı göstermişlerdi.
Ve düğün günü gelip çatmıştı. Üstümdeki beyaz simokin ile gergince gelin odasında bekliyordum. Konuşmamın bir kısmını şimdiden unutmuştum. Alfamı ilk defa görecektim, evlilik yemini için kalabalığın önünde konuşma yapacaktım ve bu günün gecesi vardı. Yapmam gereken her şeyi öğrenmiştim ama çok gergindim.
![](https://img.wattpad.com/cover/332462589-288-k244815.jpg)