annesini uçağa bindirmesinin üzerinden çoktan yirmi dakika geçmişken havaalanı otoparkında sakinleşebilmek için boş boş arabasında oturuyordu felix. annesi giderken oğlundan ayrılacağı için biraz fazla ağlamış, felix de annesi daha da kötüleşmesin derken kendini sıkmaktan en sonunda arabasına ulaşır ulaşmaz gözyaşlarını bırakmıştı.
tamamen sakinlediğini hissettiğinde telefonunu almış, hyunjin'e hazırlanmasını söyledikten sonra arabayı çalıştırmıştı. havaalanı şehrin dışında kaldığı için hyunjin'in yurduna gitmesi zaten bir saatini alırdı.
hala biraz üzgün hissettiği için çalma listesini kısık bir seste açmış, yola odaklanırken zaman akıp geçmişti. hyunjin'in yurdunun önüne vardığında ona geldiğini söylerken arabadan inip sigarasını yakmıştı.
hyunjin felix'in mesajını görür görmez ceketini üzerine geçirerek cüzdanını ve anahtarlarını kontrol ettikten sonra inmişti aşağı. kız-erkek karışık yurtlarının bahçesine indiğinde bir grup insanın belli bir yere baktığını görmesiyle kaşlarını çatmış, gözleri ile nereye baktıklarını takip ederken siyah saçları havada uçuşan eriğini görmüştü. yüzüne küçük bir sırıtış yerleşirken güvenlikten geçerek dışarı çıkmış, hala sigarasını içen felix ise önünde dikilen hyunjin'in suratını dumanını üflemişti.
insanların hala kendilerine baktığını bilirken ensesinden kavrayıp dudaklarına yapışmıştı onun hyunjin. felix bu öpücüğü bekliyormuşcasına yine öpücükleri arasında gülümserken hyunjin'in hafifçe alt dudağını dişlemesi ile ağzına minik bir inleme bırakırken ayrılmışlar, hyunjin bir şey söylemeden yolcu koltuğuna kurulurken felix ise sırıtarak başını iki yana sallamış, sigara çöpünü ise çöp kutusuna atarak arabaya geçmişti.
"nereye gidiyoruz?"
"alışverişe"
"tamam da nereye?"
"görürsün gidince hyunjin"
hyunjin gözlerini devirerek kollarını göğsünde birleştirmiş, camdan dışarıyı seyrederken felix ise ona uyarak konuşmamış, sadece yola odaklanmıştı.
"şarkı aç bari, sıkıldım"
"aç hyunjin, araba kullanıyorum farkındaysan"
felix ona yandan bakarak konuşmuş, geri yola dönerken hyunjin telefonunu cebinden çıkararak bluetooth'a bağlamıştı telefonunu.
"kim petras sever misin?"
"nefes almayı sever misin?"
"oha, hep böyle bi sahne yaşamak istemiştim. filmde miyiz şu anda, nerede kamera?"
hyunjin dramatik bir şekilde arabanın içini kontrol ederken felix büyük bir kahkaha bırakmış, gülmekten önünü göremezken ise arabayı yavaşlatmıştı. arabayı yavaşlattığı için arkasındakiler ona korna çalarken sakinlemeye çalışıp geri hızlanmıştı. hyunjin hala yüzündeki gülümsemesiyle gülüşünü sakinleştirmeye çalışan felix'i izlerken başını telefonuna eğmişti.
arkada çalan kim petras şarkısına son ses birlikte eşlik ederlerken büyük bir alışveriş merkezinin otoparkına giriş yapmıştı felix.
"önce markete uğrayalım da, onları arabaya koyar yukarı çıkarız"
hyunjin felix'e başını sallayarak arkasından onu takip etmiş, beraber alışveriş merkezinin en alt katında bulunan büyük markete girmişlerdi.
"hangi şampuanı kullanıyorsun?"
boş alışveriş arabası ile reyonlar arasında dolanırlarken felix gözlerini şampuanlarda dolandırmış, hyunjin ise felix'i fazla sorgulamadan kullandığı şampuanı ve saç kremlerini sepetin içine atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FANCY
Fanfichyunjin: beach club tuvalet kapısına hanginiz numaramla birlikte 'öpüşme yok, sadece sakso' yazdı? [hyunlix]