6

12 1 0
                                    

Özlüyorum.

Hatta özlemimden ölüyorum.

Bir insanın kalp ağrısından da ölebileceğini öğreniyorum.

Günler sanki yıllardan bir parçaymış gibi göğsüme batıyor, solmuş kalbime yaralar emanet ediyor. Bu bazen nefeslerimi tıkıyor ama alışıyorum, hayır, alışmak zorunda kalıyorum.

Bilirsin, bazı şeyler bir süreden sonra zorundalıktır. Yapmak istemezsin ama zorundasındır işte.

Olmasa da olur dersin ama olmalıdır.

Mesela sensiz olmak istemiyorum, yolumu üç sokak uzatmak, her gün üç sokak ölmek istemiyorum.

Ama yapmazsam da öleceğimi biliyorum ve yaşamak zorunda olduğumu hatırlatıyorum kendime.

İlk sokakta dans ederken, ikinci sokakta sırılsıklamız yağmurun altında ve en kötüsü üçüncü sokakta tek başımayım kışın ortasında.

Ben bu yalnız kalmanın bana getirdiği ağır yükü hafifletemiyorum, beni böyle sefalet içinde bırakıp gitmene anlam veremiyorum.

Ben gözlerinde, gür kirpiklerinin ortasında capcanlı bir toprağı andıran o gözlerinde, gördüğüm o içimi cayır cayır yakıp kavuran o duyguları unutamıyorum. Bana öyle baktıktan sonra bir anda hiçbir şey olmamış gibi silinip gitmemize anlam veremiyorum.

Eskisi gibi olmak istiyorum ama bunun olamayacağının da farkındayım, çünkü sen beni tamamen geride bıraktın. Sana gelmekten vazgeçtiğimi düşündüğün ilk an beni sildin, oysa ben seninle barışmak için gururumu hiçe sayıp sana gelmiştim, sense sadece bir kere bana küçücük bir adım attın. O kadar küçüktü ki, tabiri caizse fakir tesellisi bile diyebilirdik. Sen o küçücük adımınla yine sana koşmamı bekledin ama ben yapmadım, yapamadım çünkü çok yoruldum.

Biliyorum, yorulduğumu asla fark etmedin ama ben yapamıyorum. İçim içine hala cayır cayır.

Bana gel, son kez bana gel. Bunu hak ediyorum. Emin ol son kez bana gelirsen çok güzel olacağız. Sana çiçekli bahçeler veremem ama kışın ortasında ellerini sonsuza kadar ısıtabilirim.

Yalvarırım başkasına gitme, sevgimi böyle ezip geçme. Son defa, son kez. Lütfen, bana gel.

Küçük Kalp SancılarıWhere stories live. Discover now