Nasıl Biri?

113 18 108
                                    

Medyadaki şarkıyla okursanız sevinirim ballarım

"Senin gibi umutsuz, kendini öldürünce birşey olacak sanan depresif biri"

"Ben böyle biri miyim? "

"Yani iki gündür tanıdım çocuk sürekli ölümden bahsediyor başka bir şey dediğini duymadım"

"Hmm anladım"

"Ben nasıl biriyim? "

"Depresifliğini saklamayı bilen, iyilik meleği"

"Ah hep melek diyorsun bana bence de melek gibiyim"

"Evet eşsiz bir melek"

...

"Neden uyumuyorsun? "

"Geceleri uyumayı sevmem"

"Uyku herşeydir"

"Sabahları daha rahat oluyorum"

İki genç uyumamış sohbet etmeye koyulmuştu.

Birbirlerine dertlerini anlatmaya başlamışlardı bile.

"Neden yaşamak istemiyorsun? "

"Hayat zor insanlar zor kendim zorum"

"Kilitleri kırmayı dene"

"Kilitleri kıramayacak kadar yorgunum"

"O zaman bekle sen kırmazsan birisi senin yerine kıracak"

"Beklemek daha çok can yakıyor. "

"Alışman gerekecek"

"Fazla yoruldum."

"Hayat bu illaki yoracak senin bu yorgunluğu ezip geçmen gerek her defasında yorulup düşecek misin"

"Düşmemek için ölüm diyorum"

"Emin ol ölünce hiç bir şey olmayacak cenazene gelecekler senin hakkında dayanamamış bak biz nasıl dayanıyoruz diyip kendilerini bir şey sanacaklar"

"Bin bir kaç defa ölmüş gibi konuşuyorsun"

Chan gülmüştü.

"Ölmedim de denedim yanı deneyimliyim"

Changbin kollarındaki jilet izlerini Chan'a göstermişti. Ardından ise gülümsemişti.

"Bin kalemin var mı? "

"Varda ne yapacaksın? "

"Ver sen ver"

Changbin odasından bir tane siyah tükenmez kalemi Chan'a uzatmıştı.
Ve Chan kendine çekip koltuğa oturttu.

"Ne yapıyorsun? "

"Ya sen dur bi"

Chan ,Changbin'in kollarında olan jilet izlerinin etrafına yıldızlar çizmişti.

Changbin başını kaldırıp Chan'a bakmıştı. Chan gülümsemişti.

"Şimdi daha iyi oldu"

"Teşekkür ederim çok güzel oldu.
Şimdi bişiyler yapma sırası bende burada bekle"

"Tamam"

Changbin odasına gidip siyah ceketini giyimişti. Chan için ise aynı siyah ceketten getirmişti.

"Al bakalım giy bunu"

"Neden? "

"Ya giy sen hadi"

Chan ceketi giyimişti. Changbin Chan'ın elini tutup evden çıkmıştı.
Chan şaşkın şaşkın bakıyordu.
El ele sokakta koşuyorlardı.
Parka gitmişlerdi.
Changbin, Chan'ı parktaki banka oturmuştu.
Arkasından gelip yandaki banka oturmuştu.

"Merhaba nasılsın? "

"İyiyim sen? "

"Bende iyiyim buralarda mı oturuyorsunuz? "

"Evet marketlerin arkasında oturuyorum siz? "

"Hemen şu karşıdaki ev"

"Aa ne güzel"

Changbin kalkıp Chan'ın yanına gitmişti.

"İsminiz ne? "

"Chan sizin? "

Yeniden aynı parkta tanışmışlardı.
Onların ölü ruhları azda olsa eğlenebilmişti. Azda olsa bazı kanayan yaralar durmuş kabuk bağlıyordu.
Onlar bu kabukları bir daha kanatmazlardı.
Zaten ikisi de oldukça yorgundu...
Birbirlerinin yaralarını deşecek ne cesaret ne kalp nede uğraşacak güçleri vardı.
Belki onların ruhları şuan birbirine kenetlemmişti. Sıra bedenlerinde dir...

"Benimde ismim Changbin"

"Aa duyduğum en güzel isim"

"Benimde en özel isim"

Birbirlerine bakıp gülümsemişlerdi.
O yanaklarında olan çukurlar içine göçmüştü...
Gözlerinin içi parlıyordu.
İkisi de birbirinin gözüne bakarak rahatça kendini görebilirdi...

Gözler kalbin aynasıdır...

Yani kalplerinde birbirlerini mi görüyorlardı?

"Bu benim numaram istediğin zaman araya bilirsin Chan"

"Sende beni sürekli arayabilirsin"

Elindeki kağıtı karşıdaki bedene uzatmıştı.
Ardından ise karşıdaki bedeni tutup parkta içi azda olsa su olmuş olan salıncaklara oturttu.
Arkasına geçtiği genci sallayıp gülümsüyordu...

"Sende sallan"

"Tamam"

Yanındaki diğer salıncağa geçmişti.
Az yağan yağmur onları iyileştiriyor gibiydi.
Sadece yağmur değil onlar birbirlerini iyileştiriyor.....

________________________________

Selam dostlarım
Nasılsınız??
Umarım iyisinizdir....
Sizde yaralarınızı sarın kendinizi üzmeyin sizleri seviyorum ballarım ♡♡♡♡♡♡♡

 Sizde yaralarınızı sarın kendinizi üzmeyin sizleri seviyorum ballarım ♡♡♡♡♡♡♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
LET ME LOVE YOU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin