Kan ter içinde uykusundan uyandı Serpil. Ağlayarak annesine seslendi . Annesi koşarak odasına girdi.
"Yine mi kabus gördün?"
Serpil başını salladı ve gözyaşlarını silip sarıldı annesine. Bu kabuslar, gece dinmek bilmeyen ağlamalar, Serpil henüz bir yaşındayken bile oluyordu. Gördüğü rüyayı anlatırken de, bizzat şahit olmuş gibi anlatıyordu. Ruhlarla konuşabildiğini, ruhları çağırabildiğini, onlara dokunabildiğini söylüyordu. Annesi defalarca kez psikiyatriste götürmüş, verdiği ilaçları saati saatine kullandırtmasına rağmen, ardı arkası kesilmiyordu bu kabusların. Söylediklerine inanmak deli işinden başka bir şey değildi, inanmamak da mümkün gözükmüyordu.
"Gel bu gece beraber uyuyalım." dedi ve kollarını sıkıca kızına sararak uykuya daldılar.
Sabaha sağ salim çıktıkları için dua eden kadın yavaşça kalkarak kahvaltıyı hazırladı ve Serpil'i uyandırdı. Beraber kahvaltı ettikten sonra Serpil'i okula bıraktı, kendisi de işe doğru yola çıktı. Metronun altından geçerken, kenarda takı tezgahı kurmuş yaşlı bir kadın gördü ve ona yöneldi. Eğilerek sattığı takıları incelemeye başladı.
"Sen Serpil'in nesi oluyorsun?" dedi yaşlı kadın ciddi bir tavır takınarak.
Kadın dehşete düşmüş bir şekilde bakakaldı ve kekeleyerek cevap verdi.
"Annesiyim, siz kızımı nereden tanıyorsunuz?
"Annesi olmadığını bilecek kadar yakından tanıyorum ben o çocuğu.""Böyle uydurma şeyleri her yerde söyleyip insanların aklını karıştırmayın lütfen, hem ben buradan her gün geçerim, kızım bu yolu kullanmaz, yalnız başına da gezmez. Sizi daha önce görmedim, kızımı görüp tanıyor olmanız da mümkün değil. Sanırım başka biriyle karıştırıyorsunuz." dedi ve kaçar adımlarla uzaklaştı.
Yaşlı kadın arkasından bağırdı.
"Zamanı geliyor, vakit istemiştin, onu doğru büyütebilecek kadar vakit. Büyütebildin mi?"
Kadının bu söylediklerini işiten kadın hızlıca geri döndü.
"Büyütebilecek en doğru şekilde büyüttüm, bugün dokuz yaşına giriyor. Dokuz yıl boyunca da kendim doğurmuş gibi, sevgimle, emeğimle büyüttüm. Şimdi söyler misiniz, siz tüm bunları nereden biliyorsunuz?"
Yaşlı kadın dalgaya alır gibi gülümsedi.
"Biliyorum, çünkü o çocuğu ben yarattım."
Kadın şaşkınlıkla bakakaldı ve hiçbir şey söyleyemedi, yaşlı kadın konuşmasına devam etti.
"Ben Feride'nin annesiyim ve Serpil'de benim torunum. Babası var mıydı? Feride sana hiç herhangi bir ilişkisinden bahsetti mi?"
"Hayır. Utanıp, çekindiğini düşündüğüm için, onu bunu anlatmaya zorlamadım. Bir annesi olduğunu da bilmiyordum. Ancak "ben yarattım" derken ne anlatmaya çalışıyorsunuz bunu da anlamadım?"
Yaşlı kadın sözlerine devam etti.
"Ben yarattım derken, ellerimle yarattım diyorum. Ellerimle yarattım ve kızımın rahmine yerleştirdim. Çünkü o çocuk büyüdüğünde, önemli bir iş yapacak. Ve sen bunu göremeyeceksin. Feride'nin sana, kızının önemli bir olaya şahit olup, büyük ve kurtarıcı bir iş yapacağını anlattığını biliyorum. Zaten o yüzden alıp çocuğu, kaçmadın mı yıllarca?"
"Bu zırvalıklara daha fazla tahammül edemeyeceğim, siz çocuğumu böyle saçma şeyler anlatarak benden almaya geldiniz yalnızca. Ama alamayacaksınız, böyle metro altlarında tezgah açarak ona bakabileceğinizi mi zannediyorsunuz? Bu konuşma hiç yaşanmamış gibi hayatlarımıza devam edelim, kızıma ulaşmaya çalışıp aklını bulandırmayın onun da." diyerek yoluna devam etti kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Kız
FantasySerpil, hiç doğmaması, annesinin karnında ölmesi gereken bir bebektir. Ancak iyi niyetli bir tanrı tarafından, annesinin dileği kabul edilmiş ve doğmuştur. Annesi, geri kalan hayatını, ruhlarla konuşarak, sevdiklerini bir bir kaybederek ve üzerine z...