Geldikleri Gibi Giderler

29 1 1
                                    


Hogwarts' a neredeyse varmışlardı. Snape zar zor olsada hâlâ nefes alıyordu, hâlâ hayattaydı. Bunları düşündükçe Harry kendini güvende hissediyordu. Büyük ihtişamlı Hogwarts binası önlerinde sapasağlam duruyordu. Anlaşılan Voldemort halen harekete geçmemişti. Harry ve Ron Snape' in kolları altına girmiş onu taşıyorlardı Hermione ise önden ilerliyordu. Adımlarını hızlandırdılar. Bahçeden gülüşme sesleri geliyordu. Snape' i zar zor taşıyarak bahçeye getirdiler. Üçünün de kafalarını kaldırmasıyla Profesör McGonagall ile konuşan Profesor Dumbledore' u görmeleri bir oldu. Onları fark eden bazı öğrenciler korku içerisinde Profesör Snape'in adını bağırdılar. McGonagall ve Albus, Harry ve Ron'un tuttuğu kanlar içerisinde baygın olan Snape doğru koşturdular. Hızlıca Snape' i Hastane Kanadına götürdüler ve boş bir sedye üstüne yatırdılar. Snape' in siyah cübbesini ve beyaz gömleğini çıkardıklarında McGonagall ve Albus Dumbledore' un gözlerinden endişe fışkırıyordu. Harry, Ron ve Hermione de endişe ile bakıyorlardı. Hogwarts' ın en başarılı ve sadık öğretmeni belki de ölüyordu.

Dumbledore asasını çıkardı havaya kaldırdı ve söyledi

Dumbledore: "Reparifors"

Snape'in üstündeki kurumuş kanlar temizlendi, yaralar küçüldü ama hâlâ iyileşmiş sayılmazdı. McGonagall hızlıca Snape' in iksirlerinin olduğu odaya gitti ve iksirleri karıştırıp bir sağlık iksiri buldu. Hızlı ve büyük adımlarla revire geri döndü. İksirin kapağını açtı tam dökecekti ki

Harry: "Profesör izninizle bende yardımcı olmak istiyorum."

McGonagall elindeki şişeyi Harry' e uzattı. Harry, iksiri Snape' in göğsüne döktü ve yaydı.

McGonagall : "Ferula"

Havadan sargı bezleri geldi ve Snape' in yaralarına kendiliğinden dolanıverdi. Artık yapacakları tek şey Profesör' ün gözünü açmasını beklemekti. Tabi açabilecek miydi orası muamma. 

Harry : "Profesör iyi olacak mı?" çok cılız bir sesle kurmuştu cümleyi. Korkuyordu.

Dumbledore: "Olacaktır Harry, Snape benim bugüne kadar gördüğüm en güçlü büyücülerden birisidir. Dayanacaktır. Ama dinlenmesi gerekecek."

Harry kafasını sallamakla yetindi.

Ron: "Profesör siz nasıl ölmediniz? Y-yani biz öldüğünüzü sanıyorduk nasıl oldu bu?" Ron meraklı gözlerle profesörden gelecek yanıtı bekliyordu.

Dumbledore: "Snape o gün büyüyü haykırmadan önce benim için koruma büyülerini mırıldanıyordu ondan sonra o öldürücü büyüyü haykırdığında ben büyü bana çarpmadan önce aşağı atlamıştım aşağıda beni bekleyen geçit içine düşmemle kapandı. Güvenli bir yerdeydim, gayet güvenli...Snape' in planıydı, benim için o güvenli geçidi hazırlayan da Snape'ti."

McGonagall Snape' e bakarak burukça gülümsedi. Bakışları dışarıya kaydığında , Hızlıca yanında duran Dumbledore'un koluna dokundu ve konuşmaya başladı.

McGonagall: "Geliyorlar Albus, geliyorlar."

Dumbledore: "Geldikleri gibi giderler."

Harry: "Profesör biz aşağıya iniyoruz."

Harry, Ron ve Hermione gitmeye yeltendiği anda Dumbledore onları durdurdu.

Dumbledore : "Çocuklar kendinize dikkat edeceksiniz. Snape uyandığında hepimizi görmek isteyecektir." dedi. Ardında yüzüne ufak bir gülümseme takındı. O an içeriye Neville ve Luna girdi geldiklerini bildirmek için.

McGonagall: "Mr. Neville ve Mrs. Luna, Profesör snape size emanet." ikisi de başlarını salladılar.

Mcgonagall, Dumbledore, Ron ve Hermione hızlıca aşağıya yöneldiler. Harry Neville ve Luna'ya yaklaştı.

Harry: "O size emanet." gülümsedi. Herkes gibi o da aşağıya indi.

Ruh emiciler dört bir yandan saldırıyorlardı. Herkes var gücüyle Hogwarts' ı koruyordu. Tablolardaki insanlar bir yerlere kaçışıyorlardı. Öğrenciler, birbirlerini koruyor ve sürekli "Sectumsempra" , "Vermillious", "Ascendio" ve daha birçok büyüyü haykırıyorlardı. Voldemort ve Harry binanın tam ortasında -bahçede- karşı karşıya geldiler. Aynı anda asalarını savurup, aynı anda bağırdılar. Güçlü, kırmızı ve yeşil iki ışık... McGonagall ve Albus Dumbledore sırt sırta vermiş tüm okulu koruyor ve ölüm yiyenleri tek tek öldürüyorlardı. Binanın en tepesindeydiler. Artık onlara saldıran ölüm yiyen kalmadığı anda asalarını hızlıca havaya kaldırıp aynı anda bağırdılar

Dumbledore: "Protego Maxima"

McGonagall: "Fianto Duri"

Okulun çevresini yeniden bir kalkan sardı. Hermione ve Ron bir sürü ölüm yiyen tarafından sıkıştırılmışlardı. Kaçacak yerleri ve güçleri kalmamıştı.

Ron : "Sanırım buraya kadarmış hermione. Seni çok seviyorum."

Hermione: "Bende seni çok seviyorum Ron. Her ne kadar ilk tanıştığımızda gıcık olsamda seni çok seviyorum."

gülüyorlardı el ele tutuştular ve gözlerini kapadılar. Her şey bitmiş miydi?

Arkadan üç ayrı ses "Expecto Patronum"

Ron ve Hermione gözlerini açtıklarında şaşırıp kaldılar. Bu, bu o olamazdı. İnanamıyorlardı.

Karşılarında Draco Malfoy duruyordu. Draco hızlıca koşup ikisine elini uzattı.

Malfoy: "Şimdi şaşırmanın sırası değil. Hadi kalkın, söz veriyorum sonra şaşırmanızı anlayış ile karşılayacağım." 

Bir elini Hermione diğer elini ise Ron tuttu ve kalkıp hızlıca bahçeye koştular. Kırmızı ışık Voldemort' a yakındı. Voldemort' un gücü Harry' e yetmemişti. Voldemort' un  yerle bir olmasına santimler kalmıştı ki ani bir hamleyle siyah bir duman olup kaybolmuştu. Kaçmıştı ama her şeyini kaybetmişti. Savaş sona ermiş herkesin yüzünde zafer gülümsemesi vardı. Harry, Ron, Hermione, Mcgonagall, Dumbledore, Hagrid ve Draco herkes gülüyordu. Harry' nin aklına Snape'in gelmesiyle olduğu yere çakıldı ve yüzündeki gülümseme yavaş yavaş soldu. Bunu fark eden Hermione sordu

Hermione : "Neyin var Harry? noldu?"

Harry : "Snape, Profesör snape" Hızlıca hastane kanadına koşturdu. Diğerleri de yaşadıkları farkındalıkla arkasından koştular. Neville ve Luna ölüm yiyenlerin arasında sıkışmış mücadele etmeye devam ediyorlardı. Harry koşup ölüm yiyenlere saldırdı. O an gözüne takılan arkada Snape'in ruhunu emen ölüm yiyendi hızlıca asasını havaya kaldırdı ve söyledi "Expecto Patronum". Ölüm yiyen yok olmuştu. Koşup Snape' in nabzına baktı. Snape hâlâ hayattaydı, yaşıyordu.

Harry: "Yaşıyor, ohh yaşıyor." gözlerinin içi gülüyordu.



Gerçek OlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin