Emily

Kafe

Emily

Sandalyede oturup tostumu yiyor internette kendimle ilgili haberlere bakıyordum. Bir haber gözüme çarptı. 

'' Emily Wilson Yeni Bir Tehtit Mi ? ''

Geçtiğimiz yıllarda babası ve ağabeyinin ölümü üzerine eğitim almaya başlayan Emiliy Wilson liderliğe geçti. En son katıldığı Clarklar'ın cenazesinde Ethan Rogers ile görüntülendi. Rogerslar' ın bozdukları işbirliğini geri kurmaları bekleniyor. 

Cenaze çıkışında Wilson ailesiyle kavgalı olan Gray ailesinin yeni lideri Lewis Gray'in, Bayan Emily' e bakışları dikkatleri üzerine çekti. Emily Wilson bir tehtit olarak mi görülüyor? Aileler arasında yıllardır bulunan bu savaş bitecek mi? Yoksa kin sürecek mi, merak ediliyor. 

- Of ne alaka ya ne kini. Düşmanlarımızı hırslandırmaya devam edin böyle sağ olun.

- Yine neye kızdın pimi çekilmiş bomba.

- Ya kızmak değilde sadece anlam vermeye çalışıyorum böyle haberlere.

Halam telefonuma baktı ve '' Artık gündemlerindesin dikkatli olmalısın.'' dedi.

- İşim gücüm yok bir de haberlerle uğraşacağım. Harika(!) Amaan neyse ben gidiyorum.

- Nereye?

-Oyun sözüm var.

- Hayırdır sen günlük hayatta kumar oynamazsın.

- Layana çok istedi... Kıyamadım.

- Peki sana iyi eğlenceler tatlım.

- Akşam yemeğine yetişemeyebilirim Patricia hala.

- Hayır mutlaka gel. Alışkanlık haline getirdin ha.

- Ya hala sözüm var. Bayadır plan yapmıyoruz zaten.

- İyi tamam. 

- Yes be, akşam görüşürüz.

Evden çıktım ve Layana'nın evine gittim. Biraz püf noktaları öğrettikten sonra bir kaç el oynadık ve Layana kaybetmekten sıkılmıştı.

- Emily hadi yandaki kafeye gidelim. Brownilerine inanamayacaksın. 

- Bilemedim ama neyse tamam gidelim.

Kafeye gidip bir masaya oturduk ve browni siparişlerimiziverdik. Gerçekten harikaydı. Çikolatanın ağzımda dilimle kavuşuşu kekinin dağılışı harika bir his bırakıyordu. Bir kaç gün diyetten sonra tatlıyemek çok iyi gelmişti.

- Off çok özlemişim. Çoook.

- Vallaha kiloyu falan bıraktım bende . Browniyle kafayı buluyorum.

Kendi kendimize gülerken Layana şarap söylüyordu. Benimse gözüm kafenin kapısına takılmıştı. Cenazede gördüğüm ve Patricia halamın bahsettiği adam. Böyle sıradan bir kafede bu adamın. Pardon adamların ne işi vardı? Onun dışında yanında adamlar da vardı bir an adam bana baktı ve kafamı hemen gelen şaraplara çevirdim. Şaraptan bir yudum aldım ve yüzümü ekşittim.

- Bayadır içmiyorum. Bir garip geldi.

- Bende öyle. Baya kaliteli bir markaymış. Baksana şişeye.

- Evet.

- Kartları çıkartsana oynayalım.

- Saçmalama herkes bize bakıcak.