4.

265 11 0
                                        

Sabah alarmın sesiyle uyandım. Rutin işlerimi halledip yemek yemek için aşağıya kantine indim. Yemek yerken telefonuma mesaj geldi. Ondandı,

Muzlu süt hayranı: şu ilk tanıştığımız yeri hatırlıyor musun? Çimlik alanda piknik yapalım mı? Hem oturur konuşuruz hem de gün batımına bakarız.
~10.20 sabah~

Gelen mesajla elimdeki kaşığı bıraktım ve gülümseyerek mesaja yanıt verdim,

Ben: tabiki hatırlıyorum. Orayı nasıl unutabilirim?
Olur değişiklik olmuş olur. Ne getirmem gerek?
~10.20 sabah~
Muzlu süt hayranı: içecekler senden. Ne içmek istersen al.
~10.21 sabah~
Ben: tamam. Özel olarak olarak istediğin bir şey var mı?
~10.21 sabah~
Muzlu süt hayranı: bı tek seni istiyorum.
~10.21 sabah~
Ben: yaaaaaaa.
~10.22 sabah~
Muzlu süt hayranı: ne oldu?
~10.22 sabah~
Ben: utandım..
~10.23 sabah~
Muzlu süt hayranı: ahhh alışsan iyi olur :)
~10.23 sabah~

Utanarak telefonu kapattım ve yemeğimi yedim. Ufak bir derslerime göz gezdirip hazırlanmaya başladım.

Ben: evden çıkacağım birazdan sen nerdesin?
~11.22 sabah~
Muzlu süt hayranı: ben de çıkarım birazdan varmana yakın beni haberdar et.
~11.24 sabah~
Ben: tamam.
~11.25 sabah~

Bir ay sonra bu yerden ayrılıyordum. Jungkook bana bir ev bulana kadar bende kal demişti. Sabırsızlıkla o günü bekliyordum. Birbirimize daha yakındık ama sevgili olamamıştık. İzin kağıdıyla beraber bisikletime atladım. Yarım saatlik yolculuktan sonra hep dinlenmek için oturduğum ağacın altında mola verdim. Ve telefonumu çıkardım.

Ben: ağacın ordayım, dinleniyorum.
~11.55 sabah~

Cevap vermesini bekledim ama vermedi görmedi bile. Beş dakika beklemenin ardından ayağa kalktım ve yola koyulacağım sırada mesaj geldi,

Muzlu süt hayranı: tamam tatlım ben geldim, bekliyorum.
~12.04 öğlen~

Tatlım mi? beklemek mi? Noluyo lan?! Mesajını tekrar tekrar okuyup utanma krizi geçiriyordum. Ciddi miydi bu?! AgAgAgAgAgAg. Daha fazla onu bekletmemek için bisikletime bindim ve sürmeye başladım. Buluşma yerimize geldiğimde sofrayı yere sermiş yiyecekleri yerleştiriyordu. Arkasından sessizce yaklaşım gözlerini kapadım.

Ben: bil bakalım ben kimimmm?
Jungkook: hmmm bı düşünelim. Allah Allah hiç tanıdık gelmedi sesin kimsin ki?

Kaşlarını çatarak ellerimi Jungkook'un gözlerinden çektim. Biraz geri giderek kendimi elimle gösterdim.

Ben: bak benim y/n. Nasıl tanımassın beni?!

Jungkook bu halime gülerek önüme geldi ve sarıldı,

Jungkook: hafızam silinse bile bile bı tek seni tanırım y/n. Merak etme..

Kilitlenmiştim bana böyle iltifat etmesi kalbimi acıtıyordu neden bilmiyorum. Utandığımdan falan değil. Yaşamayı istemiyordum hem de hiç. Ama bir anda Jungkook karşıma çıkmıştı ve beni ikilemde bırakmıştı. Hemen kafamdakileri susturdum bunları düşünecek zamanda değildik ve mutlu olmaya baktim ve ben de ona sıkıca sarıldım.

Ben: teşekkür ederim Jungkook. Beni yaşamaya bir şekilde ikna ettiğin için.

İstemsizce Jungkook'u daha çok kendime bastırdım.

Don't Far Away JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin