Bölümün başlığından da anlayacağınız gibi sizi çok güzel bir bölüm bekliyor.Lutfen okumadan önce yorumlarda tahmininizi belirtin.
Keyifli Okumalar...🌸Amerika da araştırıyorduk.Karakollara gittik belgelere baktık ama yok neden hiç bir ipucu yok.Sanki dünya üzerine böyle bir adam hiç gelmemiş gibi.Berki de böyle olmasını o istemişti.Bilmiyordum.Bu soruların cevabını onu buldugumda alıcam.
Şuan Amerika da yol üzerinde gördüğümüz bir restoranta gidiyoruz.Kemal de bende çok açız.Tum gündür bir tane zeytinli place ile duruyorum.Bu yüzden akşam yemeğimin güzel olmasını istiyorum. Restoranta geldiğimizde hemen bizi masaya aldılar.Bizde çok aç olduğumuz için hemen siparişlerimizi verdik.Ben bir salata ve iyi pişmiş bir tavuk istedim.Kemal ise sebzeli tavuk ve yulaf tarzında bir yemek söyledi.Evet yemeklerini bilmiyordum.Buyuzden gorunuerine göre seçtim.Yegi beklerken bir patron edasıyla etrafa bakındım.Burasi eski gibi gözüken içeride tarihi bir havası olan ve duvarlarında ingilizce bir çok yazının bulunduğu restoranda çok bir kulübe gibiydi.Evet buradaki ilk yemeğimin daha sık ve modern bir restorantta yemek isterdim ama burasıda gerçekten hoş bir yer.
Yaklaşık 15 dk sonra yemeklerimiz geldi.Kemal yemeklerini çok beğenmişe
benziyordu.Ben ise tavuğun çok iyi pismedigini dusünüyorum.Ama yinede fena değildi.
"Nasıl buldun yemeği mine? Güzel mi?"
"Evet.Iyiydi.En azından doyduğumu hissettim."
Kemal sırıttı.Kabul etmem lazım bu sırıtış onu gerçekten havalı yapıyordu.Yemekten sonra hesabı ödeyip kalktık.Yemekle onla bunla fazladan vakit harcamak istemiyorduk.Eve geldiğimizde saat 7 idi.Ben dedektiflik bürosunu aradım.
"Selam.Aaaa Tuğçe sen misin?"
"O bakıyorum da unutmuşsun bizi.Biraz zor hatırladın gibi.Evet benim."
"Hayır unutur muyum?sadece tam çıkaramadım.Eee orda durumlar nasıl?Bir şey bulabildiniz mi?"
"Maalesef hayır.Belge yada bir ipucu yok."
Bunu derken gerçekten üzgün gözüküyordu.Bu konuşmalarımızı duyan Serdar da arkandan çıkageldi.
"Selam mine.Kemal nerede keyifler nasıl?"
Evet Serdarı tanımlayacak olursak hızlı ve atılgan biri.Sevecen bir çocuk.Ve evet benim en eski iş arkadaşım.Yaklaşik 6 yıldır benimle.
"İyidir Serdar.Kemla içerde bekle çağırayım."
Kemal e seslendim.Hızlica geldi.
Kemal
"Nabersiniz arkadaşlar? İçerideydim kusura bakmayın."
Serdar
"Yok ya ne kusuru.Biz iyiyiz siz?"
Kemal
" Bizde Iyiyiz."
Konuşma bu şekilde devam ederken ben içeri gittim.Odama girdim ve yatağıma uzandım.İceriden Serdar ve Kemal 'in güldüklerini duyabiliyordum.Yalniz Tuğce nin sesi gelmiyordu Sanırim oda benim gibi iceriye gitmeyi tercih etmişti.
Yaklaşık 2 saattir konuşuyorlardı.Sonunda yanlarına gittim ve bir görevimiz olduğunu hatirlattim.Hemen mesajı aldırır ve kapattılar.Ben saat 10 a varmadan yattım.Kemalde benden 20 dk sonra falan yattı.Sabah kalktığımızda saat 10 du.Biraz gecikmiştik.Hemen dolaptan dün aldıgım simitleri çıkardım.(Simit dediğime bakmayın.Bende tam anlamadım ne olduğunu)Yedik.Sert ama lezzetliydi.Daha sonra hemen dısarı çıktık ve Dün kemal le bakmadığınız her yere baktık.Bi ara marketlere gidip alışverişlere baktiracakdık ama onca yıl öncesine ait kayıtları bulamayacaklarını düşünerek vazgeçtik.Kemal Türkiye ye yı de aradı ve gelişmeleri sordu.Ancak hiç bir şey yoktu.Biz umutsuzca yuruŕken fark etmeden ara sokağa girmiştik.Amerika da sayılamayacak kadar ara sokak ve küçük mahalleler vardı.Insanlar buralara girmekten çekinirlerdi.Ozellikle de otelimiz havalimanı ve ormana yapın olunca bu gibi yerler artmıştı.Ve şimdi birine girmiştik.İlk Kemal fark etti.Beni sarstı ve o sarsılmayla kafamı kaldırdım.Yolu bozuk olan eski bir ara almaktaydık.Ben tam geri dönüş yoluna geçecektim ki Kemal ileride bir bina gördüğünü söyledi.Istemsizce ona uydum ve ilerledik.Binanin girişinde durduk.Kapıdan içeriye göz attık.Anladigimiz kadarıyla burası bir karakoldu.Kemal içeri girmemizi önerdi.Ben de kabul ettim.Evet, şu yaptığımız bir nevi çılgınlıktı ama gördüğümüz her karakola giriyorduk.Burayi da es geçmedik.Kemal elimden sıkıca tutuyordu.Ben de onun elini sıkıyordum.Bina her an yıkılacakmış gibi hissediyordum.Biraz ilerledik.Suan dosyaların olduğu bir depodaydık.Dosyalar hala duruyordu.En zanlı suçluların dosyaları en öndeydi ve sayı olarak daha fazlaydı.Dosyalar tuhaf bir şekilde harf sırasına göre dizilmişti.Hemen D harfini bulduk.Baktık.Kemal ve ben en arkadaki dosyalara kadar bakıyorduk.O sırada elime tozlu ve eski bir dosya geldi.Ustunde ise Davut Tekgöz yazıyordu.Iste sanırım bulmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOY AĞACIMDAKİ GİZEM
AdventureBenim soy ağacım da ki tuhaflığı fark eden var mı??? Bulana soyluyorum dedektif olmanı öneririm.Iste bu da bir dedektifin kayıp zanlı bir suçluyu arama hikayesi.Kimi zaman umutsuzluklar, kimi zaman düşmanlar ona engel olmaya çalışsada ona engel olam...