Herkese merhaba,
Buraya başladığınız tarihi bırakabilirsiniz🤞
İyi okumalar 💗
🖇️
"demir, aç kapıyı. Aç diyorum sana aç aç" demire bağırırken bir yandan da kapıya vuruyordum. Açılmayacaktı, biliyordum, her zamanki gibi olacaktı. Günlerce bekleyecektim. Kimse bulamayacaktı. Aç Kalacaktım.
"elfin bağırma, kafamı siktin yine."
"aç şu kapıyı, bıktım senden bırak beni"
Adım seslerini duyuyordum. geliyordu. Elime kenardaki odunu alıp beklemeye başladım. Kapının kilidini açarkan benimle konuşmaya başladı "Güzel sevgilim neden öyle diyorsun?""Demir sen yine mi iğne yaptın kendine" o artık benim aşık olduğum adam değildi o artık uyuşturucu bağımlısı olmuş başka biri gibi olmuştu. "Benden bıktın mı sevgilim?"
ben artık onun sevgilisi değildim."Bana sevgilim deme"
"sevgilimsin" kapıyı açmıştı.
İçeri doğru yürürken yüzünü buruşturdu rutubet kokusundan buruşturmuş olmalıydı. Ben burada yaşıyordum be.
Üzerime doğru geliyordu elimdeki odun yere düştü, adımlarım geriye doğru gidiyordu.İrkilerek uyanmıştım rüyadan. Çok nadir de olsa bu anları rüyamda görüyordum. Telefonum çalmaya başlamıştı bu saatde arayanı tahmin etmek zor değildi. Telefonu açar açmaz annem konuşmaya başladı.
"Annecim 22 yaşında kızsın hala akşama kadar uyuyorsun."
"Anne 22 yaşında kız olmamla ne alakası var allah aşkına ayrıca saat 9"
"Annene laf yetiştirme. yarın hakan amcan seminer verecekmiş okulda"
"doktor hakan öztürk mü benim amcam""Doğru söylüyosun deden demeliydim. yaşlı başlı adam ne semineri verecekse size."
"Anne yaşlanınca bilgiler siliniyor mu?"
Annemlerin evinden zil sesi gelmişti.
"elfinim kapı çalınıyo hadi kapatıyorum dikkat et kendine."
"tamam annecim öptüm çok"Telefonu kapatıp yataktan kalkmıştım. Okul sömestr tatiline girmişti ama tıp öğrencileri için ünlü doktorlar konuşma yapmak için geliyorlardı. Annemin hakan öztürk'ün geleceğinden nasıl haberi olmuştu diye düşünmeden edemedim. Konuşmaların hiçbirini kaçırmıyordum herbirinden öğreneceğim şeyler önemliydi benim için.
Tıp seçmiştim annemler de zamanında saygı duymuşlardı. Fakat şimdi tatillerde bile çalışmak zorunda olduğum için şikayet ediyorlardı. İlk sınıfta çalışma temposuna ayak uydurabilmek için kütüphaneye giderdim.
Orada doğa ile tanışmıştım. Doğa benim en yakın arkadaşımdı. Şimdi düşünüyorumda doğa ile kütüphanede karşılaşmamız çok garip çünkü o ders çalışmaktan nefret eder. Bir yere odaklı kalamaz. Ve buna rağmen 3.sınıflarda birinci.
Dersi dinler birilerinden not ister son hafta çalışır ve en yüksek notu alır.Bu akşam doğa ile bir yerde yemek yemeye gidecektik. Nerede olduğunu sorsamda sürpriz diyerek asla söylememişti. Mutfağa gidip kendime kahvaltı için ne hazırlasam diye buzdolabını açıp bakmaya başladım.
Ne kadar süre geçmişti bilmiyorum ama elimde iki yeşil sem sert elmalarla ayrılmıştım dolaptan.Elmaları yıkayıp ada tezgahın üzerine koydum. Alt dolaptan kesme tahtası çıkarmıştım elmaları dilimleyip düz bir tabağa koymuştum ama şuan hiç iç açıcı gelmiyordu. Üzerlerine tarçın serpmeye karar verip ocağın üstündeki baharat dolabına doğru gittim. Şimdi hangisinin zerdeçal hangisinin tarçın olduğunu anlamam gerekiyordu.
Kavanozlardan birini açıp kokladım tarçını tekte bulmuştum. Ağzımdan kaçan sevinç nidasına engel olamamıştım. "yess be"
Tam bu sırada mutfağa doğa girmişti.
Evet doğada evimin anahtarı vardı.
"Günaydın bu dünyada ki en iyi insan, en iyi arkadaş, en iyi tıp öğrencisi, en iy-"