4 ❊ KIZ VE NEFRETİ

1.3K 161 31
                                    

🌑Middle Of The Night (violin/ joel sunny)

RAMONA
KIZ VE NEFRETİ
ALTMIŞ DOKUZUNCU BÖLÜM
🐺

Profesör Demetrius gözden kaybolduğunda ben de akademinin uçurumuna doğru yürüdüm. Aşağı baktım.

"Bu bir intihar mı olacak yoksa dayanabildiğin bir şey mi?" diye sordu biri. Başımı kaldırdım ama kaldırmadan önce de varlığını fark ettiğimden, atlayışımı geciktirmiştim. Kokusu rüzgarla karışık soluk günışığı gibiydi. Bir erkek rüzgarkesendi. Kanatları yukarıda dalgalanarak onu hava tutuyordu. "Merdivenler zorluyor, değil mi?"

Üstümdeki gölgesi hoşuma gitmediğinden kenara kaydım. "Evet. Hiç kullanma gereği duydun mu ki?" diye sordum, kanatlarını düşünerek.

Kaşları bir an kalkar gibi oldu, dudakları kıvrılmak istedi. "Cezalar dışında hayır." Hafifçe alçaldı. "Yardımcı olayım mı?"

"Karşılığında?"

"Belki az önce yaptığın şeyi, derslerde karşılaşırsak diye, bana yapman konusunda anlaşırız." Elini uzattı. Steinmod ile olanlardan bahsediyordu muhtemelen. Tereddütlüydüm; bir yandan istemiyordum, bir yandan da atlarsan parçalanacak kıyafetlerimle tekrar uğraşacak olmak hoşuma gitmiyordu.

"Muhtemelen anlaşamayız." dedim. Kimseye hiçbir söz vermezdim. Anlaşma yapacak halim de yoktu bu saatten sonra.

"Fark etmez. Bir şey istemiyorum."

Elimi uzattığımda, iri kavrayışına ve soğuk tenine rağmen yumuşak bir tavrı olduğunu fark ettim. Olesya gibi kolumu çıkarmadı havalandığımda, hatta çok yavaş ve kontrollüydü. Bir an etrafta başka rüzgarkesen olup olmadığını kontrol ettim ama yoktu. Bu adam, tatile rağmen akademide kalmış birkaç düzine öğrenciden ve biriydi.

Beni aşağı bıraktıktan sonra kendi de ayaklarının üstüne indi. Gri saçlı, parlak mavi gözlüydü. Boyu uzundu, beli fazla ince ve omuzları da ortalama genişlikteydi. Lavia standardının biraz altında kalan bir kurt fiziğine sahipti. Onu karşılaştırabileceğim başka türe hakim olmadığından, anca bunu diyebilirdim. "Adım Wallace."

"Peki." diyerek yana kaydım.

Duvara yaklaşmamı izlerken kaşlarını çattı. "Senin adın yok mu?"

Cevap vermeden, sürünün olduğu yeri düşleyerek duvara girdim. Nerede olduklarını hayal etmeme rağmen sadece onları görmeyi istemek de işe yaramıştı çünkü bir şifacının yeri gibi kokan odadaydım.

Steinmod hala baygındı, başında Julius ile Ocallaghan vardı. Axel'in üstü çıkarılmış, tüm gövdesi bandajlanmıştı; Gunnar, onu sarsmak istermiş gibi dibindeydi, bir eli ise Leda'nın avucundaydı. Şifacı olduğunu düşündüğüm kadın, Raymond'un yattığı yatağın yanındaydı. Olesya'nın elleri Raymond'un üstündeydi ve kadınla birlikte onu ayıltmaya çalışıyordu.

Raymond birden, derin bir nefes alarak doğruldu. Olesya rahatlamış ama perişan olmuş bir çekingenlikle bir adım geri attı. "O ne sıkı bir yumruktu," dedi Raymond, Olesya'ya bakıp sırıtarak.

"Ray... Sürü..."

Raymond'un gözleri, Olesya'nın kolunun yanından arkaya doğru kaydı. Birileri ona bir şey gösteriyor ya da hatırlatıyor olmalı ki yüzü ciddileşti. Hızla ayağa kalktı; ilk Olesya'nın alnını öptü, sonra da sorun olmadığını belirtircesine elini hafifçe sıkarak yanından geçti. "Nasıl durdu?" diye sordu, Steinmod'a bakarak. Bir an göz bebekleri büyüdü, bakışları beni buldu. Geldiğimde beni fark etmemiş olanlar da bana döndü. "Teşekkürler," dedi Raymond.

KIZ VE ÖFKESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin