3. | Tekrardan karşılaştık |

77 16 20
                                    

Depremden dolayı ara vermiştim biraz ama döndüm tekrar selamm!

Bu arada, bazı yerler text olucak ilerleyen bölümlerde full düz yazı değil.

Ve bu bölüm Jungkook'un anlatımından olacak çoğunlukla. Haberiniz olsunn.

İyi okumalarr.🤍🤍

•••

Jungkook'tan •

Uzun süredir boş duran karşı villaya, dün taşınmışlardı. Ama bugün gelmişlerdi, yani, mantıklıydı bence.

"Jungkook, hissediyorum onu." dedi yanımda minik bedeniyle uzanan Hoseok. Yani aslında Hobi, köpek adı Hobi. Bu durum biraz, karışık.

Patisiyle dürtmüştü tekrar. "Ya kime diyorum ben!" Kıkırdamıştım. Bu haliyle normal halinden çok daha şirindi. Başını sevdim.
"Neyi hissediyorsun sen bakayım?" dedim gülümseyerek.

Patisini çekti ve gözlerimin içine baktı derince. "Onu." dedi. "Onu hissediyorum." Gülümsemem anında solarken yutkundum. "Emin misin? Hissediyor musun ruh eşini?" başını sallamış ve koltuğun tepesine çıkıp camdan dışarı bakmaya başlamıştı. Tam karşı villaya.

"Eşya taşıyorlar Hobi neresini hissettin? Ruh eşin bi kamyon şoförü, taşımacı falan değildir herhalde." Gülmüştüm, Hoseok'ta hafif elimi ısırmıştı. "Ah! İyi be demedim birşey. Odama gidiyorum ben."

Merdivenlerden çıkarken camdan bakmaya devam ettiğini görmüştüm. Kendi kendime gülümseyip odama gittim ve telefonumla oynamaya başladım. Yarım saat sonra Hobi gelmiş ve yanıma kıvrılmıştı.

"Hissediyorum, o. Gelecek, biliyorum." Telefonu kapatıp ona döndüm. "Geldiği gibi atlarsın artık kucağına, pis uke seni." Hobi hırlamaya başladığında kahkaha atmıştım. "Sensin be uke, ayrıca olmaz. Doğru zamanı beklemem gerek. Daha zamanı değil."

Başımla onaylamış, gözlerimin yavaşça kapanmasıyla uykuya dalmıştım yanımda ki hırıltılı minik beden ile.

Sabah •

Tişörtümün ucunun çekiştirilmesiyle uyanmıştım. "Sanada günaydın pis böcük. Bırakmadın rahat rahat uyuyayım." Kalkmış, esneyip kendime gelmiştim. Gözlerimi ovuşturdum. Hobi'nin başını sevmiş, kalkıp banyoma ilerlemiştim.

Yüzümü yıkamış, saçlarımı taramıştım. Odama geri geldim. "Hobi, dışarı. Giyinicem." Hobi dışarı çıkmıştı, kapıyı kapattım ve dolabımın yanına gidip kapaklarını açtım. Biraz göz gezdirdim. Üstüm için bol siyah tişört, altıma yine siyah dar pantolon almıştım.

Hızlıca üzerimi değiştirdim, telefonumu alıp odadan çıktım. Hobi aşağıdaydı. Mutfağa gittim kendime gevrek yapmak için. Üst raftan kase aldım, tezgaha koydum. Buzdolabını açtım, sütü çıkartıp kasenin yanına koydum. Tahta dolabımı da açıp mısır gevreğini almış onu da süt ve kasenin yanına koymuştum.

İlk önce tabiki gevreği, daha sonra sütü eklemiştim. Biraz karıştırmış masaya oturup yemeye başlamıştım. Hobi'yi çağırmıştım, ama gelmemişti. Yemeğimi hızlıca bitirmiştim. Bulaşık makinesine yerleştirdikten sonra tam kapağını kapattığım sıra, Hobi deli gibi havlamaya başlamıştı.

Koşarak içeri gittim. "Noluyo Hobi? Ne bu bağırışma?" Hobi camdan dışarı doğru havlıyordu. Cama doğru ilerledim, dışarı baktığım da dün adamların eve eşyalarını getirdikleri ailenin, bugün kendilerinin geldiğini görmüştüm. Arabadan benimle yaşıt oğulları indiğinde Hobi daha şiddetli havlamaya başlamıştı.

Sanırım Hobi'nin bahsettiği ruh eşi bu çocuktu. "Vaay, yakışıklıymış senin ki." Hobi bana dönüp hırlamıştı. Güldüm. "Sulanmıyorum be iyi. Senin zaten." Hobi kapıya koşup tırmalamaya başlamıştı. Kavuşmak için daha vakitleri olsa da, en azından bahçeye çıkmak ona daha yakından bakmak istiyordu. Dış kapıyı açtım, bahçeye fırlamıştı. Bende anahtarı alıp kapıyı kapattım ve peşinden gittim. Çocuk bizi farkettiğinde gülümsemişti. Bu çocuk, fazla tanıdıktı. O Hobi'ye bakarken ben ona bakıyordum.

Protector - {Sope}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin