BÖLÜM 98:"VAAD EDİLEN GERÇEKLER"

3.5K 149 69
                                    

İki dudağımızın arasına bırakılan cümleler yeri geldiğinde çok canımızı yakardı,bunu kimseye söylemez hatta sessizce yutup beklerdik öyle ki boğazımızda derin cam kesikleri oluşmuş olurdu zaman istediğimiz gibi akmadığında homurdanırdık tıpkı sözlerimizin bizi kemirdiği gibi...

Öyle ki, sözler yine boğazımda düğüm olurken tek düşündüğüm yine o evde olduğum ,ailemin evinde olduğum abimin yanağımı şevkatten okşadığını bilmek,belki de en çok bu üzdü istemesemde ketum duruyorum desemde kalbim onlara inanmıştı, abime daha çok inanmıştı şimdi ise öyle değil diyemezdim çünki onların bende açtığı bu vicdanı da sevgiyi de dolduracak tek kişilerdi, ne kadar nefretime sadık olsam da, değişmeyecek kuralları vardı insanların vicdanım susumaz iken şimdi ise vicdanıma karışan nefreti temizlemek istiyordum biliyordum bu nefret beni yakar kül ederdi.

Koltuğun ardından izliyordum herşeyi bana o kadar yabancıydı ki sözler dilimde prangalınırken ağzımı açık iki cümle kuramadım,kurmak istemedim belki,bakışlarım siyah ekran üzerine yazılmış yeşil kodlara kaydı bir yenisi eklenip  siliniyordu her seferinde dudaklarımı kapatıyordu, Ahmet derin nefesler alıyor aynı zamanda Emir'e bakıp kafa sallıyordu olumsuz bir şey vardı.

Sessiz konuşuyorlardı onları anlamak mümkün değildi,bildiğim beş dakika öncesi kadar.

"Ne diyor kod da?" Sorusuna cevap veren Ahmet'ten olmuştu "Abi,Ağa sızmışlar." Oldu kim neden yapar diye sorgulamaya gerek kalmadan, kodun altında sisteme dahil olduğunu belli eden bir mesaj düştü ekrana.

"Ben istediğimi alana kadar durmam Emir, bunu sakın unutma,benden onu almış olabilirsin imzası değil artık bizzat o gelecek mahkeme salonuna ifadesini verecek sana karşı." Yazıyordu...

Sözlerin kime ait olduğunu çoktan anlatmıştık Emir öfke ile koltuğa hızla vurdu "Adi piç." Öfkesi haklı sebebindendi.

Bir adım gerilerken bakışlarım asla Emir'den sapmadı bana bir anlık bakışlarını çevirdi "Böyle olması gerekmiyordu Burcu Aksoy!" Dedi bana doğru adımlarını bana doğru atarken "Sana o araca binmeden önce ne dedim hatırlıyor musun?" Hiddetle bağırdığında bir adım geriledim başımı olumlu anlamda sallarken "Herşeyi geride bırakabiliriz,seni tehlikeye atmak istemiyorum." tam karşımda durdu "Onun o piçin eline kozumuzu verdik biz."sesli bir şekilde nefesimi verdi

Derin bir nefes aldı  sakin kalmak istiyordu,parmakları saçlarının arasında gezindi "Onun sana olan inancı o kadar tam ki! Bana karşı konuşacağını yazmış hiç süphesiz!" Bakışlarımı gözlerine doğru kaydırdım "Ben herşeye rağmen senin arkanda durdum,ben senin için oraya gittim!" Dedim titreyen sesime rağmen "Ben kimseye inanmadım,o mahkemeye gideceğim demedim!" Titreyen göz bebeklerim "Bir tek sana inanmak istedim,istiyorum bana güveni sevgiyi uzaktan gösterenlere değil." Başımı olumsuz anlamda sallarken çoktan göz yaşları yanaklarımdan aşağı aktı "Bilemiyorum...nerede yanlış yapıyorum...anlamıyorum da..." Göz yaşlarımı silip burnumu çektim "Özür   dilerim." Ellerimi iki yana açarken

"Elimden tek gelen bu özür dilerim benim gibi bir insan hayatında olduğu için ben olmasam böyle aptal işler ile uğraşmayacaktınız belki." Ellerimi iki yana indirdim ve derin bir nefes aldım "Bana ne yapmam gerektiğini söyle,çünki bir çıkmazın içinde çıkış aramak çok zor." Eli ile kapıyı gösterdiğinde kaşlarım çatıldı üzerimde ince bir gecelik vardı bakışlarım tekrar gözlerine kaydı bu sever çenesi ile kapıyı işaret etti hiç bir şey demeden.

"Gitmemi mi istiyorsun?" Dedim şaşkınlığım belli ederken Ahmet "Abi." Dedi daha sonra Selin'in uyarır tonunda ki sesi ile sustu ,tekrar klavye sesi geldi adımlarım kapıya doğru gitti,dışarı çıktığımda ayağımda botlarım yoktu terlikler vardı soğuk tenimi hızla sarmıştı, lapa lapa kar yağıyordu belki bir saate benbayez ederdi burayı ama soğuktu.

Gözlerimi kaparken gözyaşlarım bir kez daha aktı ellerimi yumruk yaparken belki de hak ettiğim buydu diye düşündüm bir an ardından neden dedim neden iyi değil?

Güzel bir hayatı hak etmiyor muydun da kendime böyle soğuk yalnız bir hayatı reva görüyordum ,ben bile kendime ucuz bir hayatı biçerken başları neden ona pahalı taş döşemek istesin ki...

Omuzlarına bırakılan kabanı ardından bakmaya fırsat kalamdan belimden göğsüme doğru sıkı bir el kavramıştı sıcak nefesi boynumdan aşağı akarken

"Öfkem sana değil." Dedi kırgın çıkmıştı sesi "Bağırmam sana değil." Diye ekledi

"Günün sonunda o...abinin haklı çıkacak korkusu beni geriyor Burcu." Dedi bir çift gibi konuşuyordu sanki,öyle sıcak ve beni anlar gibi.

"Ona inanacağım korkusu mu?" Dedim merakla.

Başını olumlu anlamda salladı "Evet,korku değil bu." Dedi kendine doğru çekerek "Kokunu kaybederim seni kaybederim." Derken burnu yanağıma değdi

"Üşüyorsun ve ben sana sarılıp ısıtamazsam düşüncesi bu." Dedi biraz daha sokuldu "Bir ev gibi." Derken derin nefes aldı "Bitmeyecek gibi,bu sefer yanına gelmiş olabilir ama eğer başka bir yere gidersin o zaman."

Elimi tutup kalbime doğru götürdü sözünü tamamladı ve ekledi "Bu bir savaş biliyorsun bunu ve senin canın bu savaşta en az yanması için feda edemeyeceğim hiç bir şey yok." Dedi eli elimin üzerindeyken "Kalbimi senin için feda ederim."
"Emir." Dedim durmasını ister gibi ama durmadı.

"Nefretimi feda ederim bir tek senin için."

"Herşeyi kaybederim yine bir tek senin için " derken elimi daha sıkı tuttu "Ama tuttuğum ellerini kaybedemem kokunu seni." Emir'e doğru dönerken

"Emir." Dedim gözlerine bakıp "Seni kaybedemem." Dedim boynuna sarılıp "Seni yarı yolda bırakmam sana ihanet etmem."
Ama her insanın iki tarafı vardı biri cenneti bir cehennemi bir iyi bir kötü hiç bir zaman insan tek tarafta durmazdı ya biri yanar ya biri o cennete koşardı.

"Bunları biliyorum Burcu,Sana zarar gelecek korkusu beni nefretime sürüklüyor o içeri de ki halim tamamen bağımsız abinin ne kadar pislik olduğunu bilmiyorsun çalışma odasında sana karşı... O piçin nefretini bilmiyorsun. Sana davranışları kadar sınırlı değil."
Avuçlarının arasına yüzümü alıp tebesüm etti "O senin küçük yaşlarda ki abin değil bunu sakın unutma."

Başımı olumlu anlamda sallarken "Biliyorum,o çok değişti ben ise ona sadık bir kardeş olarak kaldım bir zamana kadar,Emir...sen bana güven." Elini tutarken "Savaşsa beraber savaşıp çıkalım ama tek seni bırakmam."

"Bırakmaz mısın?" Dedi masum gibi benim ile eğleniyordu.

"Cık,bırakmam."

"Üşüyorsun içeri girelim."

"Üşümüyorum,bir centilmenin montu omuzlarımda." Derken dudağımın kenarı yukarı doğru kıvrıldı,ardından bakışlarımı çektim.

"Emir,abim sence o kadar kötü müdür? Bana zarar verecek kadar." Derken çenemi parmakları ile tutup kendisine çevirdi.

"İstediklerini alana kadar,Burcu her insan değişir zamanla ama o değişimin seçimleri de yolları da bize aittir,Taner için çok fazla söz var o adam gerçekten..." Yutkunurken başını kaldırıp nefes verdi ardından bana baktı "Ama senin aklında hep o küçük zamanlarında ki abin kalsın." Derken biraz yaklaştı "Hayallerinin üzerine örtü örtme Burcu."

"Eski senin üzerine örtü örtme."

"Karanlığa gönderme onları."

Başparmağı yanağını okşadı "Buna izin verme,vermem."

Dolan gözlerime bakıp "Ağlama."

Evin içinden "Emir buraya bir baksana." Ahmet'in sesi ile eve doğru baktık elimi tutup "Acil,önemli,koş." Dediğini duyduğumuzda adımlarımız eve doğru koştu.

Merhaba

Tekrardan buluşuncaya dek.

MAFYA İLE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin