- Kahveler geldiii!
- Gızım ne dadım ben sana gahva mahva bılmam bana çay gatır damadımmı
- Abi tamam sakin ol yenge kahve getirmiş onu içelim
- Lan sen banım işime ne garışın
- Abi karışmak demeyelim ya
Bildiğin kargaşa olmuştu ama ben Yangabızın bu haline alışıktım o yüzden pekte önemli değildi.Araya Yapraknaz girerek;
- Kavga etmeyin lütfen!
Şemsettin Yangabızla konuşmayı kesip Yapraknaz'a baktı
- Sevgilim ne kavgası her zamanki halimiz merak etme.Yapraknaz ' ı sakinleştirmişti. Ani bir hareketle Şemsettin dudağına asıldı, evet Yapraknaz utanmasaydı bu an devam edebilirdi. Yangabız ve ben az önce böyle bir olay yaşanmamış gibi duruyorduk. Bir kaç saniye ortam sessizleşmişti.Yine ve yine sessizliği bozan Yapraknaz oluyordu
- Heey size harika bir haberim var! Bu gece patlıycaz! Okulun zengin çocuğun akşama partisi var! Ve hepimiz gidiyoruz!
- Söyle bakalım partiyi veren erkak mı? Gız mı?
- Ne önemi var?
- Söyle
- Erkek?
- Gidilmiyor
- Ne? Enişte ne saçmalıyorsun neden gitmeyeceğiz?
- Gidilmeyecek dedim lan!
- Abi istersen düzgün konuş sevgilimle
- O da ilk baştan anlasın ozaman!
- Dolmanur söylesene sen de birşey!
- Gitsek güzel olur elbette öyle değil mi Yangabız?
- Olmaz! Ne diye o adamın evine gidecekmişiz!
- Parti adı üstünde Yangabız! İzin vermeme sebebini anlayamıyorum
- Öyle işte
- Yangabız yoksa sen? Kıskanıyor musun? Sevgilim benim senden başka kimsede gözümün olmadığını biliyorsun değil mi?
- Ne kıskanması!
- Lütfen sinirli halini bir kenara bırak ve eğlenmemize bakalım.Burdan anlıyoruz ki onun anlayışla karşılayan tek kişisi bendim. Kimse sözünü geçiremezdi bu adama öyle değil mi? Ben geçiriyordum işte.
Okuldan çıkıp Yapraknazla alışverişe gitmiştik parti için. Kaç tane mağazaya girdiğimizi bile hatırlamıyorum, ikimizinde istediği bir model yoktu. Ben kendi fiziğime yakışacak elbise bulamamıştım o da aynı durumdaydı. Bu geldiğimiz mağazaya da 1 saat önce gelmiştik.
- Bu kırmızı elbise nasıl?
- Güzel evet
- O zaman dene Dolmanur
- Tamam
- Yoruldum gerçekten ya, hızlı deneKabine girip elbiseyi giydim. Elbise kırmızı kısa ve dardı güzeldi.Eğer fiziğimi anlatmam gerekirse kum saati bir fiziğe sahiptim. Böyle olmak gurur verici güzelliğimin en büyük yanı! Kabinden çıkıp Yapraknazın yanına gittim.
- Çok güzel olmuşsun gerçekten de! Ama elbise çok sade! Düz bir elbise bu Dolmanur
Aynaya tekrar baktığım da Yapraknazın haklı olduğunu düşündüm.
- Ne yapacağız?
- Yeni elbise bulacağız!Kendimde aramaya koyulmuştum. Üstümdeki elbiseyle. Koyu kızıl bir elbise bulmuştum elbise aşırı güzeldi üstümdeki elbiseden! Bu elbise de dar ve kısaydı, mini elbise gibi. Elbisenin bitiş noktası kıvrımlıydı ve bitiş yan taraflarında sarkan kumaşlar vardı. Omuzlarda biten bir elbise dekoltesi yok. Arkası ise bel tarafı açıktı, abartılı olmasa bile fiziğime uyan en iyi elbise!
- Yapraknaz buna acilen bak!
Yapraknaz aramayı bırakıp hızlıca bana bakmıştı
- Oha! Yani oha! Mükemmel bu!
- Deniyorum ozaman!
- Dene!
Kabine gidip denedim aynaya baktım ve evet! İşte ben, mükemmellik!Yarım saat daha mağazada gezinmiştik. Yapraknaz'a elbise bulabilmek için ona da siyah bir elbise bulmuştuk. Onun fiziği de benimki kadar güzeldi. bulduğunuz elbise de siyah kısa ve dardı kolları yoktu ipli, bacak kısmının bir tarafı açıktı ve beyaz uzun sarkan ipleri vardı. İkimizin elbisesi de abartılı değildi. Zarif ve asilce! Konuşmak gerekirse Yapraknaz ilk defa bu kadar dar bir elbise giyiyordu üstüne fazlasıyla kısaydı ona dönerek
- Yapraknaz sadece güzel gözükmek için değil mi?
- Ne?
- Çok dar değil mi?
- E yani? Sen de giyiyorsun?
- Beni karıştırma ben hep böyleyim!
- Dolmanur ne demek istiyorsun?
- Sende birşeyler var
- Ne demeye çalışıyorsun
- Şemsettinle yaramazlık yapmazsın umarım!
- Ne yaramazlığı canım
- Yapraknaz!
- Eheh!
~ ~