eyes of vengeance

1K 121 142
                                    

Gorseon ve Sirius Krallıkları arasında ki savaş tüm caniliği ile devam ediyordu.
Lakin bugün gelen atlılar ile
Gorseon Krallığının üstünlük sağladığı haberi tüm ülkeye yayılmıştı.
Gorseon halkı sevinç nidaları atarken Sirius krallığının vatandaşlarının çoğu ölümün kendileri için en az acı olanını diliyordu.

Askerler tarafından tüm ülkeye haç işareti dağıtılmış ve Kral Jeon Jungkook'u kutsamak amaçlı törenler düzenlenmişti.

Olaylar böyle ilerlemeye devam ederken bir yandan da Sirius Krallığından gelen esir kadın ve genç kızlar köle başlığı altında satılmak için tüccarlara bir miktar para karşılığında veriliyordu.

Köle pazarlarında çoğu kadın istemeyerek, ağlayarak onu almalarını engellemeye çalışırken o bu kadınları tepkisiz izliyordu.

Genç kız çoğu kişinin aksine köle pazarının en işlek yerinde platform gibi yüksek bir yerin ortasında bilekleri kaçmasın diye demire bağlanıp sarkmış bir şekilde duruyordu.

Dolgun dudakları, açık kahve gözleri, kavisli burnu ve güneşte parlayıp beline kadar uzanan altın sarısı saçları ile saf bir güzelliğe sahipti. Hatta şuan olduğu durumda olmasa bir Tanrıça edasıyla insanlar ona tapardı.

Üstünde ki çoğu parçalanmış, vücudunun sadece belirli kısımlarını kaplayan eski bir köle kıyafeti ve tozlanmış yüzü ile de oldukça dikkat çekici gözüküyordu.

Yukarıda bir kurbanlık koyun gibi bağlanmış bilekleri morarmaya yüz tutmuştu. Artık canını yakmaya başlarken yüzünde ki ifade her zaman aynıydı. Nefret ve öfke gözlerinden akıyordu ancak yüzü bu duyguyu hiçbir şekilde yansıtmıyordu. Sürekli olarak gözlerini etrafta gezdiriyor ve midesinin bulandığını hissediyordu. Günlerdir midesi açlıktan dolayı boş iken şuan bunu düşünecek durumda olmadığının farkındaydı.

Sürekli önünde durup yüzünden çok vücuduna bakarak yanında ki adamla konuşanlara karşı sağır olmayı diledi Tanrıdan. Sonra bu düşüncesinin yanlış olduğunu farkedip bu yüzleri aklına kazımaya çalıştı. Unutmaması gerekiyordu. Kesinlikle unutmaması.

"Nereden geldi?" farklı bir dilde konuştuklarında onun onları anlamadığını düşünüyorlardı ancak o bir sürü farklı dili bilen bir kızdı.
Konuştukları Gorseon Krallığının diline ait iken onları anlamaya çalıştı.
"Sirius'da olan savaştan gelenlerden bazıları." yüzüne baktığı zaman adam konuşmaya başladı tekraren
"Dikkat çekici bir güzelliği var!" dediği zaman genç kızın yanına daha fazla yaklaştı ve tam önünde durup incelemeye başladı.

Gözleri, yüzünden yavaşça aşağıya inerken pürüzsüz bacaklarında durdu bakışları, sırıtarak
"Onun için ne kadar istiyorsun?" dedi.
Satıcı adam söylemekten yorulmuş bir şekilde "10 bin won." dedi.

Adam şaşkın bir ifadeyle kıza bakmayı sürdürüyor ve düşünüyordu.
Böyle bir savaş zamanında bu kadar para kaybetmek akıl kârı değildi.
Ama istediği ve aklından geçen iğrenç düşünceler de zihninde ağır basmaya yakındı.

"İndirime ne dersin?" diyerek teklifde bulunduğu zaman siyahi tüccar kafasını iki yana sallayarak eliyle bilekleri bağlanmış kızı işaret etti ve "Onun için bir sürü won harcadım ve kârım olmadan vermem." dediği zaman adam olumsuz bir şekilde başını sallayarak uzaklaştı.

LALISA |lisggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin