LOC|15|

614 67 86
                                    

꒷︶꒷꒥꒷‧₊˚૮꒰˵•ᵜ•˵꒱ა‧₊˚꒷︶꒷꒥꒷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꒷︶꒷꒥꒷‧₊˚૮꒰˵•ᵜ•˵꒱ა‧₊˚꒷︶꒷꒥꒷

"Kei! İndir beni yere!" Çok güzel bir şekilde doğum günüm kutlanırken Keisuke tarafından aniden kaçırılıyorum! Tamam şikayetim yok, öl de öleyim yiğidim ama baş aşağı başım döndü be yavru. Kusmamak için direnirken ceketini sıktım.

"Ne? Yatağa mı atayım seni? Ne?" Gülerek söylediği sözlerle sırtını yumrukladım. Vay piç beni utandırmaya çalışmak mı? Ben utanmaz piçin tekiyim ulan!

Havaya doğru kalkıp dirseğimi omzuna yasladım. Hafifçe sırıtıp dudağımı dişlerim. "Oluur! Benim odamda prezervatif de var hemde XLarge boy. Seninkine tam uyar. Gerçi her ihtimale karşı cüzdanımda da taşıyordum. Sonuçta sevgililerimin hepsininki bu boydaydı, seninki de bu boyda değil mi sevgilim?"

Mikey boğuldu, vallahi boğuldu çocuk. Burnundan pasta çıktı. Masaya başını yaslayıp hem öksürdü hem de güldü. Draken sırıtarak Keisuke'ye bakarken Mikey'nin sırtına vuruyordu. Diğerleri de gülüyordu ama abim...

Abime fenalık çökmüştü, Chifuyu ve Kazutora tutmasa vallahi ikimizi birden geberticekti. Keisuke beni indirip başka tarafa baktı. Onun yanakları mı kızardı? Kızarmış! Üstüne yürüyüp masayla aramda kalana kadar ilerledim. Elini tutup tişörtümden içeri sokarak karnıma dokundurdum. Domatesle yarışır gibi kızardı çocuk. Dudağımı büzüp göğsüne göğüslerimi bastırdım. "Bana dokunmak istemiyor musun Kei?"(Benim dokunuşum seni ikiye böler.)

Keisuke masayla aramdan kaçıp çıkışa ilerledi hızlıca. "Ben hava alacağım!"

Arkasından gülüp pasta tabağımı geri aldım. "İşte adamı böyle yaparlar aslanım! Sen destur çek bir karşımda, sen kim benimle aşık atışmak şerefsiz!" Mikey kızarmış suratıyla burnunu tutuyordu.

"İşte bu! İnanıyorum ki Hotaru-chan, Baji'yi adam edecek!"

Yükselen özgüvenimle çenemi havaya kaldırıp küçümser bir bakış attım. "Biz adamı madam ederiz hayatım."

Abim de yoktu. Herhalde Chifuyu ve Kazutora sakinleştirmek için çıkarmıştı. Kapı açıldığında başımı o tarafa çevirdim ve görmeyi beklemediğim birisiyle karşılaştım. Wyvren. Pastayı masaya bırakıp ona ilerledim. Keisuke muhtemelen yaşananları çetedekilere anlatmıştı, çünkü hepsi birden aniden ayağa kalktı.

Onlara dönüp oturmalarını işaret ettim. Ona dönüp aramızda biraz mesafe bırakarak durdum. "Wyvren? Burda ne işin var?" Ona aşık değilim, vicdan azabı çekiyorum. Beni sevdiği için ben vicdan azabı çekiyorum.

Gülümseyip elindeki kutuyu uzattı. Gülüşü buruktu. Son kez veda eder gibiydi. "Bu senin için. Bahar gülü buraya gelmemin sebebi son kez seni görmek. Sangu'nun yaptıklarını öğrendim. Onun bir daha yaklaşamayacağından emin olabilirsin." Kutuyu ellerim titreyerek aldım. "Hotaru, seni hala seviyorum ve bu sevgimin bitse bile uzun bir süre kalacağını veya bende iz bırakacağını biliyorum."

Gözleri arkamdakilere kaydı. "Merak etmeyin, ona bir şey yapmaya veya arkadaşınızı bırakıp bana gelmesini istemeye gelmedim." Bana dönüp burukça güldü. "Şunu bil ki senin için çok çabaladım, hiç birinden pişman değilim. Bir daha olsa zevkle bir daha yaparım. Sen sevilmeyi hak eden bir kızsın. Her zaman mutlu ol, tamam mı? Güzel seviyorsun, güzel davranıyorsun, güzel önemsiyorsun. Hotaru seninle ilgili herşey güzel. Baji ile mutlu olun ve birbirinizin elini bir ömür tutun."

Ardından doksan derece eğildi. Eli kalbinin üstündeydi. "İkiniz birbirinize yakışıyorsunuz ve gerçekten özel, güzel bir çiftsiniz. Ben gidiyorum, ülkeden gidiyorum. Bugün doğum günün olduğu için sana hediyeni vermek ve sana hep hayatımda olduğun için teşekkür etmek istedim sadece." Ardından doğrulup kocaman gülümsedi. "İstediğin gibi hostes olursun umarım. Çok istemiştin, hala istiyorsun."

Gözlerim doldu. Onun böyle kırık olmasına alışkın değilim. O her zaman gülerdi, bıçaklandığında güldü, kurşun canlı canlı omzundan çıkarıldığında güldü. O hep gülerdi şimdi neden böyleydi? Bir ömür boyu vicdan azabı çekmeme sebep oluyor bu tavırları. Arkasını dönüp gidecekken gömleğini tuttum. "Wyvren, ben de bir şeyler söylemek istiyorum."

Bana döndüğünde ağlamaklı bir ifadeyle suratına baktım. "Teşekkürler, ben seni itsem bile bana hep ihtiyacım olduğunda geldiğin için, seninle benim aramdaki aşktan daha özeldi ama biz birbirimiz için uygun değildik. Senin için hep dua edeceğim. O hak ettiğin mükemmel kızı bulabilmen için."

Güldü. Çok şey anlattı gülüşü ama mutluluğunu daha çok anlattı. "Sen Tanrı'ya inanmazsın."

"Senin gibi iyi bir insanı karşıma çıkardığı için inanabilirim." Ardından kocaman bir şekilde gülümsedim. Beni ağlayarak hatırlamasını istemem. "Kendine iyi bak ve Fuyuno'yu merak etme. Ona çok iyi bakacağım."

Gülümsedi ve gitti. Giderken gülümsemesi çok şey anlattı. En çok da beni nasıl sevdiğini, güzel seviyordu ama Baji'yi seviyordum ben. Ona aşıktım. Asla ama asla Wyvren'le olamazdım. O benim için bir limandı. Yansa da yanmasa da, orda olsa da olmasa da ben evime, Baji'ye, her zaman gidecektim.

Mikey merakla elimdeki kutuyu alıp salladı. "Ne var içinde?" Sanki kutu bana değil ona gelmişti, küçük cüce. Derince nefes alıp elinden kutuyu aldım. Bir masaya oturup yavaşça ve özenlice açtım kutuyu. İçinde bir müzik kutusu, deniz kabuklu bir içi açılan kolye ve kulaklık vardı. Gözümden bir yaş düştü. Bunun bir anlamı vardı.

Müzik kutusunu hızlıca açtığımda etrafı saran melodiyle daha fazla kendimi tutamayıp ağladım.

Onun benimle sahilde dans ettiği melodi, bana verdiği deniz kabuğuna benzer kolye ve sahilden dönerken birlikte müzik dinlediğimiz kulaklığa benzer kulaklık.

Wyvren giderken bile kendini burda bırakmıştı, o hiç gitmeyecekti.

Başımı kaldırdığımda hayal kırıklığıyla bana bakan Keisuke'yi gördüm. Ayağa hızlıca kalktığımda Keisuke'nin kaşları çatıldı. Sinir dolu bir ifadeyle güldü, alkışlayıp başını salladı. "Tebrikler, eski sevgilinle çok güzel bir şekilde flörtleştin."

Başımı hızla iki yana salladım. "Öyle bir şey yok! Kei lütfen beni dinle ve sakin ol." Herşeyi duymamıştı.

Hırlar gibi bir ses çıkardı. "Neyi dinleyeyim? Sangu gibi olduğunu mu?" Sözleri bıçak gibi kesti kalbimi. Masaya tutunup ona baktım. Wyvren ile flörtleşmemiştim. Kötü biten bir ilişkimiz olmadığı için seviyeli bir şekilde birbirimize veda etmiştik.

"Ne?" Kulağıma inanamamıştım.

"Baji ileri gidiyorsun, onunla sadece veda ettiler." Mitsuya beni anlıyordu ve benim tarafımı tutmuştu.

Baji yumruğunu masaya vurduğunda yerimden sıçradım. "Ne vedası lan?! Bildiğin birbiriyle flört ettiler!"

Abim omzumu tutup arkasına aldı beni. Kaşları çatık, omzu dikti. "Yeter! Kardeşimi o orospuyla kıyaslayabileceğini mi sanıyorsun?! O Sangu değil, senin eski ilişkin seviyesizce bitti diye benim kardeşimden de bunu bekleyemezsin! Haddini bil Baji Keisuke yoksa ben bildiririm."

Galiba burnum kanıyor.

"Hotaru-chan!"

⊱ ────── {.⋅ ♫ ⋅.} ───── ⊰

ロード・オブ・キャッツ || K. BajiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin