~bölüm 16~

1.3K 72 14
                                    

Jiminden...

___

Tanrım lütfen tam şu anda canımı al...

"Kapıyı açmayacak mısın güzelim?"

Ben yaşadığım şok üstüne kapının arkasında dikilmeye devam ediyordum.Cidden ne yapacağımı şaşırmıştım.Gerçekten o mu gelmişti? Beni nasıl bulabilmişti?

"K-kim olduğunuzu bi-bilmiyorum."

"Hadi aç kapıyı da konuşalım. Seni çok özledim."

İnan bana bende seni özledim.Ama artık olmaz,bu saatten sonra olamaz.

Fazla uzatmanın bir anlamı olmadığını düşünerek kapıyı açmaya karar vermiştim.En azından son kez yüzünü görebilirdim.Yavaş yavaş kapıyı açtım ve onun güzel gülümsemesi ile karşılaştım.

"İçeri girebilir miyim?"

Hala onun yüzüne bakıyordum.Fakat çok fazla baktığımı düşünerek kenara çekilmiş,onun içeri geçmesini beklemiştim.O ise beklemeden içeri yürümeye başlamıştı.Yürürken etrafa bakınıyor,kimi zaman yüzünü buruşturuyor bazen de ağzından şaşkınlık nidaları çıkarıyordu.

"Baba kim gelmiş?"

Minyu'nun sesi ile kendime gelmiştim. O'nun gelişinin üstüne Minyu ile yaptığımız pijama partisi hayalleri suya düşmüştü.Fakat fark ettiğim başka bir gerçek ise Jonhyuk'un Minyu'yu gördüğü anda değişen yüz ifadesi idi.Ben ise daha konuşmaya başlamadan gerilmeye başlamıştım.

"Bir arkadaşım gelmiş.Hadi sen biraz yukarı çık birtanem,bende birazdan geleceğim."

O'na arkadaşım diye hitap etmem sinirini bozmuş olacak ki,çenesi kasılmaya başlamış,şekilli dudakları gerilmişti.Ve kabul etmeliydim ki o gerçekten çok yakışıklı bir adamdı.

"Ama baba,hani bugün pijama partisi yapacaktık?"

"Yapacağız birtanem.Ama şimdi bir misafirimiz var,ve onu uğurladıktan sonra partimize devam edebiliriz hmm?"

Dediklerim üzerine oğlumun yüzündeki o üzgün ifade yerini adeta bir çiçek bahçesine çevirmişti. Minyu'nun gülümsemesi için yapmayacağım şey yoktu.Minyu'nun mutlu ifadesi ile yukarı çıkmasının üstüne,hala aynı yerde duran Jonhyuk'a bakmıştım.Tam o an gözlerimiz kesismişti ve ben kalan bütün ömrüm üstüne yemin ederim ki onu çok özlemiştim.Yıllar geçse bile bakışlarında ki o sevgiyi görebiliyordum.

Birbirimize bakarken çok fazla ayakta kaldığımızı düşünecek olmalı ki,

"Oturalım mı? Konuşacak çok şey var nasıl olsa."

"Tabi ki sen otur ben kahve yapacağım."

"Zahmet etme lütfen.Buraya seni yormaya değil konuşmaya geldim."

Dediklerinden sonra başıyla karşı koltuğu işaret etmiş,oturmamı beklemişti.Bende dediği yere oturup konuşmasını beklemeye başlamıştım.

"Nasılsın?"

Sorduğu ilk sorunun bu olması beni bir hayli şaşırtmıştı.Sonuçta onca konuşacak konu varken o benim nasıl olduğumu soruyordu.Bunun üzerine dudaklarım hafif yukarı kıvrılmıştı.

"İyiyim,sen?"

Yalandı.

İyi olmadığım cılız ve sağlıksız bedenimden anlaşılıyordu.Buna hiç kimse inanmazdı.Tıpkı Jonhyuk'un 'şaka mı yapıyorsun' diyen ifadesi gibi.

"Ben iyiyim,Fakat sen iyi gözükmüyorsun.Birşeyin mi var?"

"Hayır sadece bugün oldukça erken kalktım,ve biraz yorgunum."

Fading Flower Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin