6

47 11 5
                                    

FİNALE BİR BÖLÜM

Sabah olmuş, gün aydınlanmıştı. Herkes yavaş yavaş kalkmaya başlamıştı. Bu gün, dün iyiye gitmeyen ava karşılık daha iyi bir iş çıkarmak için daha çok çalışacaklardı.

Bir kaç askeri kamp alanında bıraktıktan sonra av için ormanın derinliklerine inmeye başlamışlardı. Wednesday ile elinde av malzemeleri taşıyan Merlin en arkada ilerliyorlardı.
Bir kaç saat ormanda dolaştıktan sonra bir yaban domuzuna denk gelmişlerdi. Arthur hızla okunu domuza yöneltmiş  ancak ok koşmakta olan domuzun yanındaki ağaca isabet etmişti. Bir kaç saniye sonra iki tane ok birden ortaya çıkmış ve domuzu vurup öldürmüştü.

  Şövalyeler ve Arthur bunun kimin yaptığını anlamak için etraflarına bakındıklarında Wednesday elindeki yayı yeni indiriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Şövalyeler ve Arthur bunun kimin yaptığını anlamak için etraflarına bakındıklarında Wednesday elindeki yayı yeni indiriyordu. Bunu fark eden şövalyeler ve Arthur ağızları beş karış açık Wednesday a bakıyorlardı. Onun böyle iyi bir nişancı olduğunu bilmiyorlardı.

Hava kararmaya başladığı ve çok yoruldukları için öldürdükleri domuzu ve diğer avları alıp kamp alanına dönmek için yola çıktılar. Yoldayken Wednesday nedensizce sabahtan beri izlendiğini hissediyordu. Şuanda da olduğu gibi ama etrafta kimseyi görememişti.

Kamp alanına vardıklarında Merlin yemek yapmaya başlamıştı. Wednesday ise diğerleri ile sohbet ediyordu. Sonrasında Arthur aklına bir şey geldiği için Merlin i yanına çağırdı.
**
Tyler iki gündür Wednesday ı gözetliyordu. Onu oradan alması gerekiyordu ama buradaki adamlar ona zorluk çıkaracakları kesindi. Bu yüzden doğru zamanı bulmak için onu her saniye bir gölge gibi izliyordu.

Av esnasında Merlin bir an olsun Wednesday ın  yanından ayrılmamıştı o da bu yüzden yemeklerine uyku ilacı koymaya karar verdi. En uygun zamanı beklerken Arthur, Merlin i yanına çağırdı ve bu Tyler a istediği fırsatı verdi. Merlin yemeğin başından ayrıldığında Tyler elindeki sapanla beze sardığı ilacı yemeğin içine attı. Kimsenin ruhu dahi duymamıştı.

Merlin sırasıyla herkese yemeğini verdi ve Arthur su doldurmasını istediği için yemek yemeden oradan ayrılıp göl kenarına gitti.

Yemeklerini yediklerinde üzerine bir ağırlık çökmüştü bu yüzden hepsi uykuya dalmıştı. Bunu fırsat bilen Tyler, Wednesday ın yanına yaklaştı ve ilk onu izlemeye başladı sonra yüzüne gelen saçlarını kulağının arkasına yerleştirdi. Aklına geçirdikleri güzel günler geldi ve bir an gülümsedi.  Ama sonrasında kendine gelip “bu sadece aldatmaca onu sevmiyorum onu öldürmekten vaz geçemem” deyip   Wednesday ı kucağına aldı ve sık ağaçlar arasında ilerlerken gözden kayıp oldu.
**
Merlin su doldurduktan sonra kamp alanına geri dönmüştü. Herkesin uyuduğunu görünce yemeğini alacak kimsenin olmaması onu baya mutlu etmişti. Hemen kendisine bir tabak yemek koydu. Yemeği tam yiyecekken tencerenin içine bir şey dikkatini çekti. Kepçeyle o şeyi kaldırdı ve koklamaya başladı.

Bunun uyku ilacı olduğunu hemen anlamıştı. Çünkü bu ilacı yapmak için kullanılan bitkinin kokusu çok güçlü ve keskindi. Zaten bu etrafında ki herkesin uyumasını da açıklıyordu. Ama asıl soru bunun kimin neden yaptığıydı.

Bir eksiklik var mı diye etrafına baktığında Wednesday ın olmadığını gördü. Her tarafa bakmış ama bulamamıştı. Onunda yemeği yediğini hatırlıyordu bu yüzden uyuyor olması lazımdı ortadan kayıp olması değil. Acaba kaçırılmışmıydı? Kim bunu neden yapsın ki? Onun düşmanı da yoktu.
**
Wednesday başındaki ve vücudunda ki ağrılarla gözlerini açmıştı. Gözlerini açtığında kendisine bakıp sırıtan Tyler ı gördü. Onu karşısında görünce hiç vakit kaybetmeden doğrulmaya çalıştı ama o zaman fark etti elinin ve ayaklarının sımsıkı bağlandığını.
“Benden ne istiyorsun Tyler?”
“Ne mi istiyorum? Seni istiyorum Wednesday. Senin cansız bedenini istiyorum!”
Wednesday bu soru karşısında biraz afalladı“ Neden Tyler? diye sordu. Wednesday ın tepkilerinden hoşuna gittiğini belli eden bir ses tonuyla Tyler konuşmasını devam ettirdi.
“ Neden olabilir sence? Senden nefret ettiğimden dolayı olabilir mi acaba?” Bunu söylerken pis bir kahkaha attı, Wednesday ise iğrenerek nerede olduğunu öğrenmek için etrafa bakınmaya başladı. Çevresinde ağaçlardan başka hiç bir şey yoktu, her yerde ağaç vardı, sadece sonbaharın etkisiyle sararmakta olan ağaçlar.

Wednesday, Tyler ın dikkatini dağıtmak için konuşmaya başladı. Onun dikkati dağıldığında ellerinin bağlı olduğu iplerden kolaylıkça o fark etmeden kurtulabilirdi.

“Beni öldürünce eline ne geçecek Tyler? Neden beni öldürmek istiyorsun?”
Tyler tekrardan sırıttı sonrasında ellerini çözmeye çalışan Wednesday a yaklaştı ve elleriyle onun çenesini tutup gözlerine bakmasını sağladı. Bir kaç saniye boyunca gözlerini  onun yüzünde dolaştırdı sonrasında ise tekrardan konuşmaya başladı.
“Biliyormusun Wednesday..? Çok güzelsin. Tüm erkekleri mest edecek kadar güzel ama bir sorunun var çok yanlış kişilere güveniyorsun...Bana güvendiğin gibi.” Hala pis pis sırıtıyordu “Sahiden seni sevdiğimi mi düşündün?”
Wednesday duraksamadan “Sevmedin mi?”  diye sordu. Tyler ise gözlerini ondan kaçırarak “Seni sevmedim. Hiç bir zaman da sevmicem!”

Wednesday, Tyler ın gözlerini ondan kaçırdığını fark etmişti bu yüzden sorusunu tekrarladı.  “Gözlerimin içins bak Tyler! Bir daha söyle! Beni gerçekten hiç sevmedin mi? Tyler bir kaç saniye düşündü sonrasında ise sinirle gözlerini Wednesday ın kine kenetleyip “Seni sevmiyorum Addams! Anladınmı sevmiyorum! Senden nefret ediyorum. Nefret! 
Wednesday ellerindeki gevşemiş ipi neredeyse açmak üzereydi ama Tyler ın söylediklerinden sonra duraksadı ve şaşkınca onun sinirli suratına baktı. Sahiden her şey bir yalandan ibaretmiş. Yaşadıkları her şey. Beraber geçirdikleri her an.. Sadece kullanılmıştı, onun ve sahibinin kötü emelleri yüzünden. Wednesday ağlamak istiyordu, bağırmak istiyordu ama zayıflığını asla gösteremezdi.

783

MERLİN ×WEDNESDAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin