MERLİN ×WEDNESDAY

1

Hey! Enid i rahat bırak seni canavar, diye bağırmaya başladı Wednesday. Enid kurtkız dönüşümünü yaşamış ama onun bu değişimi canavarı yenmesine hiç yardımcı olmamıştı. Bu yüzden Wednesday dikkati kendi üzerine çekmeye ve elindeki kılıç ile canavarı öldürmeye çalışıyordu. Canavar hiç oralı dahi olmuyordu. Tüm dikkatini Enid e vermişti. Wednesday en sonunda kılıçı canavarın ayağına sapladığında , canavar  nihayet Wednesday e dönmüş , Wednesday daha yeni bir hamle yapamadan canavar pençelerini Wednesday in karnına geçirmişti. Wednesday acı ile bağırıp yere düştüğünde canavar tekrardan Enid e yönelmişti. Enid canavar Wednesday e döndüğünde onun üstüne atlamış ama onu yaralamasını engelleyememiş ama en azından daha fazla zarar vermesine izin vermemişti.

Wednesday yere düştüğünde öleceğine emindi hatta şimdiden halüsinasyon görmeye başlamıştı. Yanı başında Gudi vardı ve  ölümden kurtarmak için onu geçmişe göndereceğinden falan bahsediyordu. Sonra elini toprağa koyup birkaç cümle mırıldanmaya başladı. Wednesday ise nedensizce psikopat gibi birden kahkaha atmaya başladı. Canavar ve Enid boğuşurken Wednesday ın gülme sesiyle ikisi de o tarafa döndü. Wednesday a delirmiş gibi bakarlarken onun yattığı yerin altında bir ışık huzmesi görüldü. Enid şaşkınlık içinde ona bakarken canavar Wednesday ın üstüne atladı ve ikisi arkalarında yaralı ve şaşkın Enid i bırakarak ortadan kayboldu. Wednesday süzülerek cehenneme gittiğini zannediyordu. Sonra yanında canavarı da görünce cehenneme gitmediğini anladı en azından onunla gidemezdi değil mi? Yoksa onu öldüğüne pişman ederdi ve bundan büyük zevk duyardı. Sonrası ise  karanlık.

Hey! Beni duyuyor musun? Wednesday kafasında sesler duymaya başlamıştı en azından öyle zannediyordu. Yavaşça gözlerini açmaya başladığında , hey Gaius! Baksana kız gözlerini açıyor dedi aynı ses. Gözleri tam açılınca karşısında iğrenç giyimli, mavi gözlü, yakışıklı bir çocuk ve sonrasında yanına gelen beyaz uzun  saçlı , kahverengi gözlü , tuhaf giyimli bir ihtiyar gördü. Şaşkınca, yattığı yerden doğrulmak isteyince karnına giren sancıyla geri yattı. Sonra ise yavaş yavaş olan biteni hatırlamaya başladı. En son canavar Enid e saldırmıştı onu kurtarmak için uğraşırken yaralanmıştı ama şuan ölmesi gerekiyordu bu garip giyimli insanların yanında olması değil. Halüsinasyon görüp görmediğinden emin olmak ister gibi gözlerini ovdu ama gerçeklerdi. Onlar gerçekse ve o ölmediyse burası neresiydi ve burada ne işi vardı.

Mavi gözlü genç çocuk ona sevinç içinde bakarken Wednesday tiksinmişti. Daha sonra ikisine dönerek siz kimsiniz, burası neresi ve burada ne işim var diye sordu.

Yaşlı adam, ilk olarak genç çocuğa baktı ve sonrasında onun sorularını cevaplamaya başladı. Burası Camelot , ben Gaius buranın hekimiyim, genç çocuğu göstererek buda Merlin benim çırağım. Seni ilaç yapımı için ot toplamaya giderken bir ağacın yanında kanlar içinde baygınken buldu ve seni buraya getirdi. İki gündür ise burada yatıyorsun.

“İlaç yapmak için ot toplama hemde 21. Yüzyılda  ne şakacı bir ihtiyarsın sen” deyip gülmeye başladı. Gaius ve Merlin birbirlerine şaşkınca bakarken “ne 21. Yüz yılı? Biz şuan 16. Yüzyıldayız asıl şakacı olan sensin” dedi Gaius.

Gudi onu geçmişe yollayacağını söylemişti, işte şimdi  taşlar yerine oturmaya başlamıştı. En azından bu, bu garip insanların giyimini ve kendi üstündeki giysiyi açıklıyordu.

İki gün olduğunu söylemişlerdi acaba Enid iyimi, canavarı yendimi ?Canavar? Evet canavar, canavarın da onunla geçmişe geldiğini hatırladı birden.

Merlin e dönüp “beni bulduğunda yanımda yada oralarda başka bir kişi yada herhangi bir şey varmıydı”?

Merlin biraz düşündü ve “hayır orada senden başka kimse yoktu” dedi. Eğer canavar buradaysa herkes büyük bir tehlike altındaydı ,ama başka kimseyi görmediğini söylemişti adı Merlin olan genç. Ama temkinli olmaktan bir zarar gelmezdi. Acaba onlara güvenip her şeyi anlatsamıydı aslında iyi ve güvenilir insanlara benziyorlardı ama insanın sebepsiz yere iyi olanından korkucaksın demişti ataları. Bu yüzden onlara hiçbir şey anlatmıyacaktı. Hem bu zamanlarda büyücüleri ve dışlanmışları katlettiklerini okumuştu bir kitapta, bu yüzdende onlara hiçbir şey söyleyemezdi.

O bunları düşünürken Gaius ona “peki sen kimsin ,nereden geldin, nasıl böyle yaralandın, bu yaraları bir insanın yapması imkansız” diye sordu. Wednesday ise  “ben Wednesday” dedi. Merlin “Çarşamba günü doğduğun için mi adın bu?” diye sordu, Wednesday ise “hayır Çarşamba günü doğanlar dertli olduğu için adım bu” dedi. Sonra diğer sorularını cevaplamaya başladı. “Ben Lambiya nın Life köyünden geliyorum” diye uydurdu önceden okuduğu kitap bilgisinden. “Ama orası çok uzak , neden geldin ki buraya kadar”dedi Gaius . Ah bu ihtiyar çok meraklıydı onun işini zora sokuyordu hemen bir şeyler uydurması gerekiyordu. “Benim annem ve babam köyümüze saldıran yağmacılar tarafından öldürüldü köyün geriye kalanı da annem son nefesini vermeden önce bana Camelot a gitmemi çünkü burada dayımın yaşadığını söyledi ama ondan en son 20 yıl önce haber aldığınıda ekledi. Eğer dayın orada değilse git ve orada hayatına devam et oradaki insanlar seni kabul ederler dedi. Lafını tamamlayamadan ise öldü. Annemden ayrılıp eşyalarımı toplamak istediğimde oradaki adamlar beni yakaladılar ve beni zorla alı koydular sonra nedenini bilmediğim bu sebepten dolayı beni bulduğunuzda üstümde olan kıyafeti zorla giydirtiler. Ben oradan bir yolunu bulup kaçtım. En sonunda Camelot a vardığımda kocaman bir ayının saldırısına uğradım bu yarada bu yüzden oldu” dedi tek nefeste Wednesday.

Gaius ve Merlin aynı anda iç geçirdiler. Merlin elini omzuma koyup “yaşadıkların çok zor olmalı seni anlıyorum” dedi içtenlikle. Wednesday,Merlin bunu söyledikten sonra yalanından biraz vicdan azabı duyduğunu sandı ama bu yanlış anlaşılmaydı .O Wednesdaydi  vicdan duymazdı.

İki sevdiğim dizinin hikayesini yazmak istedim umarım beğenmişsinizdir. Oy verip yorum yazarsanız sevinirim.

Merlin hakkında bir kitabım daha var ona bakmaya ne dersin😉

844