Bu sene buralara kış gelmek bilmiyor . Geçen sene de gelmemişti hemen. Heyecanın bedenimi yavaş yavaş sarması fazla uzun sürecek mi ? Geçen seneki gibi tatlı bir mutlulukla beklemiyorum ki . Çünkü artık biliyorum ki umutla bir şeyi beklersem ya çok mutlu oluyorum ya da kara bulutlar üzerimden gidene kadar bana ulasamıyorsunuz.Ama kışın gelmesi yani karın yağması bazı gerçekleri değiştirmiyor. Sınavlar eninde sonunda başlayacak. Üzerimdeki minik heyecan gidecek onun yerine büyük bir stres yumağı gelecek . Oynadıkça oynayasın gelecek ve bir anda bütün bedenin o hisle kaplı olacak . Sınava gireceksin çıktıktan sonra da yok stresten yapa- madım. Yok sürem yetmedi . Ya dikkat hatası yaptıysam diye böyle boş boş konuşacaksın. Hatalarından ders almak yerine şikayet etmeyi tercih ediceksin . Soruyorum kendime neden her zaman aynı konuma gelemiyorum . Cevap veremiyorum . Belki de bilmiyorum cevabı. Dönüp kendime bakınca diyorum ben böyle değildim aslında elimdekilerle mutlu olurdum.
Ne olduysa okul 🏫 başlayınca oldu . Artık öğretmenlerin söylediği gibi ergenlikten mi yoksa sınavların getirdiği mutsuzluk mu . Yoğun bir programım olduğum için mi . Dershaneye gidip gelmem vb. Bence hepsi . Bunlar beni karmakarışık bir yumak yaptı . En büyük pay dershanenin kesinlikle . Ama dersten değil veya öğretmenlerden. Ögretmenlerimin çoğunu seviyorum.Neyse sonuç olarak benim asıl sevmediğim şey arkadaş ortamı dershanede . Hiçbirinin beni ben olduğum için sevmiyorlar . Siz mutsuz olmak istemiyorsanız hayata olumlu bakın. Ya da yeni neslin tabiriyle hayata pembe gözlüklerle bakın yoksa asla mutlu olamazsınız . Çünkü gerçekler acıdır . Hiç kimse bunu dayanacak kadar güçlü değil . Bir insan dışında . Kendini ve dünyayı geliştirmek için uğraşan insan . Umarım hala bu tür insanlar yaşıyordur. Bence hayata pembe gözlüklerle bakmamızın ve acı gerçekleri görmemizin sebebi . Bize bu psikolojide mükemmel eğitim sistemi LGS diye adını koydukları bir sınav çıkarıyorlar. Sanki her şey bu sınava bağlıymış gibi hissetmemizi sağlıyorlar . Biz de kendi aramızda konuşurken çoğunlukla ben yapamam başaramam gibi özgüven eksikliği olan cevaplarla karşılaşıyoruz .
Her insanın kişilik yapısı farklı olduğu gibi her insanın sorunu da farklıdır . Benim ki özgüven sorunu değil . Hepimiz insanız herkes üstün zekalı filan da değil öyleyse yapamam için bir sebep yok . Yapabilirim ama en küçük ayrıntıları göremeyebilirim . Beni anlamak için şöyle düşünün. Duvarda güzel bir resim var ben ve tüm insanlar çoğunlukla en önemli kısma bakarlar . Küçük ayrıntıları göremezler . Ben de görünmeyen parçayım işte. Yalnızlığın tutsağı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUN ZİNCİRLERİ
AdventureHayat bazen size kapılarını kapatır. Ardından da çaresizlik ve umutsuzluk sizin arkadaşınız olur. Tuğçe bu odaların içinde kalmıştır. Kapıyı ne kadar zorlasa da açamaz . Ve o küçük dünyasında kimsenin onu anlamadığını düşünür . Ta ki umut onun kapıl...