"Söylesene gölgeci, benim sana karşı hissettiğim bu bağlılık da bir esaret mi?"
Bu bir vahşetti.
Bu bir savaştı.
Bu belki bir esaretten kurtuluş, belki de ellerini bağlamaktı.
Biz büyük bir savaşın ortasındaydık. Bu bombalı bir araca binmeye benziy...
Merhabalarrrr! Nasılsınız? Özleştik, biliyorum ve inanın ki bende aşırı özledim.
Direkt olarak söyleyeyim, bu karakterlerin yıllar önceki karşılaşması. Bundan sonra kitapta günümüz hangi tarihse o tarihi okuyacağız. Bölüm sonunda buluşalım , iyi okumalar<3
Güzel başlangıçlara, güzel yarınlara ve kurtulduğumuz tüm esaretlere!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
4 sene önce,
Büyük pişmanlıklar, gerçek fedakarlıkların hazin sonudur.
Fedakarlıklar pişmanlıkları beraberinde getirir. Hiçbir fedakarlık iyi bitmez, pişmanlıklar hiçbir zaman geriye sendelemez.
Pişman olmadığım bir fedakarlık yapmadım, pişman olduğum bir fedakarlık da yapmadım çünkü hiçbir zaman insanlara fedakarlık yapacak kadar sığınmadım.
Benim asıl aradığım, sığınak değil evdi.
Bir artı bir dairemin amerikan mutfağında türk kahvesi yapıyordum. Ama bunu diğer insanlar gibi keyif için değil, yarın oynayacağım oyunu ezberlerken uyuya kalmamak için yapıyordum. Keyif için harcama yapmak bana göre hiçbir zaman olmamıştı.
Kahveyi fincana döktükten sonra tekli koltuğuma geçtim ve içinde oyunlarımın yazdığı defterden yarınki oyunumu açtım. Karga ile tilkinin oyununu canlandıracaktım. Küçükken masalların verdiği dersleri göz ardı ediyorduk ama bu masal güvensizliği haykırıyor gibiydi.
Türk kahvesinden bir yudum aldım. Oyunu bir kez okudum, ardından gözlerimi kapattım ve tekrar ettim.
"Bir, iki ve üç," dedim gözlerim kapalıyken kendi kendime. "Karga tilkiye güvendi, tilki kargayı ipledi, tilki gitti, karga bitti."
Oyunu defalarca okudum ve kafamda bu şekilde kodladım. En sonunda esneyerek defteri sehpama bıraktım, ardından kalktım ve fincanı mutfakta yıkayıp dolaba kaldırdım. Bir bardak su içtim ve odama geçtim.
