"Hadi Soobin dışarı bak."
Kafamı uçağın iç tarafına çevirdim.
"Gerek yok, iyiyim ben böyle."
Çenemi tutup cama doğru çevirdi, dudaklarımı öptükten sonra dışarısını gösterdi.
"Bak çok güzel değil mi?"
Gülümsedim.
"Güzel ama korkutucu."
Gülümsedi.
"Hayır korkutucu değil."
Bunları konuşurken yemek servisi yapılmaya başladı.
"Bu kez çok düşünmeyeceğim." Dedim.
Hostes gelince Kai'ye baktım.
Uzanıp yukhoe alınca bende aynısını aldım.
"Yukhoe sever misin?" Dedim.
Başını aşağı yukarı salladı.
"Küçüklükten beri en sevdiğim yemeklerden olmuştur." Dedi.
Gülümsedim ve yemeğe odaklandım.
°
Gözlerimi açtığımda gece olmuştu, uçaktaki ışıklar sönmüştü sadece küçük sarı ışıklar açıktı. Uyumuşum, hemde Kai'nin omzunda. Kai'de uyumuştu. Başımın üstünde Kai'nin kafasını hissettim. Uçakta uyumak için güzel bir pozisyon. Sabah çok erken kalkmıştık. Tekrar gözümü kapattım.
°
Gözümü açtığımda sabah oluyordu, hâlâ Peru'ya ulaşamamıştık. Kafamı Kai'nin omzundan kaldırdım. Uyanıktı ve telefonu ile uğraşıyordu. Yanağını öptüğümde uyandığımı farketti.
"Günaydın Soobin."
Gülümsedim.
"Omzun yatağımdan daha rahat."
Gülümsedi.
Telefonuna baktım.
"Kiminle mesajlaşıyorsun?"
Doğruldu.
"Tadeas ile."
Kaşlarımı çattım.
"O kim?"
"Bilmiyorum, daha yeni tanıştık, yemin ederim 2 dakika önce konuşmaya başladık."
Onun bu panik halleri hoşuma gidiyordu.
"Emin misin? Onunla mesajlaşırken mutlu görünüyordun." Dedim.
Yüzünde bezgin bir ifade vardı.
"Soobin benimle oynama."
Gülmemek için zor duruyordum. Kaşlarım hâlâ çatıktı.
"Kai, telefonunu ver."
Bunu yaptığım için vicdan azabı çekiyordum ama hoşuma gidiyordu.
Kaşlarını çattı.
"Hayır." Dedi.
Kaşımı kaldırdım.
"Kai telefonunu ver, veya verme en kötü bir daha konuşmam seninle."
Sıkıldığını belirten bir nefes verdi.
"Tamam al."
Elinden aldım, mesajlara göz gezdirdim. Sadece Kuzey Kore hakkında konuşmuşlardı.
Güldüm ve telefonu geri verdim.
"Gerçekten Kuzey Koreli biri ile mi konuşuyorsun."
Gözlerini devirdi.
"Birazdan engelleyecektim zaten." Dedi.
Ona sarıldım.
"Tamam tamam devam ettirmeyeceğim."
Güldü ve Tadeas'ı engelledi.
"Eğlence anlayışın bok gibi."
Gözlerimi açtım.
"Ne? Kai ilk defa kötü bir kelime kullandın."
Başını aşağı yukarı salladı.
"Garip." Dedim.
"Normal." Dedi.
°
Peru'ya varmıştık, yere inerken uçak çok sallanmıştı, Kai'ye sımsıkı tutunduğumu hatırlıyorum. Sonunda yere inmiştik.
"Buradan çocuklar." Annemi takip ettik. Sersem gibiydim, Kai ise sürekli etrafa bakıyordu.
Babam bir kaç işi hallederken annem ben ve Kai yemek yiyorduk.
"Yolculuk nasıl geçti çocuklar?"
Kai gülümsedi.
"Güzeldi, Peru'ya gelmeme müsade ettiğiniz için tekrar teşekkür ederim."
Annem gülümsedi.
"Çok teşekkür etme, seni ailecek seviyoruz."
Annem bana baktı.
"Peki sen Soobin? Senin yolculuğun nasıl geçti?"
Elimi Kai'nin bacağından çektim ve doğruldum. Aniden sorunca korkmuştum.
"İyi geçti." Dedim.
Bir süre sonra babam geldi. Annemin yanına oturdu.
"Herşeyi hallettim, bundan sonra yeni evimize gideceğiz."
Konu açılınca konuştum.
"Şey baba biz Kai ile-"
"Biliyorum biliyorum, ayrı yaşamak istiyorsunuz."
Annem ve babam birbirlerine baktılar ve güldüler.
"Soobin sana zaten yatılı bir okul tutmuştuk beraber oraya gidersiniz."
Masadaki herkes gülümsüyordu.
"Teşekkür ederim anne ve baba."
Kai'de gülümsedi.
"Teşekkür ederim Bay ve Bayan Choi."
Annem gülümsedi.
"Bana anne veya kaynanam diyebilirsin."
Kai'nin yüzünde anlamamış bir ifade vardı.
"Ne demek istiyorsunuz?"
İkiside gülümsedi.
"Biliyoruz."
…ᘛ⁐̤ᕐᐷ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
୨୧ WOUND ⊰⊹ Sookai ✧
Fanfiction"Yaralarım geçmiyor Soobin..." "Merak etme geçecekler..." ♪~🫀 Bölümler kısa.